2021 yılında Kürt ulusal demokratik siyaseti, hangi riskler ve fırsatlarla yüz yüze? Ya da mevcut mevzilerini korumak ve genişletme mücadelesinde ne yapacak? Hangi taktik ve stratejik politikalar izleyecek? Bu açıdan Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin (KDSÖY) durumu önemli. İllaki 2021 yılı için “riskler ve fırsatlar analizlerini” yapmışlardır yoksa stratejiden yoksun günübirlik politikalarla, küresel, bölgesel aktörlerin cirit attığı Kürdistan coğrafyasında yolu bulamaz, arada ezilirler.
Sinan Çiftyürek / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
2021 yılı başında sömürgeci-statükocu rejimlerin Kürdistan politikalarının ana hatlarıyla sahaya yansıdığı görülüyor. Yani KBY ile KDSÖY başta olmak üzere Kürt halkı ve kazanımları için risklerin yüksek olacağının ön işaretleri var. Elbette riskler fırsatları da içerir eğer değerlendirilirse. Bu nedenle başta Kürdistanlı siyaset bilimcileri, jeopolitikçileri, jeostratejitsleri… Kürdistan’ın 2021 yılı risk ve fırsatlar analiz haritasına yoğunlaşmaya çağırıyoruz. Çünkü bıçak sırtı misali kritik bir yıl! Önce riskleri özetlersek…
Jeopolitik kullanılmazsa
Jeopolitik tanım olarak en genel anlamıyla, devletlerin coğrafik özellikleriyle siyasetleri arasındaki ilişkileri inceleyen bilim. Jeopolitik büyük ya da küçük belirli bir alanda coğrafyanın siyaseti yönlendirmesi veya hükümetlerin kendi siyasetlerini coğrafyanın verileri ışığında şekillendirmesi de denilebilir.
Coğrafya, az ya da çok ama mutlaka bir yanıyla tarih demekse, coğrafyanın Kürtlerin bugünü ve geleceklerini derinlikli etkilemesi yine gündemde. Çünkü Kürt siyasetinin, Kürdistan’ın jeopolitik yapısıyla yani coğrafyanın siyasetinden gelen çetin sorunlarıyla farklı açılardan yüzleşeceğinin verileri artıyor. Dörde parçalanmış Kürdistan coğrafyasının yarattığı tarihsel trajedi yine en önemli riski oluşturuyor ancak bu kez Kürt siyasetini aşan ve sömürgeciler dahil bölge çapında sonuçlara yol açabilir. Çünkü Kürt siyaseti hem genel olarak örgütlü hem ayrıca iki parçada yarı bağımsız devlet durumunda.
Başta KBY ile KDSÖY yönetimleri olmak üzere Kürt siyaseti; Kürdistan’ın değişmeyen (coğrafik yapısı ve kaynakları) ve değişen (ekonomik, sosyal, politik, askeri ve kültürel değerleri) unsurlarıyla güçlü jeopolitiğini lehine değerlendiremezse kendisine karşı kullanılacak. Böylece Kürdistan’ın güçlü jeopolitiği, jeopolitik güçsüzlük olarak sonuçlar üretecek. Risklerin ilki budur.
21. yüzyıl tarım ve su
Küresel düzeyde tarım, insanlar ve hayvanlar için zorunlu ihtiyaçları üreten niteliği nedeniyle 21. yüzyılda yeniden stratejik sektör haline geldi, gelecek. Bilgi, teknoloji, tasarım, bilişim teknolojisi insan ve toplum yaşamında önemli ama bunlar yenilmez, içilmez. İnsanlar, toplumlar otomobil, cep telefonu, savaş araçları olmadan yaşayabilir ama gıdasız yaşayamaz. Bu nedenle buğday başta olmak üzere buğdaygillerin ve tatlı su kaynaklarının önemi dünya çapında büyüyor. 21. yüzyıl tarım ve tatlı su kaynakları yüzyılı! Ağırlaşan küresel kuraklık ve iklim değişikliği sonucu 2030’a kadar 700 milyon insanın göç etmeleri gündemde.
