Müzik, yaşamın her evresinde insanı saran, insanla iç içe olan bir olgudur. Müziksiz insan, müziksiz toplum yoktur; olamaz da... Müzik insana kendini tanıma, kendini ifade etme, kendini gerçekleştirme, kendini aşma olanaklarını verir.
Yeri geldi belirteyim: Hatay, Tunceli ve Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılıkları’nın yürüttüğü soruşturmaların hiçbirinden ceza almadım; iyi de ceza almadığım soruşturmalar nasıl olur da bir “kanıt” teşkil eder?
Gerçeği olduğu gibi değil, gösterilmek istendiği gibi sunan; hızlı, yüzeysel, rekabetçi, kapitalist bir zaman silgisi olarak yalan(lar)la insan(lık)ı, iktidar için sürüleştiren çoban rolünü oynadığı dizaynda, sermaye yönlendiriciliğinde medya sınıfsal bir güç odağıdır.
Meşhur yönetmen Ingmar Bergman’a sormuşlar. “Gidişat kötü, dünya nasıl kurtulacak?”
Bergman “Utanç” diye yanıtlamış, “Dünyayı bir tek utanç kurtarabilir.”
Böyle bir (kapitalist çürüme) dünyasında ben de, “utananlar”dan birisiyim…
“İşimizi geri istiyoruz,” şiarıyla yaşam(a) hakkı mücadelesi veren Mahmut Konuk, “İnsanın şifası diğer insanlardadır,” diyen Baruch Spinoza’nın saptamasındaki çare arayışıdır.
Gerçeği olduğu gibi değil, gösterilmek istendiği gibi sunan; hızlı, yüzeysel, rekabetçi, kapitalist bir zaman silgisi olarak yalan(lar)la insan(lık)ı, iktidar için sürüleştiren çoban rolünü oynadığı dizaynda, sermaye yönlendiriciliğinde medya sınıfsal bir güç odağıdır.
Cinayetin üstünden tastamam 12 yıl geçti. Tetikçiler dışındakileri bu işten kurtarmak için her yol denendi. Dava hâlâ sonuçlanmadı. Ne zaman sonuçlanacağını bilen yok. Trabzon ve İstanbul’un polis şefleri, jandarma komutanları, İçişleri Bakanlığı’nın yüksek bürokratları hâlâ hüküm giymeden, çoğu ellerini kollarını sallayarak aramızda dolanıyorlar.