Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Bu başlık Madrid zirvesinden ülkesi adına umduğunu bulamayan gazeteci Fikret Bila’ya ait. Bila’ya göre NATO’nun Madrid zirvesi bir başarı değil başarısızlık hikâyesidir. AKP karşıtı gazeteciler ve ulusalcılara, “muhalefet”e göre R. T. Erdoğan Madrid’i fethetmeliydi. F35 savaş uçağı projesine dönülmeliydi, F16 savaş uçakları alınmalı ve envanterdeki F16’ları modernize etme planları desteklenmeliydi, Avrupa ülkelerinde başta Kürt muhalifler olmak üzere bütün muhalifler “terörist” ilan edilmeliydiler ve ülkeye iadeleri sağlanmalıydı. PYD- YPG “terör” listesine alınmalıydı ve yapılan yardımlar kesilmeliydi. Rojava Kürt bölgesi ortadan kaldırılmalıydı. İşte o zaman yüreklerinin buzu erirdi. Madrid fatihi diye alkış tutarlardı. Çünkü “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” onlar için.
Eski bir futbolcu olan R. T. Erdoğan top koşturduğu günleri hatırlamış olmalı ki “Orta sahada top çevirmekten bıktık,” diyor. Artık gol atmak istiyor. Ya NATO’nun ya da Finlandiya, İsveç kalesine gol atacak, ki oldukça zor bir ihtimal, hep Kürtlerin sahasında top çeviren Erdoğan illaki Kürtlere gol atacak.
R. T. Erdoğan “İsveç terör örgütlerinin kuluçka merkezi, parlamentolarında teröristleri konuşturuyorlar. Hatta PKK yanlısı teröristler var parlamentolarında. Biz bunların neyine güveneceğiz? Türkiye’ye yaptıkları uygulamalarla bir güvenlik örgütü olan NATO’ya girmelerine biz evet diyemeyiz.” Ama sonuç itibariyle bu iki ülkenin size göre onca olumsuzluğuna rağmen evet dediniz.
R. T. Erdoğan’ın “PKK yanlısı teröristler var parlamentolarında” kast ettiği kişi 30 yıl önce 19 yaşında İran molla rejiminin zulmünden kaçarak İsveç’e sığınan ve o ülkenin vatandaşı olan aynı zamanda İsveç Parlamentosu üyesi de olan Rojhilatlı bir Kürt kadını olan Amineh Kakebawe’dir. Birçok AB ülkesinin parlamentosunda Kürt, Türk, Ermeni, Rum, Süryani gibi parlamenterler var ve Türkiye devletinin yanlışlarını en ağır şekilde eleştiriyorlar. Onları da alıp yargılayacak mısınız? Nasıl olsa ülke yargısı parlamenter yargılamakta oldukça mahirdir.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Suali Niinistö Türkiye’ye suçlu iadesi politikamız değişmedi. Bizim terörist olduğuna karar vermediğimiz kimse iade edilmeyecek. Mutabakat metninin YPG’ye insani yardımın sürdürülmelerine olanak sağlayacak şekilde yazıldığını söyledi. Berlin’de olduğu gibi Helsinki’de de yargıçlar vardır. Yani yargının üzerinde siyasetin gölgesi yok. Yargı bağımsızdır.
İsveç Cumhurbaşkanı Magdalena Anderson “YPG’ye terörist örgüt demedik” diye vurgu yaptı. Türkiye Finlandiya ve İsveç konusunda Rojava kartını ileri sürüyor. Rojava konusunda NATO ve AB ülkeleri nezdinde Türkiye yalnız kaldı. Bir destek bulamadı. NATO ve AB Rojava konusunda Türkiye gibi düşünmüyorlar.
Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto kimseyi “ölüm cezasına, işkenceye gönderme niyetinde değiliz.” Muhtıra metninde yer alanların dışında başka hiçbir konuda anlaşma yok dedi.
İsveç Adalet Bakanı Morgan Johansson İsveç’te bağımsız mahkemeler ile İsveç yasaları geçerlidir. İsveç vatandaşlarının iade edilmeyeceğini hatırlatan Johnsson İsveç vatandaşı olmayan kişiler diğer ülkelerin talebi üzerine ancak İsveç yasaları ve Suçluların İadesine Dair Avrupa sözleşmesi ile uyumlu olması koşuluyla iade edilebilir.
R. T. Erdoğan “İsveç ve Finlandiya terör örgütleri için adeta bir misafirhane görevi görüyor” diyor. Türkiye’nin terör tezlerine NATO’dan tek bir ülkeden destek gelmezken Finlandiya ve İsveç’e, başta ABD olmak üzere Kanada, Yunanistan gibi birçok NATO ülkesinden destek geldi.
ABD ve Rusya çok imansızlık ettiler. R. T. Erdoğan’ı zor durumda bıraktılar. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini veto etseydi ABD, AB ülkeleri küsecekti. NATO’nun genişlemesini okeylemekle Rusya, Çin, İran’ı küstürdü. Tepki gösteren Rus medyası İstanbul, Helsinki ve Stockholm’den önce düştü. Diye tepki gösterdiler.
NATO’nun genişlemesine şiddetle karşı çıkan ve Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde olan Rusya, Çin, İran gibi ülkeler Türkiye ile olan ilişkilerini gözden geçirecekler.
Madrid Zirvesinde AKP’yi destekleyen Rusçu, Çinci, İrancı Avrasyacılar kaybetti. Türkçü, İslamcı NATO’cular kazandı.
Rusya – Ukrayna savaşına paralel gelişen NATO’ya üyelik gündemiyle toplanan Madrid zirvesine Kürt sorunu damga vurdu. Bu zirvede Rojava, NATO ve AB ülkeleri nezdinde meşruluk kazandı.