Abuzer Bali Han / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Kürtler yine bu yılki Newroz’da direniyor, barış ve özgürlük için topyekun ayaktalar! Birleşmiş Milletler ve tüm dünya Kürtlerin zaman zaman kırımına seyirci de kalsalar, insanın artık “Kürtlerin ancak birleşerek kurtulacakları ve Kürd’ün, Kürt’ten başka dostu yoktur!” diyesi geliyor! Elbette dostsuz halk olmaz! Ama öncelikle bir halkın tüm yurtsever ve demokratik güçleri birbirleriyle kardeş ve dost olmalı. Bu yol kurtuluş ve özgürlüğü müjdeler. Günümüzde tüm olumsuzluklara rağmen Kürt ulusal güçleri artık birbirleriyle dayanışarak özgürlüğe adım adım yaklaşmaktalar! Bunun en belirgin görünümü tüm Kürtlerin her yıl Newroz alanlarında bir araya gelerek seslerini yükseltmeleriyle özgürlük özlemlerini haykırmaktalar!..
Kürtlerin Newroz alanlarında “Yaşasın halkların kardeşliği!” istemine karşılık Türkiye’deki resmi makamlar bu istemi Kürt düşmanlığıyla bastırmaya çalışmaktalar. Bu düşmanlık bazen de yurtdışına yansıyarak örneğin Almanya’da da Alman resmi makamlarınca Kürdistanlıların demokratik eylemlerine gölge düşürülerek, bazı yasaklamalara vardırılmaktadır. Yapılan karşı çalışmalarla örgütlere ajanlar yerleştirilerek, hangi örgütün ne kadar üyesi ve sempatizanı olduğunu bile sayılarla basına yansıtılarak, Kürt örgütlerinde korku ve terör estirilmektedir. Bu arada politik çalışmayı parasal kazanca dönüştüren, gözü açık kalpazanlar da Alman makamlarına yardımcı olunca, kırk yıldan bu yana Kürtlerin ulusal bayramı olan Newroz’u bile Kürt örgütleri uzun süre birlikte kutlayamaz hale gelmişlerdi. Ulusal örgütlerin birlikte çalışmalarının önünü tıkayan gizli eller, bunlar bu yıl biraz daha etkisiz kılınarak birkaç Kürt örgütü dışında diğer tüm Kürt örgütleri Newroz’u birlikte kutlamaktalar. Bu yılki Newroz kutlamaları birlik ve beraberliğin de sembolü olduğu için ayrı bir önem taşımaktadır. Bu nedenle de bir daha Newroz kutlu olsun, diyoruz!..
Güney Kürdistan’da her yıl resmi olarak kutlanan Newroz’a geçen yılda iç ihanetin hançeriyle yara alan tarihi Kürdistan referandumunun daha zaferi yaşanmadan Kerkük ve Kürdistan topraklarının özgür olan bölgeleri bir gecenin içinde Kürt düşmanlarının eline geçmesiyle tüm Kürdistan Halkı büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Bu hayal kırıklığının etkisiyle Efrin’de Kürt Halkı’nın topyekun birlikte düşmanlarına karşı yekvücut olmasını sağladı. Hiçbir siyasi örgüt farkı güdülmeksizin, pratikte halk birleşerek, öz savunma hatlarını oluşturarak, düşmanlarına karşı tarihi direnişlerini sürdürdüler. Bölgedeki Rus birliklerinin geri çekilmesi, ABD ve Batılı devletlerin sessiz kalışları sonucu Afrin birkaç ay içinde çetelere bırakıldı. Afrin halkı zorla göç ettirildi. Halen bu olaylardan ders almayan Kürtler varsa, artık onlara söyleyecek başka bir söz yok!..
Almanya’dan bahsedilirken, Cermen (Germen) ırkına değinmeden olmaz. Bugünkü Almanların kökü çok eskilere uzanır. Kürtlerin aslı ise Ari ırkına dayanır. Türkler ise Türki diye bilinen karışık başka bir ırka dayandıklarını ileri sürerler! Türklerin konuştukları dil ailesi Ural-Altay dil ailesidir. Günümüzde Almanların konuştukları Almanca (Cermen-Germen) ile Kürtlerin konuştukları Kürtçe ise Hint-Avrupa dil ailesinde yer alırlar. Türkler ile Almanlar arasında ne bir dil ne de bir ırk akrabalığı var. Kürtler ile Almanlar arasında ise en azında bir dil akrabalığı var!..
Halbuki tarihe baktığımızda Osmanlılardan bugünkü Türklere gelinciye kadar aralarında menfaate dayalı ilişkileri hep süre gelmiştir. 20. yüzyıldan 21. yüzyıla girerken 1960’lı yıllardan itibaren Anadolu insanlarının Avrupa’ya işçi olarak akın edişiyle birlikte aralarında günümüzde sayıları çoktan milyonu aşan Kürt işçi ve aileleri de başta Almanya olmak üzere Avrupa memleketlerini kendilerine mesken ettiler!..
Kürt-Alman ilişkileri daha yeni başlarken, Türkler daha önceleri başlamış olan Alman-Osmanlı dostluğu üzerine ilişkilerini daha da geliştirerek, memleketlerinde dili ve ırkı kelime olarak da yasak olan Kürtler üzerinde egemenliklerini Almanya’da Alman resmi makamları ile birlikte yeniden inşa ettiler!..