Dicle-Fırat havzasının tarım ve tatlı su kaynaklarının önemi bölgede her geçen gün artıyor. Kürdistan, 21. yüzyıl başında sömürgeci rejimlerin “bölünme” korkusunun yanı sıra Kuzey Mezopotamya’nın tarım-su kaynakları nedeniyle de dört yandan savaş tehdidi altında! Fırat-Dicle’nin su kaynaklarına ilişkin Türkiye’nin izlediği politikalar nedeniyle Irak ve Suriye ile zaten bir gerilim yaşıyordu. Şimdi buna İstanbul, Ankara, Konya Ovası’nın kuraklıkla büyüyen susuzluğu ekleniyor. Türk devletinin “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”nde kasada hazır bekletilen Dicle Fırat suyunun Türkiye’nin batısına taşınması projesi bugünlerde basına servis edilerek nabız yoklanıyor. İşte Kürdistan’ın güçlü jeopolitiğinin, Kürdistan siyasetine karşı kullanılması yani güçsüzlüğe dönüşmesinin tipik örneği! Kürdistan’ın tarım ve su kaynakları Kürt halkına karşı savaşın nedeni haline getirilmesi! İkinci risk budur!
Sömürgecilerin stratejileri
Sömürgeci rejimler, “stratejik düşman konseptinde” Doğu ve Kuzey Kürdistan denkleme girmesin diye KBY ile KDSÖY’yi denklemden çıkarmak istiyorlar.
İran ve Türkiye’nin, “değişmez ortak hedefleri, KBY’nin ayrı Peşmerge Ordusu, ekonomisi ve dış ilişkileri olan bir Federatif yapıdan çıkartıp klasik özerkliğe geriletmek… Benzer bir plan Rojava’da da hayata geçirilmek isteniyor. Stratejileri belli Kürdistan Bölgesi’ni klasik özerkliğe gerileterek bağımsızlık hedefinden kopartmak. Özerk Rojava’yı ise fiili federatif yapısının resmiyet kazanmasını engelleyerek statüsüz bırakıp kültürel haklarla sınırlı ‘çözüm’ zeminine çekmek” demiştim. (“Bağdat-Ankara ortak gündemi: Güvenlik yani Kürdistan” Yeni Yaşam gazetesi)
Sömürgeci rejimlerin ortak “stratejik düşman konsepti”nin hedefinde; başta KBY ile KDSÖY olmak üzere Kürdistan var. A veya B partisi, X ya da Y parçası yok! Kürdistan/Kürtler var! “En riskli en tehlikeli, en önde bertaraf edileceklerin” önceliği var! Diğerleri sıraya konulmuş! Kısacası sömürgeci-statükocu “kutsal ittifakı”, Kürtleri ve kazanımlarını bütüncül hedef alıyor. Çünkü parçalardan biri bağımsızlaşırsa diğerlerinin onu izleyeceği korkusuyla hareket ediyorlar. Bu nedenle Kuzey ve Doğu Kürdistan, bölgesel-küresel denkleme yerleşmeden KBY ile KDSÖY’yi denklemden çıkartmayı hedefliyorlar.
“Kutsal İttifak”ın somut icraatları altında, Özerk Rojava şu an adeta “İmdat” diyor! Dün Rusya, Esad rejimi adına adım adım kendi nüfuzunu genişletme, Türkiye bir bölgeyi daha ele geçirme derdindeydi. Şimdi Rojava’nın her alanına yerleşen Rusya ve kent kent PTT şubesi açan Türkiye ile “Kürtler Kuzeyli misafirlerimiz” diyen Suriye üçlüsü kıskacında Rojava nefes almada zorlanıyor! “İmdat” diyen Özerk Rojava’yı bir adım geriden Kürdistan Bölgesi izliyor. 200 bin kişilik Haşdi Şabi ordusu ve iç siyasette her yerde bulunan İran, adım adım Güney’e inen Türkiye, ikisiyle uyumlu çalışan Irak’ın kuşatması altında! 2021 yılında Kürt siyasetinin yüzleşeceği üçüncü ve en önemli risk budur. Çünkü KBY düşerse KDSÖY de düşer ya da tersi.
Türk sömürgeciliği
Türk sömürgeciliğinin dünyada eşi benzeri yok. Kendi sömürgesine karşı “milli kurtuluş savaşı vermek” Türk devletinin Kürdistan politikasına özgüdür. Bu politika içeride ve sınır ötesinde Kürdün ve kazanımlarının yokluğu üzerine kendi güvenliğini sağlamak arayışıdır. 2021 yılında daha büyük çaplı sürdürülecek olması geçmiş yıllara göre daha büyük riskler içermekte. Türkiye bu siyasetle; “Suriye toprak birliği” diyerek KDSÖY kentlerine PTT, banka, okul açmayı sürdürürken, KBY topraklarında da Güney’e inmeyi sürdürüyor.
