Site icon Rojnameya Newroz

YÜKSEL AKSU: ‘BİR SEKTÖR ÇALIŞANI OLARAK ALARM VERİYORUM

Dondurmam Gaymak, Entelköy Efeköy’e Karşı, İftarlık Gazoz gibi sevilen filmlerin yönetmeni Yüksel Aksu, önceki gün 53. Uluslararası AntalyaFilm Festivali kapsamında Festival Merkezi’nde bulunan Hadrian salonunda ‘Sinema Sinemadır, Sadece Arthouse Değildir’ başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi.

Dondurmam Gaymak, Entelköy Efeköy’e Karşı, İftarlık Gazoz gibi sevilen filmlerin yönetmeni Yüksel Aksu, önceki gün 53. Uluslararası AntalyaFilm Festivali kapsamında Festival Merkezi’nde bulunan Hadrian salonunda ‘Sinema Sinemadır, Sadece Arthouse Değildir’ başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi. Osman Sınav, Şerif Gören, Mehmet Aslantuğ, Sabahattin Çetin gibi usta yönetmenlerin izlediği söyleşide Aksu, tartışma yaratacak fikirlerini sinemaseverlerle paylaştı.

Sözlerine ‘Sinema sinemadır. Sadece Arthouse Değildir’ diyerek başlayan Aksu ‘Hiç kimsenin gitmediği sinema filmi eşittir yüksek sanat, kalabalıkların gittiği ise arkaik diye bir denklemden söz edemeyiz. Bir sektör çalışanı olarak alarm veriyorum. Sinema sanatı sadece festival filmleri olarak anılan kategoriye ya da bağlama sığmayacak kadar geniştir’ diyerek yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

‘BAZI FİLMLER SADECE 200-300 SEYİRCİYE DÜŞTÜ!’

Yüksel Aksu ‘Seyirci ile ilişki kurmuş kalabalıklara ulaşmış filmler, sanki sinema değil de kendi içine kapanmış ve yüksek sanatın temsilcisi olarak algılanıyor. Son yıllarda birbirinden çakma Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz taklitleriyle karşılaşıyoruz. Bu arkadaşlarımın özgünlüğüne de zarar veren bir durum. Bazı filmler 200-300 seyirciye düşmeye başladı. Sizi eşinizin dostunuzun, meslektaşlarınız ya da sinefillerin de izlemediği anlamına gelir bu. Halbuki eskiden böyle değilmiş. Mesela Türkiye’nin ilk büyük ödüllü sinema filmi Susuz Yaz, Berlin’de Altın Ayı da alır, aynı zamanda Türkiye’de 7 ay kapalı gişe seyirciye oynar. 1982’de Yol filmi Altın Palmiye’yi de alır, haftalarca Fransa’da kapalı gişe de oynar. Yetmiyormuş gibi 17 yıl aradan sonra Türkiye’de vizyona girdikten sonra kendi döneminin rekorunu kırar’ dedi.

‘GELİN İKİ SİNEMAYI BARIŞTIRALIM VE KAYNAŞTIRALIM’

Bir çıkış yolu bulmanın mecbur olduğunu anlatan Aksu ‘Seyirci gidiyor diye tu- kaka yaparsak, gitmiyor diye ‘iyi film’ dersek yanılırız. Gişe gördüyse festivaller almamayı tercih ediyor. Bir koleksiyon alanı mı festivaller? Mesela AROG… Hadi dediler ki iyi film değil, ama ciddi bir sanat yönetmenliği, ciddi bir atmosfer yönetimi var. Fakat, Türkiye şartlarında bu kadar dekor, kostüm ve atmosfer yaratan sanat yönetmenleri, filmler festivallere gidemediği için ödül alamıyor, onun yerine arkaya bir kilim atan bir kızevladı en iyi sanat yönetmeni ödülü alıyor. Bazen sadece her çerçevede, her mizansende, her duyguda donuk donuk ifadesizce bakıp duran oyuncular en iyi oyuncu ödüllerini alabiliyor. Bakıyor da bakıyor. Kudret Sabancı dizisi gibi’ yorumunu yaptı.

‘BEDAVA VERSEN ANASI BABASI İZLEMEYECEK’

İlk filminde karşılaştığı zorlukları dinleyicilerle paylaşan Yüksel Aksu, ‘Festival manevi motivasyondur. Kanaat önderlerinden ilgi görmek önemli. Seyirciyi baz almaktan ziyade kamusal insanı önemsiyorum. Dondurmam Gaymak’ta da filmimi gösterecek salon bulamadım. Salon tekeli var diyorlar… Günaydın! Sinemacılar da ‘Elektrik yakıyorum, kalorifer yakıyorum gelen yok giden yok’ diyorlar. Ne yiyeceğiz, taş mı yiyeceğiz diyorlar..’ Biraz seyirci dostu filmler yapalım. Bedava versen anası babası izlemeyecek… Çocuğum sen buna mı estetik diyorsun diyecek.. Anasının babasının izlemediğini adamlar mı izlesin 40 TL’ye’ şeklinde konuştu

DHA

Exit mobile version