Ana SayfaNIVÎSKARÊNÇOCUKLAR! ‘ONLAR ANNE-BABA DEĞİLLER MİYDİ’?

ÇOCUKLAR! ‘ONLAR ANNE-BABA DEĞİLLER MİYDİ’?

Geçen Kasım, çocuk hakları gününde, 11 yaşına girecek kızım’a 20 Kasım Çocuk Hakları Gününde bir hediye almıştım. Kızım’a sürpriz! diyerek, hadi bil bakalım dedim. Kızım düşündü, düşündü, ‘ha! dedi; bugün öğretmenim çocuk ve biz çocukların haklarından biraz bahsetti. Yoksa bunun için mi sürpriz diyorsun..?’ ‘Baba, öğretmenim dedi ki “eskilerde çocuklar çalışırlarmış”, aynı senin gibi sabah işe giderlermiş’. ‘Peki ama onları okula kim bırakırmış’ vbg biraz sohbete daldık. Kısaca, biraz yüzeysel anlattıktan sonra, daha fazla detaylara girmeden konuyu kapattık. Öbür gün, iş dönüşü, eğitimci bir arkadaşa uğrayarak kızıma 18-19 yy’dan başlayarak çocukların kapitalist işletmelerde çok çok zor şartlarda çalıştırıldıklarını anlatsam, kızım korkar mı diye sordum. Eğitimci arkadaşın yanıtı “yinede korkacak bölümleri anlatma, yaşına göre yavaş yavaş anlatırsın yaşı ilerledikçe”. Akşam kızımla biraz çocuk hakları dersine çalıştık. Kızımın bana sorduğu çocukları böyle çalıştıranlar ‘ONLAR ANNE-BABA DEĞİLLER MİYDİ?’ Kızıma bu sorduğu soruyu bu yazının başlığı yapacağımı söyledim. Böyle bir yazıyı 20 Kasım günü yayınlamaya yollamamamın nedeni ise, hep yıl dönümlerinde anma alışkanlığının dışına çıkarak çocuklar gibi önemli bir varlığın sadece 20 Kasımlarda hatırlamak olmadığını kendimce uygun gördüm.

Her toplumda biraz yaşlanmış ve yaşlı insanlardan hep şunu duyarız ‘küçülsem de çocuk olsam’. Çocuklara imreniriz, onların her şeyi oyuncak gibi görüp oynamalarına şen ve sevecen davranışlarına severek ilgi duyarız.

