Site icon Rojnameya Newroz

‘ÇİN EKONOMİK MODELİ’ VE DOĞU DESPOTİZMİ!

Sinan Çiftyürek / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

AKP’nin siyasal ve ekonomik politikaları çöküyor! Dolar bir günde %13 tırmanınca bazı bankalar döviz alım-satım işlemlerini gerçekleştirmedi. Kimi ürünlerde satış ve siparişler durdu ya da sınırlandı. Faiz-döviz-enflasyon sarmalında ekonomi gemisi karaya oturdu. Tüketici Hakları Derneği; “Tabanda 66 milyon işçi-emekçi halktan 16 milyonu açlık sınırının altında, 50 milyonu yoksulluk sınırının altında yaşadığını” açıkladı! Bu tablo, doğalgaza yapılan %48.4 zammın ardından AKP iktidarının her sabah “günaydın yeni zam haberim var” zamlarıyla ağırlaşıyor! Sonuç enflasyon resmi rakam % 21, çarşı-pazar enflasyonu %50! Yani işsiz, işçi, yoksul için ekmek “aslanın ağzında”!

İktidar, AKP için ateşten gömleğe dönüşüyor!

Tek kişilik iktidar, içeride ve dışarıda siyaseten de tıkandı. Bölgedeki yalnızlaşmayı aşma hamleleri sınırlı karşılık buluyor. Küresel denklemde Kürt meselesi nedeniyle ABD-Rusya arasında gidip-gelme açmazını aşamıyor. Adalet, hukuk alanında AB ile ilişkiler geriliyor. Rojava ve KBY’e gerçekleştirdiği onca askeri harekata rağmen hedefine varamayınca “bölünüyorum” sendromu derinleşiyor. İçeride muhalefeti sopa ile susturmayı başaramadı, muhalefet sinmedi, sokaklarda “Hükümet istifa” sesleri yükseliyor çünkü bıçak kemiğe dayanmış durumda!

AKP bu tablo ile Haziran 2023’e kadar iktidarını sürdürmek istiyor, fakat göze alamıyor. Çünkü çekirdek kitlesinden de ekonomik kriz nedeniyle kopuş sürüyor. Erken seçime gitmek istiyor ama “sandıktan çıkamam” diye gidemiyor. İktidarda kalmak AKP için ateşten gömleğe dönüşüyor. Bu basınç altında Erdoğan; “Türkiye’yi üretimle büyütmek, faiz kıskacından çıkarmak için ekonomide yeni dönemi başlattık. Üretimle yabancı yatırımcıların dikkatini çekeceğiz. Çin böyle büyümüş. Biz pazara daha yakınız, onlardan daha avantajlıyız” diyerek krizden çıkışı Çin modelinde gördüğünü açıkladı.

AKP, Çin modelini ve eşlik eden Doğu despotizmini yıllardır uyguluyor!

Erdoğan’ın “yeni yol haritası” diye sunduğu Çin modeli ve eşlik eden Doğu despotizmi uygulamaları yeni değil, yeni olan bunları derinleştirilme hedefidir.

Çin modeli; Ülke ve küresel sermayeyi sosyal haklardan yoksun ucuz iş gücüne dayalı yatırım-üretime davet etmekse, Türkiye bunu kendi çapında uyguluyordu. Çin’in küresel ölçekte yaptığını Türkiye içeride ve bölgede yıllardır yapıyor. Özellikle 2011’den bu yana başta Suriye ve Afganlı olmak üzere milyonlarca mülteci üzerinden sürdürdüğü için Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) 2020 yılı “Küresel haklar endeksi” başlıklı raporunda; “Türkiye çalışanlar için en kötü ilk 10 ülke arasında yer aldı” tespitini yapmıştı.

