Kürdistan’da HDP’li belediyelere yaptıkları gibi bol bol baklava yiyip elhamdülillah diyecekler(!)
Her yerde maceracılık politikaları iktidar ve devlet ikilisi katında uygulandığı gibi Kıbrıs’ta da HDP’ye yapılanlar yapılıyor Kuzey Kıbrıslı muhaliflere. Bu muhalifler Rum kesimi de dahil bir federatif yapıya dayanan tek Kıbrıs istiyorlar. Kuzey Kıbrıs 300 bin nüfusa sahip. Kıbrıs Rum kesiminin nüfusu 1 milyon 189 bin. Kuzey Kıbrıs’ta önemli bahçecilik, hayvancılık ve ekonomik - ticari yerler, turizm kolonileri şeklinde İngilizlerin elinde. Irkçı değilsek; halkların kardeşliği ve barış içerisinde bir arada yaşamasından yana isek, neden “tek” “tek”? Hele de Avrupa Birliği’ne üye olmak isteniyorsa.
Bu ikilinin (Erdoğan ve Bahçeli) konuşmalarını dinlediğimizde, dışarıdan olup da konuyu bilenler açısından gerçekten ülke büyük bir yalan ve efelenme ile yönetilmeye çalışılıyor.
Ekonomide, bilimde, içme suyunda, eğitimde, kültürde ve benzerlerinde olduğu gibi, sağlıkta da liberalizm tam da atı arabanın arkasına koşmaktır. İşte bu atı arabanın arkasına koşma değil midir, dünya insanlığının çoğunu mutlu olmaktan men etme, oysa insanlığın mutlu olması için her şey mevcutken.
Bu Kovid-19 küresel salgın günlerinde dahi eleştiriye kapalı olmak ve özeleştiriden kaçmak gerçekten de akıl dışılık, vicdan ve merhamet dışılık değil de nedir?
RTE ekonomik, sosyal, siyasal, hukuk, kültürel, çevresel, eğitim, iç işleri, dış ilişkiler her alanda çok iyimser bir tablo çiziyor. Eğer tabir yerinde ise öyle bir allandırıp pullandırıyor ki okumayan, gazetelere ve basına göz atmayan ya da okusa bile tek yanlı okuyan kitlelere belki hitab edebiliyor. Zira RTE’nin amacı böylesi bir kitleyi elde tutabilmektir ve zaten bu kitlelerden oy alıyor ve de bu kitlelere hitab ediyor. Ama nereye kadar? “Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış” halk deyişinde olduğu gibi.
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki gerçeklik yalan gibi yansıtılmaya, yalan da gerçek gibi yansıtılmaya çalışılıyor ve de bunu en yetkili ağızlardan duyuyoruz. Basın dünyasında da bir bilgi karmaşalığı almış başını gidiyor. Bir yerde bir haber yapılırken doğruluğuna yanlışlığına bakılırken ya da bakılmazken her iki durumda da abartılı bir biçimde sanki gazetenin tirajını artırmaya yönelik sansasyonel bir haber gelişi güzel ortaya atılabiliyor. Tıp alanında yapılmış olması da bir çirkeflik değilse nedir?
Koronavirüs Covid -19 salgını ile ilgili bu kadarda paniğe kapılmaya gerek var mıdır yok mudur diye düşünürken, böyle düşünenler de hiç az değil. Dünyanın sonu gelmiş gibi yiyecek stoklamak, bir korku ve telaş almış başını gidiyor. Sonuçta bu virüsün bir küresel tehdit olduğu ortada.
MÖ 500 bin yıllarında Homo Erectuslar ateşi bulduğunda, daha doğrusu sonraları MÖ 250.000 yıllarında ateşi evcilleştirdiğinde insanlığın faydasına birçok yenilik getiriyordu. Ateş zaten şimşek çakması gibi doğa olaylarında vardı. İyilik yaptığı kadar kötülükte yapıyordu ateş.