Yedi sekiz yaşlarına varan çocuklar için ‘artık o her şeyi idrak edebiliyor’ deriz ki belki de bu neden ve de bu gibi nedenlerden dolayı modern psikanalistlerden Jacques LACAN çocuk nedir sorusuna yanıt verirken, daha doğrusu çocuğu tarif ederken şöyle yazmıştı; “Avant l homme”. Yani olgunlaşmanın ilk evresindeki insan diye belirttiği çocuklarımız. Sonuçta bir insan, adam; fakat küçük insanlar, boyları ve ağırlıklarıyla biz ‘adamlar’ kadar güçlü değiller. Bütün bu nedenlerden dolayı korunmaya ve kollanmaya muhtaçlar. Amma gel gelelim kapitalistler dünyası kara cahil bir TIR kamyonunun şoförünün bir bisiklet sürücüsünü bir taşıt yerine koymayıp, bisiklet ve sürücüsünü bir sinek gibi görmesine benzer ‘ezer geçerler’ bu büyük cüsseli- kilolu adamlar. N. HİKMET’in şiirinde yazdığı gibi “Dünyayı verelim hiç değilse bir günlüğüne / allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar / oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında / dünyayı çocuklara verelim(…)”. Asırlardır çocuklara yapılan bu zulme dur demek için A. NESİN’in çocuklarıma; “Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum / Derlerse ki bu işler bir şeye yaramaz / Deki bütün işe yarayanlar / İşe yaramaz sanılanlardan çıkar /(…)” şiirini nasıl hatırlayamayız dersimizin konusu çocuklar olunca. Değerli, güzel insan A. KADİR’in şu şiirini nasıl es geçebiliriz. Çiçekleri Umudumuzun şiirinde “Çok olun, çocuklar, çok olun,/ yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun, / el ele verin, çocuklar, el ele, / bütün gündüzler sizin olsun, / yaşayın dünyayı doya doya,/ çocuklar çiçekleri umudumuzun( …)”. Törelere kurban giden çocuklara söylenmiş yine o güzel insan A. ARIF’in, duyarlı insanların bildiği, Adiloş Bebem şiirini hiç unutmak olur mu çocuklardan söz edildiğinde “SALDIR ŞİMDİ MEMEYE SALDIRDA BÜYÜ(…)” Evrensel düşünüp de Viktor HUGO’nun şu yazdıklarını yazmamak olabilir mi! Çocuklar çalıştırıldığında “a-travail mauvais qui prend l’âge tendre en sa sere-Qui produit l’argent en créant la misère-Qui se sert d’un enfant ansi que d’un outil” (Çocukların kötü işlerde çalıştırılması para getiriyor denilir; oysa çocuklara yeniden yeniden sefillik getirmenin ve yeniden çocukları bir obje gibi kullanmanın dışında hiçbir işe yaramaz). Marx’ın Kapital’ini okuyanlar çok iyi bilirler 1800’lü yıllar endüstriyel kapitalist barbarlarının başta İngiltere ve diğer buna benzer bazı devletlerde çocukların nasıl en kötü şartlarda çalıştırıldıklarını… İngiltere de çocuklar günde 10-13 saat çalıştırılıyorlardı. Yemeklerini öğle saatinde yemeleri için sadece ve sadece 30 dakikalık bir süre veriliyordu. Çocuklar bu iş koşullarından dolayı hastalanarak acılar çekerek ölüyorlardı. Bazı vicdanlı ve merhametli doktorlar kapitalist barbarların direktiflerini dinlemeyerek bu çocukların telef olmalarının asıl nedeninin çalışma koşulları olduğunu raporlarında belirtmelerine rağmen sahte raporlar alınarak çocuklar çalıştırılmaya devam ediliyordu. Marx, Luxembourg vbg nice nice duyarlı insanlar çocuklara yapılan bu vahşeti çok yazıp anlatarak mücadeleleri günümüze kadar sürdürüldü ise de devletlerden diğer devletlere göre bir birinden farklı farklı olan bazı iyileştirmeler oldu ise de çocuk hakları konusunda çocuk hakları ihlalleri devam etmektedir. Ve de çocuklarımıza yapılan barbarlık devam etmektedir. Şengal-Irak’ta DAİŞ çetelerinin yaptığı gibi. Halbu ki Ortadoğu coğrafyasında çocuklar “Pak” ve “Masum” diye nitelendirilir…

Sırasıyla tarihsel olarak incelediğimizde, çocukların çalıştırılmaya başlanması ilk olarak MÖ Antik Grek’te görülür ki genellikle zeytincilik ve ev ekonomisi işlerinde çocuklar çalıştırılır. Çocukların yeraltı madenlerinde çalıştırılması ilk olarak Macaristan’da bir pediatr’ın çabaları sonucu 1572 yılında yasaklanır.

