Site icon Rojnameya Newroz

ASGARİ SEVGİ

Bülent Tekin / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek. Zannediyor ki her yer şu anda tozpembe, onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var, bu hesaplaşmayı da yapacaklar,” sözleri iktidarı devam ettirme yolunda-izlenecek yöntem açısından-çok önem taşıyor. İmralı derken kastedilenin Abdullah Öcalan olduğu biliniyor. Ancak bu açıklamada bizce bilinmesi olanaksız olan bir durum var, -o da- nasıl oluyor da şu anda hapiste olan iki kişinin birbirinden hesap sorabileceği durumudur. Bu sözlerin durup dururken söylenmiş olması düşünülemez, akılda ne var ya da neler oluyor diye düşünmek gerekebilir.

“Bu hesaplaşmayı da yapacaklar” ifadesi siyaset çevresinde farklı intibalar yarattı. İmralı ile bir konuşulma mı yaşandı intibasını veren açıklama tepkilere neden oldu. Daha önce de sanki benzer konuda Yalçın Akdoğan da , “Öcalan bunları sopayla kovalar!” demişti. Yanılmıyorsam İmralı ile görüşen heyetle görüşen bakanlardan biriydi.  İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin seçimlerinde de İmralı gündeme getirilmiş, bir mektubu okutulmuş, Osman Öcalan ile yapılan bir röportaj da ekranlardan verilmişti. Hatta Devlet Bahçeli bile İmralı konusunda topa girmişti. Bütün bunlar seçimleri kazanmaya yönelik bir taktik midir? Sanki Cumhur İttifakı’nda Kürt oylarını almanın yolu HDP ve Selahattin Demirtaş’ın devre dışı bırakılmasından geçiyor gibi bir anlayış oluşmuş.

Selahattin Demirtaş yasal bir siyasi parti olan HDP’nin Eş Genel Başkanlığı’nı yapmış biridir. Hakkında AİHM’in verdiği karar uygulanmadığı için hapis yatmaya devam ediyor. Demirtaş’ın cezaevinden paylaştığı mesajlarda bazen geçmiş ile ilgili özeleştiri barındıran, şiddeti reddeden, bir çeşit sol hareket öğeleri var. Bu öğeler, bütün Türkiye’yi kapsayacak bir Türkiyelilik ve hatta iktidar olma iddialarını da kapsıyor.

İllegal bir örgüt olan PKK’nin liderine karşı Demirtaş’ın olması gibi durumdan bahsetmek ne anlama gelir? Bundan nasıl bir sonuç beklenir? Çok ilginç doğrusu. Bu aralar HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda TBMM’ye gelen tezkereler var. Büyük olasılıkla İyi Parti dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde oy kullanacaktır. CHP, çekimser kalsa da hayır da dese, evet oyu da verse Cumhur İttifakı’nca eleştirilecektir. Üstelik İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gördüğü teftiş gölgesinde oldukça konuşulacak bir konu olacak.

HDP’nin Millet İttifakı içinde yer alması olanaksız görülüyor. Benim kişisel tahminime göre Demirtaş seçimlere Millet İttifakı ile ortak aday içinde girilmesini istiyor. Böylesi bir pozisyonda seçimlerin kazanılmasının garantisi olur. Oysa öyle görülüyor ki ilk turda Millet İttifakı (HDP ile birlikte görülmemek için) kendi adayıyla seçime girecek. Bunda ikinci turda nasıl olsa Kürtler ve HDP bize oy verir düşüncesi yatıyor. Tabii ki bunlar benim tahminim.

İnsan hakları, adalet, eşitlik, ekonomi, yargı, hukuk, eğitim, enflasyon, pahalılık, zam ve pek çok önemli konuda büyük sıkıntıların, olumsuzlukların yaşandığı bu sistemden çıkış yolu tam demokrasiyi herkes için istemekten geçer. (Gerçi Cumhur İttifakı içinde olan Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici’nin hayat pahalılığına ilişkin yaptığı bir açıklama benim görüşlerimle zıt durumda. Onun tasarruf açıklamaları epey ses getirdi. Evet, kuzu kesme meselesinden bahsediyorum.  Destici’nin,  “Ben tasarrufa dikkat ediyorum. Ben gidip kasaba 100 lira verip et almıyorum. Gidip kuzuyu kestiriyorum ya da toplu bir hayvanı oradan parçalayıp alıyorum” diye yaptığı açıklamasına ve tavsiyesine kim ne kadar uyar bilmiyorum. Bugün nerdeyse doktorundan avukatına, mühendisine kadar tüm çalışanların maaşının (gerçek alım gücüne göre) asgari ücret seviyesinde olduğunu düşünüyorum. Eğer bir yerlerden mal ve para yapmamışsalar, herkesin maddi durumu yaşantısı karşısında bir olmuş, aynı olmuş. Helal olsun, bunu başardılar(!)

Seçimlerin ikinci turunda, kapatılmazsa HDP’nin, kapatılırsa HDP misyonunun Millet İttifakı’ndan garanti isteyeceği durumlar olabilir. Bu durum Millet İttifakı’nda belki de farklı bir görüş yaratabilir. Böylesi bir durum seçimlerde de mutlaka etken bir durum olur. Anladığım kadarıyla HDP ve Kürtlerin şartsız şurtsuz Millet İttifakı’na oy vermesi isteniyor.

Bu topraklarda Ermeniler, Rumlar, Kürtler, Aleviler ve hatta farklı dünya görüşüne sahip olan insanlar çok acı çekti. Farklılıkları zenginlik olarak görüp, güzel bir gelecek kurmak bir türlü başarılamadı. Oysa ne çok özlemişiz mutlu olmayı!

Siyasi Haber

Exit mobile version