Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Asgari ücret, bir emekçinin bir ay boyunca tam zamanlı çalışması karşılığında patronların ve hükümetin lütfedip verdikleri en düşük ücret miktarıdır.
Bir emekçiye alın teri karşılığında reva görülen bu ücreti hükümetin koyduğu yasaya göre hükümetin belirlediği beş işçi yine hükümetin belirlediği beş işveren, patron ve yine hükümetten beş temsilci olmak üzere on beş kişiden oluşan on beş hükümet adamı binlerce emekçinin geçinmek zorunda olduğu adına asgari dedikleri bu ücreti belirliyorlar.
Bu ücretin belirlenmesinde güya hükümet ve patronlar, yaşam maliyeti, enflasyon oranları ve ekonomik koşulları göz önünde bulunduruyorlar.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 Kasım ayında açıkladığı enflasyon rakamlarına göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 47,09 olarak kaydedildi.
Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre ise, yıllık enflasyon yüzde 86,76 olarak hesaplandı.
Asgari ücrete yapılan zam oranı yüzde 30’dur.
Yani bu ücreti belirleyenler TÜİK’in enflasyon oranını bile baz almıyorlar.
Bu yöntemle belirlenen bu ücret, emeğin ne kadar değersizleştiğinin göstergesidir.
Bu ücreti belirleyenler halkın yaşam alanından, yaşam koşullarından, yaşam maliyetinden uzak oldukları için bu durumu idrak edemiyorlar, halkın ve emekçilerin ne kadar zor şartlar altında yaşadığını görmek istemiyorlar, enflasyon oranlarıyla oynayarak enflasyon oranlarını düşük gösteriyorlar.
Doğrudan 7 milyon emekçinin, dolaylı olarak toplumun tamamını ilgilendirdiği ve etkilediği yeni bir asgari ücretin belirlenmesine 4. toplantı sonunda her konuda olduğu gibi Cumhurbaşkanı son sözü söyledi ve emekçinin kaderini belirleyen ücreti açıkladı. 22.104 TL.
Asgari ücret belirleme konusunda Cumhurbaşkanına bir akademisyenden destek gibi açıklama geldi. Prof. Dr Oytun Erbaş, emekçilere çok verirsek çok tüketirler, az verirsek az tüketirler. Onun için verilenle yetinmeliler. Bir TV kanalında böylesi talihsiz bir açıklama yapmıştır.
Tasarruf tedbirlerine bir kez daha emekçilerden başlandı.
Bu ücreti belirleyenlerin, dikkate aldıkları kıstaslar bir emekçinin günlük ve aylık ihtiyaçları olan gıda, barınma, konut, ulaşım, sağlık, kültür gibi zaruri ihtiyaçların günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde belirlenmesidir.
Hani hep dersiniz ya en az üç çocuk, bu asgari ücreti belirlerken bu çocukların ihtiyaçlarını dikkate alıyor musunuz, eğer bu hesabı üç çocuklu bir çekirdek aileye göre yapıyorsanız, siz başka bir dünyada yaşıyorsunuz, emekçilerin dünyası ile uzaktan yakından ilginiz alakanız yoktur.
2025 asgari ücretin açıklandığında Türkiye’yi kıskanan AB ülkelerindeki asgari ücret miktarları.
Euro News verilerine göre
– Lüksemburg. 2.637 Euro
– Fransa. 1.801 Euro
– İspanya. 1.1323 Euro
– İrlanda, Hollanda, Almanya’da asgari ücret. 2000 Euronun üzerindedir.
– Türkiye. 604. Euro
Yine Euro News verilerine göre 2018 asgari ücretle çalışanların oranı
– İspanya. yüzde 0.8
– Belçika. yüzde. 0.9
– Lüksemburg yüzde 5.1
– Macaristan. yüzde. 7.7
– Türkiye. yüzde. 36.2
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2025 yılı için belirlenen 22.104 TL asgari ücretin “çalışanlara ve işverenlere hayırlı olmasını” diledi. ” Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü bir kez daha sadık kaldık” dedi.
Oysaki enflasyon emekçilerin üzerinden silindir gibi geçtiğini göremiyorlar.
Görünen gerçek o ki emekçiler bundan sonra sokaklarda ve meydanlarda isyanlarını dile getirerek genel grev ve erken seçimi daha çok dinlendirmeye başlayacaklar.
Çünkü emekçiler asgari ücret değil, insanca bir yaşam düzeyi sağlayacak bir ücret talep ediyorlar.