Çocukların vahşice çalıştırılmaları genellikle 1801 öncesi İngiltere’sinde görülür; ama ancak ve ancak 1801 yılında 8 yaşın altında olan çocukların çalıştırılması yasaklanır; oysa buna rağmen kaçak çalıştırma devam eder. 1802’de çocukların çalıştırılması kurala bağlanır. Unutmamak gerekir ki her hak duyarlı insanlar ve çalışanlar tarafından mücadele edilerek kazanılmıştır. 1813 yılında bir kararname ile Fransa 10 yaşın altındaki çocukların yeraltındaki madenlerde çalıştırılması yasaklanır. 1819 yılında İngiltere’de 9 yaşın altındaki çocukların çalıştırılması yasaklanır. 1844 yılında İngiltere 8-13 yaş arası çocukların çalışma süresini günlük olarak 6 ½ saate düşürür. 1847’de 10 saat günlük olarak 13-18 yaş arası çocukların çalıştırılması kararlaştırıldı. 1851’de Fransa da 14 -16 yaş arası çocuklar günde 12 saat çalıştırılmaları yasal statüye kavuşturuldu. 1893’ler Fransa’sında 13 yaşındaki çocuklar günde 10 saat, 16-18 yaş arası çocuklar ise haftada 60 saat çalıştırılıyorlardı. Bu endüstriyeller barbarlığına karşı halkların ve çalışanların mücadelesi sonucu daha sonraki yıllarda, 1900’lerden başlayarak bazı düzenlemeler gerçekleşti ve çocukların çalıştırılması yasal anlamda yasaklandı ise de ancak ve ancak uluslar arası aç gözlü iktidarlar ve onların BM’leri 20 Kasım 1989’da 191 devletin katılımı ile. Bu tarihe kadar geç kalmak insanlık için büyük bir ayıptır. BM uluslar arası iş normlarına göre çocuk 18 yaşın altındaki kimselerdir. Çalıştırılma yaşı 18’den başlar ama ülkeden ülkeye farklılıklar vardır vbg. Örneğin Fas’ta çalışma yaşı 15’tir. Fas’taki INSAF adlı bir kuruluşun çabaları ile BM Cenevre’de yapılan anlaşmalar ile çalışma yaşı 18’e çıkarıldı. Yasalar üzerindeki bazı düzenlemeler işin pratikteki gerçeğini değiştirmiyor. Şöyle ki; uluslar arası iş örgütü OİT’in 2000 yılı raporuna göre dünyada 210 milyon 5-14 yaş arası çocuklar çalıştırılıyor, bunların 140 milyonu 15-17 yaş arası çocuklar. Dünyamızın batısı güneyi genel anlamda fark etmiyor. Batıda ABD ve İtalya çocuk çalıştırmada rekor kırıyor. ABD, Sudan ve bazı diğer devletler çocuk hakları anlaşmalarının bazı maddelerine çekince koymuşlardı. 8 milyon çocuk savaş, fuhuş, porno, zorla çalıştırma ve eroin vbg trafiğinde kullandırılmaktadırlar… Yasal anlamda böyle ama kaçak çalıştırmalar devam etmektedir. Özcesi, ulus devletlerin bir konsensüs sağlayamaması neticesinde ancak ve ancak aradan yıllar geçtikten sonra 18 Kasım 2002’de 128 devletin onayı ile çocuklarla ilgili şu aşağıdaki kararları aldılar 1- Yasal çalışma yaşı 18’dir fakat buna rağmen her ulus devletin kendi iç yasaları ve normları da dikkate alınmalıdır vbg. 2- Çalışmaya uygun olup olmadığına bakılmalıdır. 3- Din, dil, ırk, renk ve sosyal statüsüne bakılmaksızın bütün çocuklara eşit bakılmalıdır.

[Gerçekten pratikte böylemidir ki hiç de degil – Yazarın notu-FK]. [Her çocuk eğitim hakkından yararlanmalıdır -KOSKOCAMAN BİR YALAN- Yazarın notu-FK]

 

Türkiye’de çocuk hakları çok kötü durumdadır ve de diğer dünya ülkelerinin çoğuna göre kötüye gitmektedir. GÖZCÜ’nün, MİNİ DEV’in, DİSK… gibi kuruluşların araştırmalarını vermiyorum. GÖZCÜ’ye göre Türkiye’de çalıştırılan çocuk sayısı 6 milyondan fazla. AKP’nin iktidarda olduğu TUIK’in raporlarını aşağıda olduğu gibi vermeyi uygun buluyorum, ki “bu muhaliflerin uydurmasıdır, iktidarı karalamak için” denilmesin diye..!

 

Aşağıdaki istatistiki bilgileri AKP ve şürekasının politikalarına muhalif olan birileri uydurmadı!

 

TUIK (TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU) Haber Bülteni, Sayı:13659, 2 Nisan 2013 tarihli istatistik  bilgileri:

 

Çocuk İşgücü Anketi Sonuçları, 2012
Kurumsal olmayan nüfusun %20,6’sını 6-17 yaş grubu çocuklar oluşturdu

Türkiye genelinde 6-17 yaş grubundaki çocuk sayısı, 2012 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarında uygulanan Çocuk İşgücü Anketi sonuçlarına göre 15 milyon 247 bin kişidir. Bu yaş grubundaki çocukların %66,5’i kentsel, %33,5’i kırsal yerlerdedir. Çocukların %91,5’i bir okula devam ederken, %8,5’i okula devam etmemektedir. Yaş grupları itibarıyla, 6-14 yaş grubundaki çocukların %97,2’si, 15-17 yaş grubundaki çocukların ise %74,7’si okula devam etmektedir.

