Batman’dan evine erzak ve ekmek götürdüğü için hakkında “örgüte yardım etmek” iddiasıyla dava açılan M.G.’yi (61) yargılayan mahkeme heyetinden iki hakim “terör örgütüne üye oldukları” gerekçesiyle tutuklandı. Buna rağmen yargılanan M.G.’nin dosyasında birçok hukuksuzluk bulunuyor.
Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı Dereiçi köyünde yaşayan M.G’ye (61) “örgüte yardım etmek” iddiasıyla 2012 yılında dava açıldı. Yapılan telefon dinlemeleri ve M.G. tarafından Batman’dan alınan 1 çuval un, 1 çuval kesme şeker, 2 koli yiyecek, 12-15 adet pide ekmeği ve bir miktar sebze ile meyve ve temel gıda malzemeleri nedeniyle, “örgüte yardım yaptığı” iddiasıyla dava açıldı. Midyat Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 3’üncü celsesinde M.G.’ye “örgüte yardım yaptığı” iddiasıyla ceza isteyen mahkeme heyetinden iki hâkim “Gülen cemaatine üye oldukları” gerekçesiyle tutuklandı. Hâkimler hazır bulunmadığı için davanın son celsesi görülmedi ve dava 18 Mart’a ertelendi.
‘AYDA 1 ALIŞVERİŞ YAPTIĞIM İÇİN ÇOK ERZAK ALIRIM’
M.G. savunmasında evlerinin Dereiçi köyünde olduğunu, bunun için çarşıya gittiğinde çuvallarla alışveriş yaptığını belirterek, “Köyde yaşıyorum. 12 kişilik bir aileyiz. Hayvancılıkla uğraşıyorum. Yaz aylarında ise inşaatta çalışarak geçimimi sağlıyorum. Evim için gerekli olan erzakı genelde ayda bir Batman merkezden alıyorum ve çok alıyorum. Hiçbir örgüt üyesini tanımıyorum ve kimseye de yardım etmedim” dedi.
İMZA ATABİLMEK İÇİN ALDIĞI MOTORU ÇALDIRDI
Köylerinden 10 kilometre uzaklıkta bulunan Vergili Karakolu’na 3 günde bir imza attığı için gidiş gelişler nedeniyle zorlanan M.G. bu duruma bir çözüm bulabilmek için kendisine bir motosiklet aldı. Motosikletle karakola gidip imza atan M.G. bir süre sonra motosikletini de çaldırdı.
‘ÖRGÜTE NASIL YARDIM ETMİŞ OLABİLİR?’
M.G.’nin, çocukları ve eşi ile yapılan telefon görüşmelerinin dinlendiğini ve dosyaya delil olarak sunulduğunu belirten dava avukatı Mesut Aydın, savcının mütalaasına karşı yaptığı savunmada dosyadaki hukuksuzluklara dikkat çekti. Aydın, şu tespitlerde bulundu: “Tapeler tamamen hayatın olağan akışına uygun konuşmalardan meydana gelmektedir. Köyde yaşayan, hayvancılıkla uğraşan, 12 çocuğu olan bir insanın kardan, misafirlerden, hayvanlardan, hava durumundan, uzakta yaşayan çocuklarının durumunu sormaktan başka ne işi olabilir? Günümüz Türkiye’sinde yaşayan bir babanın Newroz etkinliğine katılan çocuklarının durumunu sormasının, onlar için endişelenmesinin hangi kısmı örgüte yardım ettiğini kanıtlar. Hayvancılıkla uğraşan ve köyde yaşayan bir insanın alışveriş yaptığı herhangi bir insandan vermiş olduğu malların parasını istemek örgüte hangi alanda yardım etmek anlamına gelmektedir?”
‘TAPELER KOLLUK GÜÇLERİ TARAFINDAN ÇEVRİLMİŞ’
Tape içeriklerinin Kürtçe olduğunu ve buna ilişkin uzman bilirkişi raporunun aldırılması gerektiğini vurgulayan Aydın, “Kürtçeden Türkçeye yapılan çeviriler uzman kişilerce yapılmadığı takdirde anlam kaymalarının yaşanabileceği temel bir dil bilgisi kuralıdır. Fakat dosya incelendiğinde çevirilerin, dinleme ve kayda alma işlemini gerçekleştirilen kolluk görevlileri tarafından yapıldığı belirtilmiştir. Sadece bu sebep bile tape kayıtlarına itibar edilmemesi yönündeki iddiamızı ispatlamaktadır” diye savunma yaptı.
‘DOSYADA HİÇBİR SOMUT DELİL YOK’
M.G.’nin avukatı, “Müvekkilim hakkında örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiği iddiasıyla TCK’nın 220/7 delaletiyle 314/2, 3713 sayılı kanunun 5/1 ve TCK’nın 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması talep edilmiş ise de isnat edilen eylemlerin gerçekleştiğini dair dosyaya yansımış somut bir delil bulunmamaktadır. Bu sebeple esasa ilişkin mütalaaya katılmıyor ve müvekkil hakkında beraat kararı verilmesini isteme zorunluluğu doğmuştur” talebinde bulundu.
Davanın bir sonraki duruşması hakimler toplanırsa 18 Mart’ta görülecek.
dihaber