2022 yılı bütçesiyle “Harcamaları kısıp vergileri artıracağız” yani “kemerleri sıkacağız” demekle de aynı hedef gözetiliyor. Suriye ile Afganlıların yanı sıra Kürt genç emeği ve genelde ucuz, güvencesiz emeği daha da baskılayarak sermayenin hizmetine sunmak istiyor. Erdoğan “Ben ne dedim TÜSİAD’a? ‘Hadi buyurun, para sizde, finans sektörü sizde. Niye yatırım yapmıyorsunuz?… Biz sizden bir şey istiyoruz; yatırım, istihdam, üretim, ihracat, büyüme… ” derken açıkça size üretim-ihracat için her şeyi sunduk, sıra sizde” diye çağrıda bulundu ama işverenler de “Hammadde bulamıyoruz, fiyatlarımız satılamayacak düzeye yükseldi” diye yanıtladılar. Çünkü Çin ihracatın ana mallarını kendisi üretiyor. Sadece sanayi değil tarımsal üretimde de kendi kaynaklarına dayalı büyük ihracatçı. Öyle ki ihraç yaptığı ülkenin limanına taşıdığı gemi-fabrikada(!) üretim yapıp ihraç ediyor. Türkiye ise sadece sanayi ürünleri değil nohuttan buğday, ceviz, pamuğa kadar tarım ürünlerini de ithal ediyor. 

Muhalefeti bastırarak sürdürebilmesi için ihtiyaç duyulan düşman hazır; Kürtler ve kazanımları!

Söz konusu ekonomik uygulamaların derinleştirilmesi ancak askeri faşist rejimler ya da onları aratmayacak Doğu despotik iktidarlarla mümkün olabilir. Ki 7 Eylül 1946’dan beri yaşanan her büyük devalüasyonu iktidar değişikliği ya da askeri darbe izlemiştir. Son devalüasyon neye yol açar izleyeceğiz.

Erdoğan’ın Çin modeli ile paralel demokrasinin kırıntılarını da rafa kaldıracak politik yönelimlerini okuyunca, 12.12.2013’te yazdığım “DOĞU DESPOTİK İKLİMİNDE PUTİNİZMİN ‘İSLAM’ VERSİYONU ERDOĞAN” başlıklı yazımı hatırladım. Yanı AKP yıllardır hak ve özgürlükleri yok eden, yasaları uygulamayan, kayyım siyasetiyle halkın iradesini tanımayan, muhalefeti polis devleti ile baskılayan Doğu Despotik uygulamaları ağırlaştırmayı hedefliyor. Çünkü hedeflediği ekonomik uygulamalar, muhalefet susturulmadan, sendikalar etkisizleştirilmeden uygulanamaz.

İç muhalefeti susturmada ise baskıların yanı sıra “emperyalizmle ilişkili düşmanla savaşıyorum” propagandası eşlik edecek. Bu “düşman” her zamanki gibi Kürtler ve kazanımları! TC baştan beri yaptığı gibi Cumhur İttifakı da Kürtlerin mücadelesini emperyalizm ile ilişkilendirerek hedef gösterdi. “İkinci Milli Kurtuluş Savaşı” ya da “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” ile “emperyalizmle ilişkili” Kürtler hedefte!

Son aylarda Rojava’ya yönelik yeni askeri harekatların önü küresel denklemde kesilince hışımla içeride Kürt siyasetine yükleniyor. Kuzey Kürdistan’da hedef Kürtlerin tamamen asimile edilerek yok edilmesidir. Meclis’te Kürdistan ve Kürtçeye saldırı bunun işareti. Bu bilinçle davranalım.

Siyasetin, küresel çapta yeniden bir adım solda kurgulanacağının ayak seslerinin geldiği süreçte; Kürt ulusal demokratik muhalefeti, Türkiye demokrasi güçleri, işçiler, emekçiler tek adam iktidarının Çin modeli ve Doğu Despotizmi karşısında boyun eğmeyecekler. Meydanlarda yankılanan “geçinmek istiyoruz”, “hükümet istifa” sesleri bunun işaretleri. Kaldı ki ekonomik yıkım ve siyasal despotizm yıllardır öylesine pervasızca uygulandı ki TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan bile “Mahşerin dört atlısı üzerimize geliyor” deyip “Gelir dağılımı bozukluklarını da gidermek istiyoruz… Hak ve özgürlük alanlarının genişletilmesine de ihtiyaç duyuyoruz” diyecekti. Demek ki gelir dağılımındaki uçurum öylesine büyüdü ki ve hak-hukuk-adalet öylesine ayaklar altına alındı ki kapitalistler bile dipten gelişen işçi emekçi dalgasından tehdit algılıyor!

Yeni Yaşam Gazetesi

Exit mobile version