Türkler, Türkiye’de verilmekte olan Kürt ulusal mücadelesini terörize ederek, yurtdışındaki Kürtleri de bu mücadeleye yandaş olan teröristler olarak günden güne uluslararası ilişkilerde kullanarak, bir taşla iki kuşu hep vura geldiler! Başta Kürt işçileri olmak üzere tüm Kürdistanlılar, bu oyuna bilerek ya da bilmeyerek zaman zaman uyuverdiler! Nasıl mı? 1970’li yıllara kadar yurtdışında sadece bir tane Yurtdışı Kürt Öğrenci Birliği (KSSE) vardı. Bu tarihten sonra yurtdışına çıkan Kürdistanlı siyasi liderler, önceleri bir olan öğrenci birliğini işlevsiz hale getirerek, 1980’li yıllara gelinciye kadar bir olan öğrenci derneğini Avrupa’da 8’e çıkardılar. Siyasi bir Kürt partisi, Almanya’da kurulan Kürt işçi derneklerini 1979 yılında Frankfurt’ta tek siyasi bir çizgide federasyonlaştırırken, diğer siyasi çizgideki işçileri dışlayarak, tarihi büyük bir hata yaptı! Bu hatayı yapan örgüte zamanla diğer Kürt örgütleri de ayak uydurarak ayrı ayrı Kürt işçi federasyonlarını oluşturdular. Sonraları tek çizgide olan federasyonlar, kendi aralarında birleşerek, ayrı siyasi çizgide olan diğer federasyonları dışlayarak, Kürt İşçi Konfederasyonu’nu oluşturdular. Siyasi olarak Türkiye’de legal olarak Kürtlerin demokratik taleplerini budayan resmi makamlar, bu yetmezmiş gibi bu kez de Avrupa’da yüz binleri bir araya getiren demokratik Kürt işçi dernekleri eylemlerini terörizmi destekleyen eylemler gibi göstermeye çalıştılar. Yer yer Alman makamları da bu çalışmalara katılarak Kürdistanlılar üzerinde terör estirdiler. Yurtdışında ulusal birliğini oluşturmayan Kürt siyasi çevreler, bu defa yurtdışında birbirini resmi makamlara ihbar edecek dereceye işi vardırdılar. Bazen de uzun eller Kürt işçi derneklerini birbirine karşı örgütleyerek, yurtdışındaki Kürt işçilerinin birliğini engellediler! Aradan kırk yıl geçmesine rağmen halen bu hatalarını sürdüren siyasiler daha ne zamana kadar bu ayrışmayı egemen devletlerin lehine sürdürecekler?! Bu soruya Kürt ulusal birliği oluşturulmadan şimdiden bir yanıt vermek oldukça zor!..
Bu arada tüm olumsuzlukları provokatörlere ya da düşmanlara yüklemek kolay bir değerlendirme olur! Çünkü birçok Kürt örgüt yöneticileri, başka bir Kürt örgütünü Alman resmi makamlarına rapor etmeyi alışkanlık haline getirdiler. Bir Kürt örgütünün diğer bir Kürt örgütünü teröristlikle suçlaması, bu Almanların da işine geliyordu. Böylesi bir işi kendilerine bir geçim yolu yapan Kürt siyasi çevreler günden güne türeyince, ajan aramaya hiç de ihtiyaç kalmadan, Kürtler Kürtleri ihbar etmeye başladılar! Bu arada birbirini sevmeyen Kürtlerin, birbirini konsolosluklara şikayetleri izledi. Kürt örgütlerini birbirine yabancılaştıran ve hatta birbirlerinden adam öldürmeye kadar işi vardıran Kürt siyasetçilerini elbette günü geldiğinde Kürt halkı onları birbirinden ayıklayacaklar! Lakin Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde yanlış siyaset yapanlara, halkın vereceği ceza bu uğurda can veren binlerce şehidin akan kanlarını bir daha geri getirmeyecek!..
Günümüzün şartlarında örgütleri iyi veya kötü Kürt olarak ayırmaya gerek yok. “Aynası iştir, kişinin lafa bakılmaz!” sözü pratikte her zaman geçerlidir. Bugün Kürdistan’da olumsuz giden tüm işlerin sorumluları, elbette bugünkü siyaseti yapan Kürtlerin bizzat kendileridir. Birleşmeyen, ulusal bir cephe oluşturmayan halkların mücadelesi, hiç şüphe yok ki bugünkü Kürtlerin dağınık durumundan farklı bir durum yaratmaz! Bu olumsuzluklardan Kürt siyasetçileri dersler çıkarmalı ve geleceklerini ulusal, birleşik bir Kürt politikasını inşa etmeye yönlendirmelidirler!.. Ulusal dayanışma, ulusal birlik ve ulusal kongre Kürtlerin geleceğini tayin edecek kadar önemlidir. Bu uğurda çaba sarf eden tüm örgüt ve yurtsever Kürtleri desteklerken, Newroz’un tüm insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirmesi dileğiyle!
Newroz kutlu olsun!
Newroz pîroz be!..
Mart 2019