Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Cemaat ve tarikat yurtları sürekli ülke gündemini meşgul etmektedir. Kimi zaman intiharlarla kimi zaman yurt yangınlarıyla kimi zaman da öğrencilere uygulanan şiddet ve tacizler gibi olumsuzluklarla hep gündemdeler. Ama hiç kimsenin bu soruna eğilip çözmek gibi bir derdi yok.
Tarikat yurdunda gördüğü baskıdan dolayı yaşamına son veren tıp öğrencisi Enes Kara’nın ölümüyle tarikat ve cemaat yurtlarındaki olumsuzluklar bir kez daha dile getirildi.
Neyse ki BBP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Namık Akdoğan skandal sözlerle çözüm yerine, çözümsüzlüğü dile getirerek “Bir velet öldü diye cemaatleri mi kapatacağız?” sözlerinin tepki çekmesinin ardından, sözlerinin latife olduğunu söyledi.
Skandal bununla da bitmiyor. Bazı cemaat ve tarikat taraftarı kalemşorlar aileyi ve öğrenciyi suçlamakta. Okuyamadığımız zor bölümlere çocuklarımızı okumaları için zorluyoruz. İntiharın sebebi buymuş! Başka sebepler de varmış. Enes’i ‘maneviyatsız bırakanlar, ateistler ve anlayışsız arkadaşları, kaprisli hocaları ilgilenseydi, yalnız bırakmasalardı, ateizmi aşılamasalardı Enes Kara hayattan kopmayacaktı.’ Cemaat ve tarikat yurtlarındaki onca sorunun sorumlusu bulundu, arkadaşlar ve öğretmenler!
Her geçen gün artan ve sayıları binlerle ifade edilen, yurtlarda öğrencilere uygulanan şiddet ve intihar olayları ile ilgili haberler artarak devam etmekte. İstanbul Esenler’de cemaat ve tarikat yurdunda öğrencilere şiddet uygulayan görevli tutuklanmış. Şiddet uygulayan bir görevlinin tutuklanması çözüm değil. Kamuoyu gündeminden düşmeyen cemaat ve tarikat yurtlarındaki şiddete, iktidarın dindar nesil yetiştirme arzusu nedeni ile göz yumulmaktadır. Bu yurtlar desteklenmektedir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esergül Balcı Türkiye’de en az bir milyon çocuğun ve gencin tarikatlar tarafından eğitildiğini belirtiyor.
İzmir’in Konak İlçesinin Emir Sultan mahallesinde ikamet eden 11-14 yaşlarında 61 öğrenci okula gitmek yerine tarikat kurslarına gidiyorlar. Buna benzer olayları hemen hemen her ilde görmek mümkün.
Devletin ulaşamadığı en ücra yerlerde bile cemaat ve tarikat yurtları vardır. Türkiye’de 8 milyon öğrenciye karşılık 724 bin kapasiteli yurt var. Bu sayı tüm öğrenci sayısının yüzde onu bile değildir.
Cemaat ve tarikat yurtlarının önünü açmak ve teşvik etmek için Kredi Yurtlar Kurumu’nun (KYK) önü kesiliyor.
“2020 yılı sonunda Türkiye genelinde KYK bünyesindeki yurtların 698 bin 289 olan kapasitesi 2021 yılı itibarı ile 696 bin 966’ya geriledi. 2022’ye girerken 20 adet KYK yurdunun kapısına kilit vurularak, yurt sayısı 773’e düşürüldü.
Cemaat ve tarikat yurtlarına devlet ve AKP’li belediyeler her türlü yardımı yapmaktadırlar.” (Alev Coşkun-Cumhuriyet)
Memleketi, istenmeyen şehir hastaneleriyle, gereksiz havaalanlarıyla, köprülerle betona boğan zihniyet öğrenci yurtları inşa etmekte pek maharetli değil. O alanı cemaat ve tarikatlara havale etmiş.
İstanbul Kadıköy Acıbadem mahallesi Barış Sokakta kiralanan 10 daireli binanın cemaat ve tarikatlara kiralanmasına karşı çıkıldı. Acıbadem mahalle halkı “Ne yeni bir Enes Kara intihar vakasını ne yeni bir Aladağ yurt yangını vakasını ne de yeni bir Ensar Vakfı istismarına tahammülümüz yok” diyerek cemaat ve tarikat yurduna karşı çıktılar.
Mevcut veriler öğrencilerin yalnızca yüzde 18’inin barınma ihtiyacının devlet tarafından karşılana bildiğini gösteriyor.
KYK yurt sayısı son 10 yılda azalırken cemaat ve tarikat özel yurtları 3 kat arttı. Özel eğitim kurumlarının 3’te 1’i cemaat ve tarikatlara bağlı.
Binlerce öğrenci anayasada güvence altına alınan demokratik, laik eğitim hakkından mahrum bırakılmaktadır. Öğrenciler ya cemaat ve tarikat kurslarına, okullarına, yurtlarına gidiyor ya da ekonomik imkansızlıklardan dolayı okulu bırakıyorlar.
Başta büyük şehirler olmak üzere hemen hemen her ilde okulda olması gereken çocuk sokakta hurda toplayıcılığı, ayakkabı boyacılığı, simit satıcılığı, sanayide çıraklık gibi ağır işlerde çalışarak aile bütçesine katkıda bulunuyor.
Demokratik, laik eğitim hakkından yararlanamayan öğrencilerin bir an önce sosyal hukuk devletinin şemsiyesi altında barınma ve eğitim alma hakları sağlanmalıdır.