Hazırlayan: Tilbe Akan
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde dünya genelinde binlerce kadın ve LGBTİ+, kapitalist patriyarkal sistemin yarattığı eşitsizliklere, cinsiyetçiliğe ve şiddete karşı sokaklara çıktı. Avrupa’dan Latin Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya ve Kuzey Amerika’ya kadar uzanan protestolarda, kadınlar ve LGBTİ+’lar, emek sömürüsü, yoksulluk, kadın cinayetleri ve baskıcı politikaları protesto etti.
İstanbul’da, hükümetin yasaklarına rağmen toplanan kalabalıklar, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganlarıyla direnişlerini sürdürdü. Polisin gözaltı ve müdahalelerine rağmen, kadınlar ve LGBTİ+’lar, aile kurumunun dayattığı baskılara ve heteroseksist politikalara karşı meydanları doldurdu. Türkiye’de hükümetin “Aile Yılı” ve “LGBTİ+ karşıtı” politikalarına rağmen, sokaklar kadınların ve LGBTİ+’ların direniş sesiyle çınladı.
Avrupa’da, İspanya ve Fransa’da eşit ücret, iş yerinde güvenceli çalışma koşulları ve kadına yönelik şiddetin sona ermesi talepleri öne çıktı. ABD’de ise Trump’ın iktidara gelmesiyle artan kadın ve LGBTİ+ düşmanı politikaları protesto edildi. Kürtaj hakkına yönelik saldırılar ve sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlanması, kadınların ve LGBTİ+’ların protestolardaki temel söylemleri oldu.
Arjantin’de, Milei hükümetinin neoliberal ve aşırı sağcı politikalarına karşı feministler sokaklara indi. Kadın ve LGBTİ+ haklarını hedef alan bu politikalar, feminist hareketin anti-kapitalist ve sınıf temelli bir perspektifle örgütlenmesini zorunlu kılıyor. Arjantinli kadınlar, Filistinli kadınlarla dayanışma içinde Gazze’deki soykırımı kınayarak, emperyalizm ve Siyonizm’e karşı enternasyonalist bir duruş sergiledi.
Dünyanın birçok ülkesinde ise kadınlar, iş yerinde taciz, cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği, kadın cinayetleri ve çocuk yaşta evlilikler gibi sorunlara karşı mücadelelerini yükseltti. Bu mücadeleler, kapitalist sistemin kadın emeğini sömürürken aynı zamanda ataerkil normları nasıl yeniden ürettiğini gözler önüne serdi.
8 Mart, kapitalizm ve patriyarkaya karşı verilen mücadelenin günüdür. Aşırı sağcı ve otoriter rejimlerin birçok ülkede iktidara geldiği ya da gücünü arttırdığı, kadın ve LGBTİ+’ların bütün kazanımlarına saldırdığı bu dönemde kadın ve LGBTİ+ hakları mücadelesi anti-kapitalist, patriyarka karşıtı ve anti-emperyalist bir mücadeleyi yükselterek, gerçek eşitlik ve özgürlük için mücadele etmeye devam ediyor.