Çalışan çocuk sayısı 6-14 yaş grubunda 292 bin kişi, 15-17 yaş grubunda ise 601 bin kişidir

Ekonomik faaliyette çalışan 6-17 yaş grubundaki çocukların istihdam oranı %5,9’dur. Bu yaş grubundaki istihdam oranı 2006 yılı sonuçlarına göre aynı düzeyde kalırken, çalışan çocuk sayısında 3 bin kişilik artış gerçekleşti. Çocukların istihdam oranı, 6-14 yaş grubunda %2,6, 15-17 yaş grubunda ise %15,6’dır. Türkiye genelinde 6-17 yaş grubunda istihdam edilen çocukların %44,8’i kentsel, %55,2’si kırsal yerlerde yaşamakta olup, %68,8’i erkek ve %31,2’si ise kız çocuklarıdır.

Temel Çocuk İşgücü Göstergeleri (6-17 yaş), 2006-2012

Çalışan çocukların %49,8’i bir okula devam ederken, %50,2’si okula devam etmemektedir. Yaş grupları itibarıyla, 6-14 yaş grubundaki çalışan çocukların %81,8’i, 15-17 yaş grubundaki çalışan çocukların ise %34,3’ü bir okula devam etmektedir.

Okula devam eden 6-17 yaş grubundaki çocukların %3,2’si ekonomik işlerde ve %50,2’si ev işlerinde faaliyet gösterirken, %46,6’sı herhangi bir faaliyette bulunmamaktadır. Bu yaş grubunda okula devam etmeyen çocukların ise; %34,5’i ekonomik işlerde ve %38,8’i ev işlerinde faaliyet gösterirken, %26,7’si herhangi bir faaliyette bulunmamaktadır.

Çalışan çocukların %44,7’si tarım sektöründedir

Çalışan çocukların %44,7’si (399 bin kişi) tarım, %24,3’ü (217 bin kişi) sanayi ve %31’i (277 bin kişi) hizmet sektöründe yer aldı. Sektör bazındaki sonuçlar, 2006 yılı sonuçları ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 8,1 puan artarken, sanayi sektörünün payı 6,6 puan ve hizmet sektörünün payı ise 1,5 puan azaldı.

İşteki duruma göre; çalışan çocukların %52,6’sı (470 bin kişi) ücretli veya yevmiyeli, %46,2’si (413 bin kişi) ise ücretsiz aile işçisidir.

Sektörlere göre ekonomik faaliyetlerde çalışan çocuklar, 2006-2012

Ev işlerinde faaliyette bulunan çocukların oranı %49,2’dir

Anketin referans dönemi içinde süresi ne olursa olsun ev işlerinde ailesine yardımcı olduğunu ifade eden 6-17 yaş grubundaki 7 milyon 503 bin çocuğun;

  • %47,2’sini (3 milyon 540 bin kişi) haftalık çalışma süresi 2 saat ve daha az olanlar, %80,1’ini ise (6 milyon 12 bin kişi) haftalık çalışma süresi 7 saat ve daha az olanlar,
  • %56,8’ini (4 milyon 261 bin kişi) kız çocukları,

ev işi türlerine göre ilk sırayı %29,7 ile hane için alışveriş yapan çocuklar oluşturdu.

 

[CİNSİYET BÖLÜMÜNDE KIZ ÇOCUKLARINA, KADIN DENMESİ’de bir yanlış yazım hatası değilse, CAHALETSİZLİKTİR -belirtmek isterim- Yazarın notu-FK]

 

Özetle gezegenimizde ve bölgemizde çocuk hakları ihlalleri hat safhada, yetersiz beslenmeden tutunuz bütün vahşetin boyutları ortada… Evet, istatistiki bilgiler, yorumlar, 23 Nisan’dan RTE’nin koltuğuna sembolik olarak oturan çocuk hep o anda kalıyor. Rakamlar, demeçler, çocuk günü kutlamaları… Sonuçta, pratikte rezalet hep aynı. Asırlardır dinsel, inançsal, hukuksal, sosyolojik, antropolojik, psikolojik, pedagojik, pediatrik, psikanalistik tanımlamaları ortalığı almış kaplamış. Yorumlama var; ama bu kötü durumu değiştirmek için köklü bir çaba meydanda yok!!! ÇOCUKLAR TEHLİKEDE, LÜTFEN HAREKETE GEÇELİM!!!

 

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights