Devlete ait işletme ve fabrikalar kapitalist üretim mantığıyla çalışır ve kar amaçlıdır. Devletin ve kapitalizmin kirli yüzü buralarda kamufle edilir. Topluma şirin görünmek ve devletin sosyal yönünü göstermek içindir. Yöneticileri devlet tarafından atanır ki bunlar tam kapitalist bir ruhla işletmeleri yönetirler. Bu tür işletmeler hem üretim yapar hem de beslemelerin istihdam edildiği “arpalıklardır”. Fakat bu beslemeler kraldan çok kralcıdırlar. Uygulamalarıyla efendilerine rahmet okuturlar.
Şunu herkes bilmeli. Kapitalizmin yani mülk sahibi sömürücü sınıfın, kendilerini güvenceye alacakları ikinci bir planları her zaman vardır. Ve bu planı çok da güzel uygularlar.
Pandemi dolayısıyla bu sene 1 Mayıs’ı yüreklerde ve balkonlarda kutladık. Daha doğrusu bu herkesin işine geldi. Hele sermaye son yıllardaki en rahat günlerini geçirdi, geçiriyor.
1 Mayıslar tüm dünyada işçilerin, emekçilerin, geçimini çalışarak sağlayanların renk, dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin kutladığı bir bayramdır. 1 Mayıs’ın doğuşunda işçilerin sermayeye tüm hayatlarını vermeme mücadelesi vardır. İşçiler, sosyal bir varlık olarak yaşamak istemişler, “gün doğumundan gün batımına” çalışmayı reddetmişlerdir.
Nasıl bir dönemden geçilirse geçilsin burjuvazi için sömürmek, kar etmek için çalıştırmak zorunluluktur. Sermayenin değişmez kanunudur. Sermaye işçi ve emekçileri salgın hastalıklarda, bayramlarda, özel günlerde, fazla çalıştırmayı pek sever. Çoğu zaman bunu çekici hale getirmeyi başarır. Şöyle ki burjuvazi hiçbir zaman işçiye hakkını vermez, daima düşük ücretle çalıştırır. İşçi de mecburen yaşayabilmek için gece gündüz durmadan çalışır. Üstelik bu fazla çalışmaları bir lütuf olarak görür. Değişmeyen mantalite şudur. Hasta olana kadar, iş kazası geçirene kadar çalıştırmak. Sermayedarlar için önemli olan, çarkın dönmesi, şalterin inmemesi, kardan zarar etmemesidir.
Böyle sesleniyor köydeki hapishanesinden yoldaşımız. Tabii ki herkes kendi derdine düşmüş. Ancak birileri var ki yaşamları pahasına insanlığı bu salgın hastalıktan kurtarmaya çalışıyorlar. Profesörler, doktorlar, hemşireler, hasta bakıcılar ve temizlik işlerinde çalışan bütün sağlık emekçileri kendilerini feda ettiler, ediyorlar da. İnsanlığın kurtuluşu için. Daha da epeyce can alacağa benzer. Ama onlar emekçi. Bakmayın siz onların beyaz, temiz ve güzel elbiseler içinde olmalarına. Onlar dünyanın en tehlikeli ve riskli işini yapıyorlar. Ne adına. İNSANLIK ADINA!
Virüs ile yatıp virüs ile kalktığımız şu günlerde sadece
kendimiz ile ilgilenir olduk. Krizi fırsata çevirmek diye buna denir. İnsanlar
hastalık nedeniyle sokaklardan çekilince ''fırsat bu fırsat'' diyen siyasi
iktidar ilk elden sekiz HDP’li belediyeye el koyup kayyum atadı.