Ana SayfaNIVÎSKARÊN23 Şubat 2025 seçimleri Almanya’yı nereye götürdü 

23 Şubat 2025 seçimleri Almanya’yı nereye götürdü 

Enver Şen / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız 

FDP’nin (Hür Demokrat Parti) 6 Kasım 2024’te üçlü koalisyondan çekilmesi ile başlayan seçim süreci 23 Şubat 2025’te yapılan oylamayla sona erdi. Seçimlerde Sol Parti’nin yükselişi dışında beklenmeyen sonuçlar ortaya çıkmadı. Sağın seçimleri alacağı net bir şekilde belliydi. Tahmin edilmekle birlikte sağ oyların nasıl dağılacağı yine de merak edilen konular arasındaydı. Aşırı sağcı AfD yüzde yirmilerin ne kadar üzerine çıkar, konuşulan önemli başlıklardan biriydi. 

Seçim sonuçları:  

Birlik partileri (Hıristiyan Demokratlar) CDU/SCU: %28,52 

AfD (aşırı sağcı): %20,80 

Sosyal Demokratlar: %16,41 

Yeşiller: %11,6 

Sol Parti: %8,77 

BSW: %4,97 

FDP: %4,33 

Diğerleri: %4,58 

Diğerleri başlığı altında olan partilerin aldığı oyun yarısına yakınını sağ oylar olarak değerlendirirsek; sağ oyların toplamı %55’lere ulaşıyor. Yani yeni seçimler politik dağılımda beklenmeyen bir değişiklik getirmedi. Her defasında AfD’ye karşı olduğunu, onlarla hiçbir şekilde çalışmayacağını dile getiren CDU’nun başkanı ve geleceğin şansölyesi Friedrich Merz 29.01.2025 günü mecliste sınırları kontrol yasasını AfD’nin oyları ile geçirdi. 24 Şubat 2022’de başlayan Ukrayna – Rus Savaşı Avrupa’da birçok şeyi temelden değiştirdi. Savaş kışkırtıcıları ve aşırı sağcı, faşist hareketin yükselişi var olan demokratik hareketlerin budanmasına, daralmasına yol açtı. Savaş karşıtı olmak Putinci olmakla eş tutuldu. Almanya’da bunu yapmayan BSW ve maalesef AfD oldu. Açıkça savaşa karşı olduklarını belirtmekten geri durmadılar. Ancak şunu belirtmeden geçmemeliyiz. Bu tavır AfD’yi hiçbir zaman demokratik cepheye yaklaştırmadı. Zaten öyle bir beklenti de kimsede yoktu. Olamazdı da. Onlar sorunu Rusya’dan ucuza gelen petrol ve gazın kesilmesi gözü ile görüyorlardı ve hala öyle düşünüyorlar. Sol parti kendi içinde doğru dürüst bir birlik gösteremese de Ukrayna’ya silah gönderilmesini destekledi. Gerekçeleri çok çok özetlenmiş haliyle “saldırıya uğrayan bir ülke, kendini savunma hakkına sahip olmalı” idi. Ancak seçim sürecinde bu hatadan uzaklaşmanın yollarını arama içine girerek silah sevkiyatına karşı tavır aldılar. BSW baştan itibaren savaş karşıtı bir politika izledi. Bundan taviz de vermedi. 

CDU/CSU, SPD, Yeşiller, FDP ve daha birçok irili ufaklı siyasi parti açık bir savaş taraftarlığı yaptılar. Üçlü koalisyonun ortakları (SPD, FPD, Yeşiller) ve birlik partileri (CDU/ CSU) daha ilk günden itibaren hararetli bir şekilde savaş taraftarlığı yaptılar, yüz milyarlarca avroluk silahı Ukrayna’ya gönderdiler. 1,5 milyonun üzerinde Ukraynalı mülteciyi ülkeye aldılar. Ancak yabancı ve mülteci düşmanlığı Ukraynalıları kapsamıyordu. Çünkü onlar “Avrupalıydılar ve bize benziyorlar”. İkinci önemli seçim konusu yabancı ve mülteci düşmanlığıydı. AfD kurulduğu günden (6 Şubat 2013) itibaren bu düşmanlıkla yaşıyor, gelişiyordu. İşsizliğin daha yüksek olduğu, buna karşın ücretlerin daha düşük olduğu doğu eyaletlerinde hızla güçlendi. Son seçimlerde birinci parti haline geldi. Sol partinin dışında diğer bütün partiler AfD’nin sloganlarını alarak onunla mücadele edeceklerini düşünerek, daha çok yabancıyı geri göndereceklerini, sınırları kapatacaklarını ana konu haline getirdiler. İltica yasasında değişiklik yaparak, kendi yasalarını ve uluslararası birçok yasayı çiğnemekten geri kalmadılar. Ancak seçim akşamı gerçekleri gördüler. Bununla ilgili kendisine sorulan bir soruya Porf. Dr. Tarık Abou Chadi (Oxford Üniversitesi öğretim üyesi) “sonunda orjinaller seçildi” diye cevap verdi. (Tagesspiegel gazetesi 26 Şubat 2025) Sol Parti dışında ekonomik ve sosyal konuları gündeme getiren başka bir parti olmadı. Çok az olmakla birlikte zaman zaman SDP yapmaya çalıştı. Sol parti konut, kira, eğitim, işsizlik ve kreş konuları yanında kitlesel olarak barış mitingi ve yürüyüşlerine katılarak kedi içindeki politik değişikliği topluma taşımayı başardı. Barışı öne çıkarmakla özellikle büyük kentlerde genç seçmenlerde ortalamanın üzerinde oy aldı. Örneğin; Berlin %19,9, Bonn %12,5, Freiburg %13,9 oy aldı. İlk defa daha önceleri hemen hemen olmadığı kırsal kesimlerden de önemli bir oy oranı aldı. Yabancılar için sevindirici konulardan bir tanesi ise yeni parlamentonun %11’nin yabancı kökenli olması. Bunlardan 6 tanesi Kürdistanlı. 

Geldiğimiz noktada seçim öncesi muhalefet partilerince sık sık dile getirilen istikrarlı hükümetin kurulması pek olanaklı görülmüyor. Bunu sadece seçim sonuçları ile açıklamak da pek mümkün değil. Trump’ın geri gelişi, başkan yardımcısı J.D. Vance Münih güvenlik (14-16 Şubat 2025) konferansında yaptığı konuşma Avrupa’yı felç etmiş durumda. Konferansın hemen arkasında 17 Şubat 2025’te Macron’un daveti üzerine Paris’te yapılan AB toplantısı başladığı gibi bitti. Hiçbir sonuç alınamadı. Buna karşılık Trump – Putin görüşmesi; Riad buluşması Avrupa’nın bütün bu gelişmelerin dışında bırakılması şoku bir türlü atlatılamıyor. 

Bütün bunların dışında Alman ekonomisi iki yıldır küçülüyor, Avrupa’daki diğer tüm ekonomiler büyürken. İhracatla yaşayan bir ülkede bu son derece zor bir durum. Yeni hükümeti beklediğinden daha büyük sorunlar bekliyor. 

26 Şubat 2025 

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights