Site icon Rojnameya Newroz

Barış mı demokratikleşme mi? 

Barış mı demokratikleşme mi?

Enver Şen / Yazarın diğer makaleleri 

Önce barışalım sonra demokratikleşmeye bakarız. Hayır olmaz arkadaş önce demokratikleşmek gerekiyor. Örneğin Selahattin içerdeyken nasıl barışacaksın? Barış olmasa nasıl demokratikleşeceksin? Elbette burada tartışmaları biraz karikatürize etmeye çalıştım. Ancak bunlara benzer birçok tartışmaya tanık olduğumu da belirtmeliyim. Belki aynı kelimeler kullanılmıyordu, fakat içerik aynıydı. Kürd dostu olduğunu söyleyen, şimdiye kadar ki tavırlarıyla da bunu az çok uygulayan insanlardan şunları duyunca “yahu arkadaş sizinkiler sanki demokratikleşme için az şey yapıyor.” “Olay çoktan İmamoğlu’nu aştı” ya da “şimdi ortak hareket etme zamanı” “daha önce de gördük Erdoğan ve Cumhur ittifakına güvenilmez” ve benzeri birçok açıklama, serzeniş.

Aynı gezegende yaşamıyor muyuz düşüncesine kapılıyor insan. Sanki Erdoğan ve Cumhur ittifakına güvenen varmış gibi.  Devletle görüşmenin mücadelenin bir boyutu değil de devlete teslim olmak şeklinde yorumlanması iyi niyetle açıklanamaz. Bunu görmek gerekir.  Erdoğan – Bahçeli ikilisi de şu anda devletin temsilcileri. Onları üzerlerine düşeni yerine getirmeye zorlamak ülkedeki tüm demokratların görevi değil midir?  İlk bakışta söylenenlerin birçoğu insana doğru gibi geliyor. Bireysel olarak bakıldığında, birçok insanda var olan bu endişeleri anlamak mümkün. Kurumların, siyasi partilerin ve onların temsilcilerinin benzeri açıklamaları kulağa hiç de serzeniş ya da adı konulamayan sürecin zarar göreceği korkusu gibi gelmiyor.

Türkiye muhalefeti tarafından anlaşılmak istenmeyen konuların başında Kürdlerin ayrı gündemlerinin olabileceği ve bu gündemin her zaman Türkiye gündemi ile aynı olmayacağı gerçeği. Buna dayanılarak alışıla gelmiş ön yargılarla hareket emek. İmamoğlu’nun “suskun kalan kimi dostlarımızı not ediyoruz” gibi çok yukardan söylenen ve bir anda kent uzlaşısı başarılarını sadece kendine mal eden tavrı. Kendine Türkiye solu (Türk Solu) diyen parti ve grupların, sanki böyle bir gündem yokmuş gibi tavırları. Daha da ileri gidilerek “önce demokratikleşme, sonrası kendiliğinden gelir” tavrı bana çok tanıdık geliyor. “Yoldaşlar önce devrimi yapalım, hakların kendi kaderlerini tahin hakkı zaten kendiliğinden gelir” söylemi ile eş anlamlı. Katliam, yok etme, savaşla dolu yüz yıl. Hayır bir yüz yıl daha olmaz, Kürdler buna müsaade etmez, etmemeli.

İkinci anlaşılmak istenmeyen konu Kürdistan’ın sadece Kuzey Kürdistan’la sınırlı olmadığı. Rojava ve Başur kazanımlarının tüm Kürdler için çok önemli olduğu, Kürdistan sorununun bir bütünlük teşkil ettiği gerçeği. Onun için yelpaze Kürdler açısında daha geniştir. Kürdistan’ın bölünmüşlüğü Kürdistanlılar tarafında hiçbir zaman kabul görmedi, görmeyecek. Bu gerçekten çıkılarak daha geniş düşünmeyi Kürdistan ve Türkiye’de yaşayan tüm halklara taşıma görevi yerine getirilmeli. Bunu Kürtlerin tek başına yapması mümkün değil. Demokratikleşme ve Kürdistan sorununun çözümü iç içedir, birbirinden ayrılamaz. Tersi her iki tarafa da zarar verir. Birini öbürünün önüne koymak çözümsüzlüğü, demokratikleşmemeyi getirir. Devletin koyduğu sınırları kabul etmek olur. Tartışmaların başladığı Ekim 2024’ten günümüze kadar hiçbir Kürdistanlı siyasi parti, sivil toplum kuruluşu, halkı temsil eden kurum ve kuruluş böyle bir politika izlemedi. Varsa kişiyi bağlayan bireysel çıkışları halka mal etmeye çalışmak doğru bir politika değildir.

Kürdistan illeri 04.11.2016’dan beri kayyımları yaşıyor. Kürdistanlı siyasi kadroların büyük bir kesimi yıllardır siyasi rehin olarak tutuluyor. Burada Kürdleri demokratikleşmeye karşıymış gibi göstermeye kalkışmak gerçeği yansıtmadığı gibi vicdani bir tavırda değil. Atanan o ilk kayyumlarda Kürdler yalnız bırakılmasaydı, bugünkülerde önlenmiş olurdu. Kürdistanı ve Türkiye’yi bu duruma getiren ve tek sorumlusu doğu despotizmini uygulamaya çalışan Cumhur ittifakı hükümetleridir, devletin kendisidir. Mücadelede her yönü ile ülkeyi siyasi ve ekonomik olarak bitme noktasına getiren, tek çıkış yolunu Kürdlere karşı savaşta gören Cumhur ittifakı devletine olmalıdır. Onun için önce barış mı- demokratikleşme mi ikilemin mücadeleye sadece zarar verdiğini kavramak zorundayız. 

09.04.2025  

Exit mobile version