Savunma Bakanı Akar başkanlığındaki Türk heyetin Bağdat ve Hewlêr’e gidişlerinin amacı “güvenlik!” Ama genelgeçer değil adrese teslim Kürt siyaset merkezli algılanan “güvenlik” arayışıdır. Hedefleri, PKK’ye dönük koordineli askeri harekât ile birlikte Kürt siyaseti arasındaki kimi çelişkileri derinleştirmek somutta PDK ile PKK’yi çatışma zeminine çekmek olduğu görülüyor.
İran’ın tarzı
İran onca bölgesel ve küresel sorunlar içerisinde Kürdistan meselesini birinci hedef olarak belirlemiş. Ekonomik ve silah ambargosu, Körfez ülkeleriyle yaşadığı sorunlar, ABD ve İsrail’le yaşadığı “Her an savaş çıkar” iklimi vb. bütün bunlar içerisinde Kürt meselesi özellikle de KBY ile KDSÖY 2021 yılında ilk hedefleri arasındadır. Bu nedenle KBY, Peşmerge’nin tek ulusal orduya dönüştürülmesini ne zaman açıklasa, İran karşı hamle yapar. Kendilerine “bir grup aktivist” diyen İran’ın Çahşları; hemen “Kürdistan Bölgesi’nden ayrılmak istiyoruz”, “Süleymaniye’nin anayasasını yazıp ulusal ordusunu kuracağız” dediler. Ne zaman? Peşmerge Bakanı Şoreş İsmail, “Peşmerge Güçleri’ni tek çatı altında toplanmış, birleşik ve modern bir ulusal güç haline getirmeye yönelik çabalarını sürdüreceğiz” dediği gün!
Çünkü İran’ın, Kürdistan stratejik aklı; Kürtlerin federal veya bağımsız statü elde etmemeleri, yok eğer KBY statüsünü sürdürecekse Hewlêr ve Süleymaniye olarak ikili yönetimine ayrıştırmayı ve İkili Peşmerge Ordusu ve istihbaratın devamı politikası izliyor. İran’ın Kürdistan’a dönük stratejik aklı hep büyük risk olagelmiştir 2021 yılında bu daha da büyüyecek.
Brakuji tehlikesi
Sömürgeciler dörde parçaladıkları Kürdistan’ın, Kürt siyaseti aleyhine yarattığı tarihsel trajedinin “imkânları”nı da kullanarak Kürt partileri arasındaki ufak çelişkiyi büyütme stratejisini izliyor. Parçalanmış Kürdistan gibi parçalanmış ve ulusal birlikten yoksun Kürt siyasetini de amaçlarına ulaşmada elverişli durum görüyor ve bunu mümkün olan her araçla teşvik ediyorlar!
Burada önemli olan Kürdistan partilerinin “Düşmanımın düşmanı dostum” taktik politikaları giderek taktik olmaktan çıkıp strateji haline dönüştü mü dönüşmedi? Dönüştüyse hangi partinin hangi sömürgeci rejimle stratejik yönelime girdiğine bakılmalı. Tabii şu da var: Siyasal denklemlerde; sömürgeci rejimler ve Kürtlerin yanı sıra ABD, Rusya, Fransa-Almanya, İngilizler ve bunların çatışan-örtüşen hesapları var. 2021 yılında mutlaka bertaraf etmesi gereken en önemli risk brakuji tehlikesidir.
Biden ile AB
Biden hükümetinin korona, işsizlik, iç gerilimi düşürmek vb. iç politika konularını dış siyasete göre öncelikle ele alınacağı açık. Dış politikada ise öncelik transatlantik (ABD-AB) birliği ve bununla Rusya ile Çin’in frenlenmesi hedeflenecek. Sırada Ortadoğu yani İran, Türkiye, İsrail ve Mısır, BAE, S. Arabistan var. Bu tabloda Kürdistan/Kürtler Biden’ın masasında kaçıncı sırada duruyor?
Kürt siyasetinde ağırlıkla, “Biden Kürtlere ne vadediyor?” konuşuluyor! Esas, Türkiye’ye ne vaat edeceği konuşulmalı! Çünkü ABD stratejisinde; Türkiye ile Kürdistan birlikte yer alıyor ama aynı eşit ağırlıkta yer almıyor, almasını beklemek de hata. Biden masasında Türkiye-ABD ilişkilerinde; S-400’ler, Rojava/SDG, Libya, Doğu Akdeniz, Dağlık-Karabağ, Halkbank Davası ile “demokrasi” sorunu… gibi çetin sorunlar var. Ancak Doğu-Batı dengesinde Türkiye’nin halen cazip gelen jeopolitiği, NATO üyeliği ve ayrıca elinde tuttuğu S-400 kartı duruyor. Erdoğan ABD-AB kıskacında bunalıp “Tamam S-400’leri geri gönderiyorum siz de Rojava’ya desteğinizi kesin” vb. diyebilir. Kürt siyasetinin dakik izlemesi gereken diğer risk alanı burası!
Rusya stratejisinin riski
Sadece Suriye ve Özerk Rojava’da değil, Ortadoğu ve giderek Kuzey Afrika’da küresel bir aktör haline gelen Rusya’nın stratejisinde özerk veya federal Kürdistan yok! KDSÖY’nin yaşadığı işgal ve parçalanma, canlı kadavra gibi her gün bir kentinin kopartılması ve “Ya Suriye rejimi koşullarını kabul et ya da Türkiye gelecek” ikileminin iki yıldır Kürtlere dayatılması… Bunlar Rusya’nın statü içermeyen stratejisinden kaynaklanıyor. Suriye rejimi Rusya’dan cesaret alarak Kürtlere, “Özerk yapılanmayı unutun, 2011 öncesi neyse bugün de o! Kürtler Kuzeyli misafirimiz” vb. politikalarını dayatıyor. Kısacası Rus stratejisinin risk analizinin ciddi yapılması gerekiyor.
Kürt siyasetinin yapacakları
1 – Başta gerilime taraf partiler olmak üzere Kürt ulusal demokratik hareketi diyalog temelinde, “Kürdistan’ın tarihsel trajedisinin Kürt siyasetinde yol açtığı hasarı birlikte nasıl azaltabiliriz? Aramızdaki gerilim noktalarını karşılıklı nasıl aşabiliriz?” Bu soruların yanıtları üzerinde yoğunlaşmak 2021 yılının en önemli görevi. Burada önemli olan ortak ulusal payda adına kim nasıl, nerede taviz verebilir? Kürt partileri bu sorulara ortak çözüm üretirse sömürgeci rejimlerin Kürt partileri arası çelişki ve gerilimi kullanmayı asgariye indirebilir. Hatta sömürgeci rejimler arasındaki çelişki ve sorunları lehine kullanabilme fırsatını yaratabilir.
2 – Diğer öncelikli görev, Kürt partileri farklılıklarını birbirine karşı kullanmayı aşarak ortak ulusal çıkarları içeren uzlaşmayı kalıcı yönetmeyi başarmalı. Başarmak zorundalar çünkü aynı Kürdistan evinin oturanlarıyız. Onca deneyimi arkalamış taraflar şimdi çözemedikleri kimi sorunları buzdolabına kaldırabilme yani sorunları yönetme sanatını başarabilmeli. Bu başarılırsa 2021 yılının fırsat ve imkânlarını halkımızın lehine kullanabilir hatta yeni fırsatların kapısını aralayabilirler.
Tam da burada ortak üst irade Ulusal Kongre’ye ihtiyaç var. Ortak çıkarları yönetecek, öncelikleri belirleyip uygulayacak Ulusal Kongre şu an zor ama olması gereken. Ve yukarıdakileri başarabilirsek Ulusal Kongre yolları da büyük oranda döşenmiş olacak.
3 – Demek ki var olan fırsatları kullanabilmenin en kullanışlı anahtarı, ulusal birlik. Sömürgeci rejimlerin ikili, üçlü bariyerlerine karşı ulusal ittifak bariyeri yaratılırsa hem saldırılar birlikte göğüslenir hem de sömürgecilerin iç çelişkilerinden yararlanma imkânları yaratılabilir.
Ayrıca Kürt halkının dostları halkasını genişletmenin yollarından bir de ulusal birliği sağlamak. Ulusal özgürlük mücadelesinin bütün ağır yükünü taşıyan halkımıza güven vermenin en önemli adımının da ulusal birlik olduğu sokaktan, tabandan yükselen ferman haline geldi!
4 – Kürdistan’a özellikle de KBY ile KDSÖY’ye bütüncül stratejiyle bakmak, jeopolitik riskten gelecek sorun ve saldırıları bertaraf etmenin ilk adımı. Zaten iki parça; coğrafya-tarih-gelecekleri ve aynı sömürgeci kuşatma altında olmaları nedeniyle, biri diğerinin varoluş nedeni. Savunma stratejisi ikisini bütünlüklü içermeli. Çünkü Özerk Rojava savunması, Kürdistan Bölgesi’nin ve Kürdistan Bölgesi savunması ise Özerk Rojava’nın savunması haline geldi.
Kısacası Kürt siyaseti riskleri ve fırsatları birlikte yönetmekle yükümlü!