Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri
26-27 Mart 2025 tarihinde, Türkiye’nin yazılı ve görsel medyasının yer vermediği ya da ciddi anlamda üzerinde durmadığı, 19. Uluslararası Avrupa Birliği, Ortadoğu, Türkiye ve Kürtler Konferansı Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan Avrupa Parlamentosu’nda gerçekleştirildi.
Konferans Avrupa Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) tarafından organize edildi.
Konferansın ana teması, Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesine dikkat çekmekti.
Konferansta açılış konuşmasını EUTCC Başkanı Kariane Westrheim’in açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmasında, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrıyı hatırlatarak, devletin ve hükümetin bu çağrıya olumlu cevap vermesini, gerekli girişimlerde bulunmasını talep etti. Bu çağrının barışa evrilmesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesi temennisinde bulundu.
Konferansa dünyanın dört bir yanından ve Kürdistan’ın dört parçasından, Nobel ödüllü kişiler, aydınlar, siyasiler, yazarlar, aktivistler… katıldı.
Nobel Barış ödülü sahibi Jody Williams “Ben Vietnam Savaşı’ndan bu yana aktivistim. Vietnam gibi pek çok ülkeyi mahvettik. Bu süre içinde insanlar baskının ne olduğunu öğrendiler. Kürtlerin barış talebine dair Nobel ödüllü isimlerden imza istediğimde, Kürt meselesinin birçok kişi için çok yeni olduğunu gördüm. Ayrıca topladığımız imzalar ve çağrımız karşısında Türk devleti sessiz kaldı ve taleplerimize cevap vermedi. Bu aşamada sessiz kalmak, suç ortağı olmaktan daha kötü. Kürt halkına dönük baskının sona ermesi gerekiyor” dedi. Kürt halkının gördüğü baskıya dikkat çekti.
Rojavalı Kürt kadın siyasetçi İlham Ahmed ise yaptığı konuşmada yeni Şam hükümetinin Suriye halklarını temsil etmediğini dile getirerek, 21. yüzyılda ulus devlet zihniyetinin yarattığı sorunları anlattı.
İspanya Sol Parti’den Pernando Barrena, Basklılarla Kürtlerin yaşadıkları sorunların benzerliğine dikkat çekti. Basklılar, İspanya hükümetinin saldırılarına karşılık verdikleri için karşılıklı güç kullanıldı, bu da insan hakları ihlallerine sebep olduğunu vurguladı.
HDK Eş sözcüsü Meral Danış Beştaş Avrupa Parlamentosu’nda, Avrupa Parlamentosu üyelerinin de bulunduğu oturumda “AB, Türkiye ve Kürtler” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Beştaş: Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum çağrısının sadece Kürtlere ve Türklere değil aynı zamanda bütün Ortadoğu halklarına barışçıl bir çözüm önerisinde bulunduğunu ifade ederek, bu barışçıl çözümün hayata geçmesi için Türkiye’nin taraf olduğu ve sorumluluk aldığı uluslararası anlaşmalara uyması gerektiğini ifade etti.
DEM Parti heyeti, Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun kalıcı çözüm çabasının hayata geçirilmesi konusunda Avrupa’daki sol partilerin rolüne, dayanışmasının önemine dikkat çektiler.
Kürt sorunu artık Türkiye’nin bir iç sorunu olmaktan çoktan çıkmış, bölgesel ve küresel bir sorun haline gelmiştir.
Kürt sorunu Washington’da, Londra’da, Erbil’de, Avrupa Birliği Parlamentosu’nda, Moskova’da, Japonya’da ve dünyanın dört bir yanında hükümetler ve sivil toplum örgütleri tarafından tartışılıyor, çözüm yolları aranıyor.
Dünyadan bihaber yaşayan bir ırkçı partinin genel başkanı barış sürecinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, görüşmede “garantör ülke” talebine vurgu yaparak bunun uluslararası boyuta taşındığının göstergesi olduğunu vurguladı.
Be adam 19. Uluslararası Konferans diyoruz, senin aklın nerede?
Eğer görüşmelerde sonuçla ilgili “garantör ülke” isteniyorsa, bu da sana olan güvensizlikten kaynaklanmaktadır.
Çünkü sen yüz yıldır bir iç sorununu çözemedin.
Kürt diasporası Hıristiyan aleminin dini lideri “Papa” ile Kürt sorununun çözümüne yönelik özel görüşmeler gerçekleştiriyorlar, ırkçı zihniyet daha yeni uyanıyor.
Ülkedeki bütün sorunları siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer sorunlar çözüm noktasında Kürt sorununda düğümleniyor.
Bugünkü hukuksuzluğun yegâne sebebi yine Kürt sorunudur.
Kurumlar işlevsizleşmiş, ehliyet, liyakat, demokrasi rafa kaldırılmış, yasama, yürütme ve yargı tek kişide toplanmıştır.
Türkiye “Yeni Dünya Düzeni”nde onurlu bir yer almak istiyorsa Kürt sorununu çözmelidir.
Kürt sorunu uluslararasılaşmıştır, bundan sonra yapılması gereken onurlu bir barış ve demokratik bir çözümdür.
