Van Büyükşehir Belediye eski Eşbaşkanı Bekir Kaya’nın da aralarında olduğu 13 isim hakkında 2012 yılında açılan “KCK Van Ana Davası”nda verilen hapis cezaları 23 Haziran’da Yargıtay tarafından onandı. Van 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Bekir Kaya, Cüneyt Caniş,Veli Avcı, Nezahat Ergüneş, Halis Çakır ve Metin Adugit’e 8 yıl 9 ay, Mehmet Şirin Yıldız, Murat Durmaz, İhsan Güler, Abdulkerim Sayan ve Mihriban Şah, Derviş Polat’a 7 yıl 6 ay, Hecer Sarıhan’a ise 6 yıl 3 ay hapis cezası vermişti. Ayrıca 2021 yılının Aralık ayında da yine Bekir Kaya’ya “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla verilen 8 yıl 3 ay hapis cezası Yargıtay tarafından onanmıştı.
Kaya’ya verilen cezanın onanmasına ilişkin konuşan, avukatı Sabahattin Kaya, dosyada “gizli tanık” ifadeleri dışında herhangi bir delili olmadığını belirterek, bu cezayı veren yargıçların suç işlediğini söyledi.
‘ADİL YARGILAMA SÖZ KONUSU DEĞİL’
Sadece Bekir Kaya’ya değil, bu ülkede siyaseti ve düşüncesi iktidara muhalif olan herkesin siyasallaşmış yargı yoluyla hapis cezası verildiğini vurgulayan Kaya, “Bugün mevcut iktidar gibi düşünmeyen ve aynı politik ve ideolojik düşünceye sahip olmayanlara siyasallaşmış yargıyla yoluyla hapis cezası verilmekte ve cezaevlerine konulmaktadır. Kesinlik şu dönemde çok açık görüyoruz ki yargı makamları tarafsızlıktan uzak konumdadır. Yani verilen cezaların ne hukuk ne adil yargılanmayla bir alakası vardır. İktidarın yargı üzerindeki etkisi cezalarda belirleyicidir. İktidar güdümünde oluşturulan mahkeme heyetleri siyasetçilere yıllarca hapis cezası verebiliyor. Bu yargılama sonucunda ceza alan Kaya ve arkadaşlarına ‘siyasi rehine’ demek en doğru kavramdır. Yapılan yargılama o kadar formalite ki, sanki oyun oynuyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir durum söz konusu olduğuna inanmıyorum” dedi.
‘YARGI KÜRTLERE KARŞI KULLANILIYOR’
Devletin tarih boyunca direnen Kürt siyasetçilerini yıldırmak için kendi güdümünde bulunan yargı kurumlarını kullandığını ifade eden avukat Kaya, AKP iktidarının da aynı düşünceyle hareket ettiğini söyledi. Kaya, “Devlet, özellikle Kürt siyasetçilerini ve direnen halkaları tarih boyunca sürekli yargılama adı altına rehin tutma gibi bir politika devreye koymuştur. Bu durum, zaman zaman derinleşmiştir ama süreklilik durumu her zaman söz konusudur. Yargılama ‘Türk milleti adına’ diye başlar. Bu durum Cumhuriyetin kuruluşunda beri kurgulanmış Türklük üzerinde hareket edilmektedir. Bu Türklük anti Kürtlük, Alevilik, Yahudiliktir. Yargılama başladığı anda Türk milleti dışında bütün milletlerin reddiyle başlar. Yani Bekir Kaya ve arkadaşlarında verilen ceza Türk milleti adına verilmiştir. Tarih boyunca da bu böyle olmuştur” diye konuştu.
‘GİZLİ TANIK İFADELERİ DELİL SAYILDI’
Bekir Kaya’ya verilen cezanın adil yargılamayla bir alakası olmadığına dikkati çeken Kaya, Bekir Kaya’ın belediye başkanlığı yaptığı dönemdeki şehirde yaptığı çalışmalara yargılandığını ifade etti. Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kaya’ya bir siyasi partinin adayı olmasından kaynaklı sokakta, mitinglerde ve halk arasında yaptığı konuşmaları nedeniyle ceza verildi. Bunların ötesinde kesinlikle Bekir Kaya’nın dosyasında herhangi bir suç durumu söz konusu değildir. Mahkeme heyeti çok ceza vermek istiyordu fakat ellerinde ceza verecek bir delil yoktur. Ceza vermeyince gizli tanık ifadelerini devreye koydular. Gizli tanıkların kim olduğunu ne iş yaptığını kimse bilmiyor. Gizli tanıkların söylediklerinin hiçbiri ne doğrudur ne de somut olabilecek bir delildir. Ceza vermek için belli ki kurgulanmış bir mahkeme söz konusudur. Bu gizli ifadeleri verenler devletin özel çalışanlardır.”
‘YARGIÇLAR SUÇ İŞLİYOR’
Kürt siyasetçilerine ceza vermek için yarışan yargıçların suç işlediğini hatırlatan Kaya, ileriki zamanlarda bu yargıçların gerçek yargıçların önünde hesap vereceğini dile getirdi. Kaya, şunları söyledi: “Çünkü gizli tanık ifadelerine bakarak birine ceza verilmesi bu ülkenin yargı pratiğinin en rezil, en kokuşmuş ve en kirli yargılamanın yapıldığını göstermektedir. Yani ‘çamur at izi kalsın’ hesabıdır. Mesela Bekir Kaya yargılama dosyasında gizli tanık diyor ki, ‘örgüte para aktarmış’ Peki nasıl atarmış? Belediyeye gelen para miktarı bellidir ve o dönem belediyenin maliyesi inceleniyor herhangi bir para kaybı bulunmuyor. Mahkeme belediyenin kasasındaki eksiksiz parayı somut delil olarak görmüyor ama gizli tanık ifadesini esas alıyor. Şimdiye kadar bu noktada tek bir belge, tek bir tanık delil sunmuş değildir. Elbette gerçek somut deliler mahkeme heyetinin hesabına gelmiyor. İşte yargıçlar böyle suç işliyorlar.”
MA / Hakan Yalçın