Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri
72 gün özgür yaşadım,
artık ölüm umurumda değil.*
Gerici molla rejimi İran, aydınlık yüzleri idam etmeye devam ediyor.
Uluslararası Af Örgütü, ölüm cezasının insan haklarını, özellikle de “yaşam hakkı ve işkence ya da zalimane insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da cezaya maruz kalmadan yaşama hakkını” ihlal ettiğini beyan etmektedir.
Kürt aktivist ve gazeteci Pexşan Azizi, 1984 yılında Mahabad’da doğdu. Tebriz ve Tahran üniversitelerinde sosyal yardım konularında eğitim aldı.
IŞİD’in saldırılarının ardından Kürdistan Bölgesi ve Rojava’da mülteci kamplarında bulunmuş, bu kamplara yapılan sosyal yardım faaliyetlerinde yer almış, özellikle kadın ve çocuklarla ilgili çalışmalara katılmıştı.
Molla rejimi, kültürleri, inançları, dilleri gibi temel hak ve özgürlükleri talep eden, sosyal yardım faaliyetlerinde bulunan insanları ölüm cezası (idam) ile cezalandırmaktadır.
11 Aralık 2023’te tutuklanan Pexşan Azizi, İran hükümetine karşı “silahlı faaliyetlerde” bulunma iddiasıyla Tahran Devrim Mahkemesi tarafından idam cezasına çarptırıldı.
Ülkeyi açık cezaevine dönüştüren molla rejimi halkların demokratik haklarını tanımak yerine güvenlikçi politikalarla ülkeyi yaşanmaz hale getirmiştir.
Dünyadaki ülkelerin çoğunda idam cezası kaldırılmış olsa da dünya nüfusunun yüzde altmışından fazlası idam cezasının devam ettiği ülkelerde yaşamaktadır.
Uluslararası Af Örgütü, 2024 yılında dünya çapında 1.518 kişinin idam edildiğini belirtti.
Bu idamların yüzde doksan biri İran, Irak ve Suudi Arabistan’da gerçekleştirilmiştir.
İran’da 2024’te 975 kişi idam edildi. Bu idam edilen insanlardan 132’si Kürt mahkumlardı.
Mazlum halkların bireyleri düşüncelerinden dolayı bu barbarlar tarafından idam edilmektedir.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’nin ikinci maddesi, idam cezasının uygulamasını yasaklamaktadır. İşte Avrupa değerleri dedikleri bu olsa gerek. Avrupai değerleri barbar sistemlerden ayıran önemli bir özelliktir.
Birçok uluslararası yardım kuruluşu, İran yargısına gönderdikleri ortak mektupla Pexşan Azizi’nin insani yardım çalışmaları yaptığını teyit etti.
Birleşmiş Milletler’e ait altı özel raportör, 15 Ocak 2025 tarihinde yaptıkları ortak açıklamada, Pexşan Azizi’nin, Irak ve Suriye’deki savaş bölgelerinde yerinden edilmiş kişilere yardım ettiği ve İran’a karşı aktivizmle suçlandığını belirttiler.
Şu anda cezaevinde idam kararının uygulanmasını bekleyen Pexşan Azizi’nin kamuoyuna duyarlılık çağrısı yaptığı mektubunda şöyle sesleniyor. “Şerife Muhammed ve ben idam sırasında bekleyen diğer kadınlar, sadece özgür ve onurlu yaşam arayışı nedeniyle mahkum edilen ilk ve son kadınlar değiliz, olmayacağız. Ancak can verilmeden özgürlük de gerçekleşmez. Özgürlüğün bedeli ağırdır. Suçumuz Jin, Jiyan, Azadiyi birleştirmektir”.
Başta DEM Parti olmak üzere diğer Kürdistani partiler, idama karşı olan siyasi oluşumlar ve alanlarda “Jin, Jiyan, Azadi” sloganı atan kadınlar, ülkenin diğer sol sosyalist, insan hakları aktivistleri… bu idamları durdurmak için artık alanlara inmeliler.
7 Nisan 2025 tarihinde İran Meclisi’nde konuşma yapan bir Kürt Milletvekili Kasım Osmani bu haksız, hukuksuz, insan haklarına aykırı idamları görmeyip, İran yönetimine seslenerek nükleer silah üretimine gecikmeden başlanması gerektiğini söylüyor. Bu kirli sistemin kirli milletvekili insanlık suçu işliyor.
Elbet bir gün sen ve diğer kirli yargıçlarınız ve yöneticileriniz Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanır hak ettiğiniz cezaya çarptırılırsınız.
Molla rejimi ekonomik sıkıntılardan dolayı vatandaşlarının büyük bir kaygı, umutsuzluk, güvensizlik içinde olması, ABD ve İsrail tarafından kuşatılmasına
rağmen Kürt gençlerini idam etmekten geri durmuyor.
Bir doktor olan sağlık ve tıp eğitimi bakanlığı yapan bugün cumhurbaşkanlığı makamında oturan Mesud Pezeşkiyan güya reformcu kimliğiyle tanınıyordu.
Mesud Pezeşkiyan’a bu cinayetlere son vermesi ve İdamları durdurması için bir çağrıda bulunulmalı, İnsan Hakları aktivistlerinin, duyarlı kamuoyunun dikkati bu idamlara çekilmelidir.
Demokratik olmayan rejimler anti demokratik yöntemlerle (baskı, şiddet, yok sayma, cezaevi, siyasi yasak, parti kapatma yöntemi gibi) muhalefeti sustururken, molla rejimi, muhalefeti bastırma aracı olarak idam cezasını kullanmaktadır.
*18 Mart 1871 yılında kurulan Paris Komünü’nün dağıtılmasından sonra Federeler Duvarı’nın önünde kurşuna dizilen bir komüncü.