Evet, bir şeyler bozulmasın, kokmasın diye tuzlanır. Peki, tuz kokarsa ne olur? Çöpe atılır. Artık tuz kokmuştur!
Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
*Dil bozulursa ülkenin kültürü bozulur
Kültür bozulursa aile bozulur
Aile bozulursa ahlak bozulur
Ahlak bozulursa hukuk ve siyaset bozulur
Hukuk ve siyaset bozulursa
Devlet çöker, ülke yıkılır, yok olur !
Konfüçyüs
Yaklaşık bir aydır, onlarca suç örgütünden birisinin başı olan Sedat Peker bazı itiraflarda bulunarak hem içeride hem dışarıda YouTube’da yayınladığı videolarla milyonlarca insanı adeta peşinden sürüklemektedir.
Birçok siyasetçinin, sivil bürokratın, askerin, polisin, özel harekatçının… adı geçmesine rağmen ne bir istifa ne bir görevden alma ne de bir tutuklama olmuyor.
Osmanlı’dan devralınan gayri nizami güçler cumhuriyete de intikal etmiştir. Yani cumhuriyet o mirası devralmıştır.
Dün Topal Osman’ın Giresun’da yaptığı mitingi bugün Sedat Peker Cumhurbaşkanının bilgisi dahilinde Rize’de ve başka illerde yapıyor. Dün Topal Osmanların iktidarın bekası için tehdit olarak gördüklerini ya bertaraf ya da tehdit ettiklerini, bugün bu çete reisleri ve mafya babaları daha alasını yapmaktadırlar.
Yani ne Osmanlı ne de Türkiye bir türlü kirli bağırsaklarını temizleyemedi.
S. Demirel “624 yıl padişahım çok yaşa diye bağıran milletten nasıl vatandaş çıkarayım” demişti. İşte bu millet bunca kirliliği kanıksadı.
Dün Kürt, Ermeni, Rum… gibi etnik yapılar tehdit olarak görülürken bugün aidiyeti, sıfatı, milliyeti, dini inancı, cinsiyeti fark etmeksizin muhalif olan herkes iktidarın bekası için tehlike arz etmektedir.
Mafyanın ünü ülke sınırlarını aştı globalleşti. “Avrupa’ya çullanan Asala’yı”, “Kıbrıs’a çullanan PKK’yi” bitirdi de, Venezuela’da ne işi vardı. Ona bir anlam veremedik.
Bunca rezilliği vatandaş gibi izleyen yargı daha sonra Cumhurbaşkanının 24 gün sonra yaptığı açıklama ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Sedat Peker hakkında yakalama kararı çıkardı. Peker’in iddialarında geçen AKP’deki ve hükümetteki isimler hakkında bir işlem yok.
Devletin koruyamadığı sokak ortasında öldürülen onca kadına rağmen Sedat Peker’e 2016-2019 arası dört yıl koruma verilmiş.
Cumhurbaşkanı, M. Akşener’e “burası Rize, sen Rize’nin uşağına bu şekilde hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan yapılacak olan burdur. Memleketim Rize’de gelin hanıma gayet güzel bir ders veriliyor. Bu daha bir, daha neler olacak neler, daha dur bakalım. Bunlar iyi günler.”
İşte buradan da İstanbul Sözleşmesinin neden iptal edildiği daha iyi anlaşılmaktadır.
Kadına yönelik bu şiddeti meşru görürseniz artık sokaklar, meydanlar hatta evleri bile kadınlar için güvenli yerler olmaktan çıkar.
Eski kültür bakanı ve hâlâ Cumhurbaşkanı başdanışmanı olan Yalçın Topçu’nun düzenlediği bir organizasyonda Sedat Peker’e “Türklük Hakanı” ünvanı verildi.
D. Bahçeli’nin özel isteği üzerine Alaattin Çakıcı serbest bırakıldı.
Peh peh peh Kiziroğlu Mustafa bey hey hey hey.
İçişleri bakanı Soylu bir siyasetçinin illegal mafyatik dedikleri Peker’den “on bin dolar” maaş aldığını söylüyor ama isim vermiyor. Buna benzer birçok gazeteci ve siyasetçinin adı geçiyor. Peki, İçişleri bakanının görevi bunları yakalayıp yargının önüne çıkarmak değil mi?
Evet, bir şeyler bozulmasın, kokmasın diye tuzlanır. Peki, tuz kokarsa ne olur? Çöpe atılır.
Artık tuz kokmuştur.