49’lar Davası 

Musa Anter, Diyarbakır’da 1959’da yayımlanan İleri Yurt gazetesinin “Amma Ne İleri Yurt” adlı hiciv sütununda, Kürtçe “Qimil” (Kımıl) şiirini içeren bir makale yayımlar. 

Şiirde, Siverekli bir kız, “kımıl” zararlısı tarafından samana döndürülmüş bir torba buğdayı çerçiye götürür. Çerçi, buğdayın işe yaramadığını görünce, buğdaya karşılık mal veremeyeceğini söyler. 

“Ape Musa” lakaplı Kürt bilgini Musa Anter, yazdığı makalenin sonunda Siverekli kıza şöyle seslenir: “Üzülme bacım! Seni kımıl, süne ve sömürenlerin zararından kurtaracak kardeşlerin yetişiyor artık.” 

İşte bu cümle, Musa Anter’in Ankara Emniyeti ile karşı karşıya gelmesine sebep olacaktır. 

Dönemin devlet reisi, Musa Anter’in susturulması için savcıya direktif verir. 

Musa Anter’e destek veren 50 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan öğrenci Mehmet Emin Batu mide kanamasından ölünce geriye 49 kişi kaldı ve bu dava bu isimle anıldı. 

Musa Anter’in anlattığına göre, aslında MİT, 500 kişilik bir Kürt aydın ve önderler listesi hazırlayıp hükümete sunmuştur. Bu liste daha sonra 50’ye indirilmiştir. 

Bu olay öncesinde Kürtler arasında herhangi bir örgütlenme yoktu ancak aynı zamanda bir arayış içindeydiler. 

49’lar davası, Dersim katliamından sonra devletin Kürt milli uyanışına yönelik yapılan en geniş kapsamlı operasyondur. 

Bu operasyon, Mele Mustafa Barzani’nin Sovyetler’den Irak’a dönüşünün dönüm noktası olmuştur. 

Irak’ta rejim değişikliği oldu, cumhuriyet ilan edildi, Kürdistan Demokrat Partisi yasallaştı ve hükümette yer aldı. 

Barzani’nin bu dönüşü, Kürtleri ulusal bilinç anlamında umutlandırmıştı. 

Bundan rahatsızlık duyanlar, tehlike olarak görenler sürekli “Kürt Raporları” hazırlıyorlardı. 

Bu istihbarat raporlarından birinde şöyle deniyordu: 

“Bunları tutuklayalım, asalım, ilk anda tutuklamaları gizli tutalım, açığa çıkarsa bunu bir Kürt hareketi olarak değil, bir komünist hareket olarak ilan edelim; Rusya’nın Doğu ve Güneydoğu’da bir komünist devlet kurmak istediğini gösterip ABD’den ekonomik ve askeri yardım talep edelim.” (Celal Temel) 

Bu oyunu, daha sonra idam edilen Kürt Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, “dışarıya anlatamayız” diyerek karşı çıkarak bozmuştur. 

49’lar davası uzun soluklu bir süreç olmuştur. Yargılanan aydınlar, meslek erbapları, esnaf, işçi, öğrenciler daha sonra Kürdistan ulusal mücadelesinin siyasal, düşünsel, kültürel vb. öncü kadroları olmuş, yönetim kademelerinde yer almış ve bu mücadelede önemli rol oynamışlardır. 

27 Mayıs darbesinden sonra Milli Birlik Komitesi bütün siyasi tutsaklara af çıkarırken, aralarında 49’lar Davası’ndan tutuklu Canip Yıldırım, Naci Kutlay, Esat Cemiloğlu, Yaşar Kaya, Sait Elçi, Musa Anter, Muhsin Şavata, Fevzi Kartal gibi Kürt aydınlarını, “Yabancı devletlerin destekleri ile devletin birliğini bozmaya ve devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf fiil işlemek” suçlamasıyla af kapsamı dışında bıraktılar. 

49’lar olayı, Kürtler açısından önemli bir eşik olmuştur. Sanıklar Kürt kimliklerini savunmuşlar ve ana dillerinin Kürtçe olduğunu söylemişlerdir. 

Yazarın diğer makaleleri 

Verified by MonsterInsights