Türkiye’deki durum o kadar benzersiz ki demokrasi ve diğer bütün insani kavramlar ele alınırken problemler ülkeye münhasır şekilde incelenmeli.
Hasan Işık / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
İşte büyükşehir belediyelerine atanan kayyım sorununu incelerken bunu sadece demokrasi bağlamında incelemek bu ülkenin gerçeklerine uzak bir tutum olacaktır. Ortaya çıkan belgeler yerel seçimler daha gerçekleşmeden aslında kayyımların hazır olduğunu bize göstermektedir.
Kürdistan’ın statüsüne (aslında statüsüzlüğüne) bakıldığında kayyım meselesinin sadece antidemokratik bir vaka gibi görmek bir eksikliktir. Kürdistan sömürgeleştirildiği için zaten buradaki uygulamalar, sömürgecilerin illerindeki (batı illerinden) uygulamalardan farklıdır. Kayyumlar aslında tam da siyasi terminolojide “sömürge valilikleridir”.
Bu olay sadece kaybedilen büyük illerdeki rantları tekrar canlandırmak için alan açma olarak yorumlanmamalıdır. Mesele sömürge Kürdistan’da her türlü halk iradesini kırıp önümüzdeki dönemde merkezi siyasetten başka çarelerinin olmadığını Kürtlere kabul ettirmektir. İşte asıl mesele buradadır. Elbette ki halkımızın ve Kürdistani diğer partilerin buna karşı dayanışma ve direnişi görkemli bir tarihin yazımıdır.
Kayyum
meselesinin altında yatan sebebe bakmak için Türkiye’deki merkezi siyasetin
tutumu iyi irdelenmelidir. Bu meseleye sadece AKP’nin rant meselesi ve Kürt
nefreti olarak bakmak eksiklik olduğu kadar yetersizliktir.
Diğer bütün merkezi siyaset hareketlerinin de tutumları iyi incelendiğinde
tablonun karanlık arka yüzü daha net görülecektir. Özellikle CHP’nin tutumu
olayın asıl yüzünü ortaya çıkarmıştır. Bir halkın iradesine el konulması
gibi trajik bir olayda Kürt seçmenin oyuyla seçilmiş sadece bir belediye
başkanı düzeyinde günler sonra gerçekleşen bu ziyaret. Özellikle de ziyaret
esnasında, Şeyh Said’i idam ettirerek cenazelerini bile kaybettiren bu
sömürgeci zihniyetin kurucusu Atatürk’ün portresini getirmesindeki mesajın iyi
okunması gerekiyor. Zaten dokunulmazlıkların kaldırılmasındaki desteği ile
seçilmişlere müdahale yolunu açan CHP’nin bu tutumu “Devlet Aklının” çok
da değişmediğini göstermektedir.
Bu tablodan anlaşılan şudur: CHP “Yeşil faşizm Kürtlere kan kusturuyor
ölüm getiriyor. Kürt siyaseti kendi yolunu izleyemez ancak CHP ile varlığını
devam ettirebilir”. Özet olarak AKP size ölüm getirdi en iyisi bizimle
sıtmaya razı olun davranışıdır.
Bu Kürtler üzerinde kurulacak yeni bir siyasi planın varlığını gösteriyor. Bu
yeni dönem planının başrol oyuncuları Neo -Kemalistlerdir.
Kürdün onurlu bir yaşam için barış istemlerini güçsüzlük olarak algılayan bu
akıl ortak vatanda kendi kimliğiyle yaşama söylemini ise sömürgeciliğin devamı
için fırsat olarak görmektedir.
Elbette ki Osmanlı’da oyun bitmez ama artık bir gerçek var ki Kürtler de her
alanda iyi bir oyun kurucu. Bu planın devamında belki de iyice işlersiz hale
getirilen Kürtlerin büyük bir çoğunluğunun temsiliyeti olan HDP kapatılacak ve
Kürt halkı merkez siyasetin kanalları arasında paylaşılacaktır. Tecrübeli Kürt
siyaseti elbette ki bu planları boşa çıkaracak tarihi ve politik bilince
sahiptir. En küçük kazanımlarını bile ağır bedeller ödeyerek kazanan Kürt ulusu
bütün kirli planları boşa çıkaracak ve MUTLAKA KAZANACAKTIR.