Site icon Rojnameya Newroz

Ukrayna Rusya savaşı Avrupa’yı nasıl değiştirdi?

Rusya-Ukrayna savaşı

Ülke ülke Ukrayna savaşının etkileri

Peki, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en büyük güvenlik krizi olan bu savaş Avrupa’nın geri kalanını nasıl değiştirdi? İşte ülke ülke Ukrayna savaşının etkileri:

Avusturya: Tarafsızlığa olan inanç sarsıldı

Savaş, Avusturya’nın on yıllardır tarafsızlığa olan inancını sorgulattı ve bu mesele hakkında toplumda tartışmalara yol açtı.

Ülkenin 1945 yılında Müttefik kuvvetler tarafından işgal edilmesinin ardından 1955 yılına dayanan tarafsızlık politikası o günden bu yana sürdürülüyor. Bu nedenle hala NATO üyesi değil.  

Ancak Fİnlandiya ve İsveç gibi Avusturya da bu seçeneği düşünmeye başladı. 

Nüfusun büyük çoğunluğu tarafsızlığı desteklemeye devam etse de, tarafsızlığın artıları ve eksileri hakkında tartışmalar hiç olmadığı kadar arttı. 

Bu tarafsız duruşun altını çizmek için en son nisan ayı ortasında Şansölye Karl Nehammer, savaşın başlamasından bu yana Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i yüz yüze görüşmeler için ziyaret eden ilk Avrupa lideri oldu.

Belçika: Nükleer enerjiden çıkışını geciktiriyor

Belçika, Ukrayna savaşının bir enerji problemine neden olabileceği korkusuyla nükleer santrallerini kapatmayı erteledi.

Halihazırda yedi reaktörü bulunan ülke, 2025 yılına kadar nükleer enerjiye olan bağımlılığını aşamalı olarak sona erdirmek niyetindeydi. Ancak artan gaz fiyatları ve Rusya’nın Avrupa’ya olan arzının kesilmesi riski, bu alanda poliitka değişikliğine neden oldu.

Belçika, nükleer enerjinin aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasını 2035 yılına kadar 10 yıl erteleyeceğini açıkladı.

Bulgaristan: Savaş, Rusya ile ilişkileri zedeliyor

Ukrayna’daki savaş, komünist dönemde eski Sovyet müttefikleri olan Moskova ile Sofya arasındaki ilişkilerin hızla kötüleşmesine neden oldu.

Kiril Petkov’un batı yanlısı koalisyon hükümeti, AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını desteklemekle kalmayıp Moskova’nın ithal Rus gazının ruble olarak ödenmesi talebini de reddetti.

Bu durum Gazprom’un neredeyse tamamen ithal Rus enerjisine bağlı olan ülkeye gaz tedarikini durdurmasına neden oldu.

Temmuz ayında ise Petkov ve Yunan mevkidaşı, iki ülke arasında Azerbaycan’dan gelen gazı ileten yeni bir boru hattı açtı.

Ne var ki, iktidar koalisyonu içindeki bölünmeler sebebiyle Petkov hükümeti birkaç hafta önce düştü. Ekim ayı başlarında yeni seçimlere gidilecek. 

Bu arada, geçici hükümetin Rus gaz musluklarını tekrar açmak için Gazprom ile görüşmeler başlatacağı endişesi üzerine Sofya’da protestolar düzenlendi.

Mayıs ayında yapılan bir Gallup International Balkan anketine göre halkın yaklaşık dörtte biri (yüzde 23,3) Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgalini haklı buluyor. 

Çekya: Ukraynalı mültecileri karşılayan önemli Kiev müttefiki

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) göre, Çek Cumhuriyeti’nde 413 binden fazla mülteci kayıt altına alındı.

Bu da ülkenin 10,7 milyonluk nüfusunun yaklaşık yüzde 4’ü demek. Karşılaştırıldığında, Polonya’da kayıtlı 1,3 milyon Ukraynalı mülteci, nüfusun yüzde 3,3’ünü oluşturuyor.

Mart ayında yayınlanan bir ankete göre, Çeklerin yüzde 85’i kapılarını Ukraynalı mültecilere açma konusunda hükümetlerini destekledi.

Temmuz ayında yapılan bir başka daha yeni ankette de halkın yüzde 75’inin Ukraynalıları kabul etmekten yana olduğu ortaya çıktı.

21 Ağustos 1968’de Çekoslovak protestocular komünist rejimlerinden daha liberal bir liderlik biçimi talep etmek için sokaklara çıktıklarında, Sovyet tankları “Prag Baharı”nı bastırmak için devreye girmişti. Doğal olarak, Çekler ve Slovaklar Rus saldırganlığının diğer kurbanları olarak gördükleri toplumlara sempati duyuyorlar.

Danimarka: Savaş tarihi değişimi tetikliyor

İsveç ve Finlandiya, Ukrayna’daki savaşa yanıt olarak NATO’ya katılmak istediklerini açıklayınca, Danimarka da tarihi bir karar aldı.

NATO’nun kurucu üyelerinden biri olan Kopenhag, uzun süredir AB’nin savunma politikalarına dahil olmuyordu. Ancak, Haziran ayında yapılan ve Danimarkalıların yüzde 66,9’u katıldığı bir referandumda Danimarka’nın politikalarını Brüksel ile aynı çizgiye getirmesi desteklendi. 

Sonuçların açıklanmasından kısa bir süre sonra Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, “Bu gece Danimarkalılar, Avrupa ve NATO’daki müttefiklerimize ve Putin’e. çok önemli bir mesaj vermiş oldu.” dedi ve ekledi:

“Putin özgür bir ülkeyi işgal ettiğinde ve Avrupa’da istikrarı tehdit ettiğinde, herkesin bir araya geldiğini gösteriyoruz. Danimarka artık savunma ve güvenlik konusunda Avrupa işbirliğine katılacak.”

Estonya: Ukrayna’ya destek tavan yaptı.

Artan enerji maliyetleri sonucu yüzde 23,2 ile Avrupa’nın en yüksek enflasyonunu yaşayan Estonya, kıtada Ukrayna’ya destek verme konusunda en önde gelen ülkelerden biri oldu. 

Tallinn, ülkenin yıllık savunma bütçesinin üçte biri olan 250 milyon euroluk askeri yardımı Ukrayna’ya gönderdi. 

Eskiden Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Estonya, nüfusunun yüzde 4’üne denk gelen 50 bin Ukraynalı mülteciyi aldı, Rusya’ya daha sert yaptırımlar getirme çağrısında bulundu ve son zamanlarda Rusların ülkeye girmesini yasakladı.

Ayrıca ülke genelindeki kamusal alanlardan Sovyet döneminden kalma anıtlar da kaldırmaya başlandı.

Tallinn, Rus gaz ithalatını durdurmayı taahhüt etti ve bunu telafi etmek için Paldiski’de yüzen bir LNG terminali inşasına başlandı. 

Fransa: Enerji bağımsızlığını geliştirmek için çabalıyor

Fransa gaz arzı için Rusya’ya çok daha az bağımlı olsa da ortaya çıkan enerji sıkıntısı birçok Avrupa ülkesi gibi Fransa’yı da etkiliyor. 

Fransızlar 2020’de gaz ihtiyacının sadece yüzde 17’sini Rusya’dan ithal etti ancak petrol ve elektrik de dahil olmak üzere artan enerji maliyetleri, enflasyonun temmuz ayında yüzde 6,1’e çıkmasına neden oldu. 

Halka  yardımcı olmak için “yakıt indirimi” gibi çeşitli önlemler alındı. Bu yardımlar aralık ayına kadar da devam edecek. 

Hükümet ayrıca elektrik faturalarındaki artışı yüzde 4 ile sınırlamak ve gaz fiyatlarını Ekim 2021 seviyesinde dondurmak için “tarife kalkanı” isimli bir düzenleme getirdi. Bu plan da 2022’nin sonuna kadar uzatılacak. Buna ek olarak düşük gelirli haneler için 230 milyon euro ayrıldı.

Son olarak, hükümet ülkenin en büyük elektrik şirketi olan EDF’yi yeniden kamulaştıracak. Ülke Ukrayna’daki savaşın tehdit ettiği enerji bağımsızlığını bu gibi önlemlerle korumayı amaçlıyor.

Fransa daha önce enerji ihracatçısıydı ancak nükleer santralleriyle ilgili sorunlar nedeniyle bu ihracat zayıfladı. Haziran ayı itibariyle 56 reaktörden 27’si kapatıldı. Ancak Fransa hükümeti de savaşın oluşturduğu belirsizlik nedeniyle nükleer santrallerini yenilemeyi planlıyor.

Finlandiya ve İsveç: Ukrayna’daki savaş tarafsızlığın nasıl bir kenara atıldığını gördü

Hem Finlandiya hem de İsveç NATO üyeliğine başvurdu. 

İsveç’te, iktidardaki Sosyal Demokratların güçlü bir tarafsızlık geleneği vardı ve oy veren halk arasında da üyelik için özel bir ilgi yoktu. 

Finlandiya’da yalnızca bir büyük siyasi parti güçlü bir şekilde NATO yanlısıydı ve katılma konusundaki halk desteği on yıllar boyunca yüzde 30’un altında kaldı. ,

Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle her şey değişti.  Altı aydır hızlı bir şekilde ilerleyan ve zaten NATO ile yakın ittifak halinde olan iki ülke, şu anda kendi ülkelerinde karada ve havada NATO kuvvetleriyle düzenli askeri operasyonlar yürütüyor.

Bu üyeliğe şerh düşen Türkiye de kısa bir süre önce bu politikasını bağlayıcılığı bulunmayan belli güvenceler karşılığında değiştirdi ancak henüz Türkiye’nin taleplerine yönelik somut bir sonuç ortaya çıkmış değil. 

Almanya: Artan enerji maliyetleri Ukrayna ile dayanışmayı zorla sokacak mı?

Avrupa Birliği’nde başka hiçbir büyük ülke Almanya kadar Rus enerjisine bağımlı halde değil.

Dolayısıyla, Gazprom’un önümüzdeki aylarda gaz arzını sınırlama olasılığı ülkede ciddi endişeye neden oluyor.

Yaşanan sıcak hava dalgasının ortasında, Almanlar bu kış olası bir enerji krizine hazırlanmak adına elektrikli ısıtıcılar satın aldı.

Hükümet, kıştan önce gaz depolama tanklarını doldurmak için kamu sektöründe enerji tasarrufunu zorunlu hale getirirken, hali hazırda zamlanmış gaz tarifesine ek olarak kilovat saat başına 2,4 sentlik bir gaz vergisini ekledi. 

Ancak toplumun muhtemelen ciddi bir itiraz göstermeden bu durumu kabul edileceği düşünülüyor.

Silah tedariği

Almanya’da enerji fiyatlarının dışında bir diğer önemli konu da Ukrayna’ya silah tedariği.

Şansölye Olaf Scholz, Kiev’e yardım etmek için ağır silahlar göndermekte tereddüt ettiği için Avrupa çapında eleştirilmişti.

Savaş aynı zamanda Almanya’nın ordusunu modernize etmek için 100 milyar euro harcamaya karar vermesine de neden oldu. Bu şimdiye kadar görülmemiş boyutta bir askeri bütçe olacak. 

Macaristan: Savaş, Orban’ın dördüncü bir dönem kazanmasına yardımcı oldu mu?

Nisan ayında, yani Rusya’nın işgalinden bir aydan biraz daha uzun bir süre sonra, Viktor Orban’ın iktidardaki Fidesz partisi, art arda dördüncü kez seçim kazandı.

Orban’ın oylama öncesindeki ana iddialarından biri, muhalefetin ülkeyi Rusya ile kanlı ve uzun süreli bir çatışmaya sürükleyeceği ancak kendisinin ise Macaristan’ı savaşın dışında tutacağıydı.

Ukrayna savaşının neden olduğu olağanüstü hali gerekçe gösteren Orban, mayıs ayında da bazı parlamento işlevlerini askıya alan ve ülkeyi kararname ile yönetmesine izin veren özel bir yasal düzenlemeyi imzaladı.

Bu mevzuat hükümetin herhangi bir etkin gözetim olmaksızın pratik olarak herhangi bir konuda karar vermesini, uygulamasını mümkün kılıyor ve artık meclis onayına gerek kalmıyor.

Macar lider Ukrayna’da ateşkes çağrısı yapmasına rağmen, Macaristan-Ukrayna sınırından silah transferine izin vermeyi reddetti. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy ile ilgili alaycı açıklamalarda bulundu ve Rusya’ya yönelik AB yaptırımlarına karşı lobi yaptı.

İtalya: Seçimler ülkenin Ukrayna’ya verdiği desteği değiştirecek mi?

İtalya, Ukrayna’ya destek verme konusunda Avrupa çizgisinde durdu. İtalyanlar, Ukraynalıları ülkelerine ve evlerine kabul ettiler. Yaklaşık 160 bin mülteci -ki bu Almanya’dan sonra Batı Avrupa’daki en yüksek ikinci sayı- kabul edildi. Bunun yanı sıra Kiev’e 150 milyon euro değerinde ağır silah sağlandı.

Fakat artan enflasyon ve enerji fiyatları İtalyan halkının önemli bir bölümünü etkilemeye başladı ve bu da ülkenin Ukrayna’ya verdiği destekte azalma yaşanmasına neden oldu. 

Ülke enerji ithalatının yaklaşık yüzde 40’ını Rusya’dan almaktaydı.

Tüm önde gelen İtalyan siyasi partileri Vladimir Putin’i ve onun Ukrayna’yı işgalini kınarken, özellikle sağda olmak üzere birçok parti arasında Rus yanlısı bir tutum sergilendi.

İtalyan kamuoyu da Ukrayna’daki her türlü NATO müdahaleciliğine karşı çıkıyor. Halk Ukrayna’ya silah sağlanması konusunda da ikiye bölünmüş durumda. 

Haziran ayı itibarıyla İtalyanların artık neredeyse yarısı Ukrayna’ya silah gönderilmesine karşı çıkıyor.

Litvanya: Ülkenin her köşesinde Ukrayna bayrakları

Rusya ile sınır paylaşan Baltık devleti Litvanya bu işgali en yüksek perdeden kınayan ülkelerden biri oldu. Vilnius yıllardır AB’yi bu olasılığa karşı uyarmaya çalışıyordu. 

Litvanya eski dışişleri bakanı ve eski savunma bakanı Linas Linkevicius Euronews’e verdiği demeçte, “Litvanya her zaman Rusya’da olanlara dikkat çekmeye çalışanlar arasındaydı. Bu iş 24 Şubat’ta başlamadı. 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi de bizim için bir sürpriz olmadı” dedi.

Linkevičius, Litvanya’da hayatın her zamanki gibi devam ettiğini, ancak insanların eskisi kadar rahat olmadığını söyledi ve ekledi:

“Ukrayna halkına gösterilen empati ve destek çok yüksek. Her köşede Ukrayna bayraklarını görebilirsiniz”.

Litvanyalılar ayrıca Ukrayna ordusuna göndermek üzere Bayraktar insansız hava aracı satın almak için milyonlarca euro toplayarak savaş çabalarını desteklemenin bir yolunu buldu.

Moldova: AB üyeliği için bastırıyor

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden sadece bir hafta sonra Moldova, olayların ışığında planlanan Batı yanlısı rotasını hızlandırarak AB’ye katılmak için resmen başvurdu.

Brüksel daha sonra Moldova’yı 27 üyeli bloğa katılma yolundaki ilk kilometre taşı olan AB üyeliğine aday yaptı.

Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle değişen sadece ülkenin stratejik yönü değildi.

Siyasi analist ve Moldova’nın eski Washington büyükelçisi Igor Munteanu Euronews’e verdiği demeçte, “Ukrayna’daki savaşın Moldova ekonomisi üzerinde yıkıcı bir etkisi oldu. Bu savaş nedeniyle enerji fiyatları, çeşitli ürünler ve temel hizmetlere erişim hızla arttı.” diyor.

Moldova’da enflasyon Şubat’taki yüzde 18,52 seviyesinden bu ay yüzde 33,55’e yükseldi ve halihazırda Avrupa’nın en yoksul halkı bu durumdan son derece olumsuz şekilde etkilendi.

Ülke, Rusya’dan gelen enerji tedariğine büyük ölçüde bağımlı ve bu kalemdeki fiyatlar ağustos ayında yüzde 47 arttı. 

Bununla birlikte Moldova savaşın başlamasının ardından ciddi bir mülteci akını gördü. Yarım milyondan fazla Ukraynalı sınırı geçti ve yaklaşık 70 bin Ukraynalıi hala bu ülkede yaşıyor.

Tüm bunlar eski cumhurbaşkanı Igor Dodon’un erken seçim çağrısı yapmasına yol açtı.

Moldova başbakanı Natalia Gavrilita “bu akınla başa çıkmak, herhangi bir Moldova hükümetinin son otuz yılda karşılaştığı en büyük zorluklardan biri” dedi.

Polonya: ‘Daha önce söylemiştik’

Ukrayna ile komşu olan Polonya, ilk mülteci göçünün ön saflarında yer aldı. BM’nin mülteci dairesine göre, ağustos ayı itibariyle 1,3 milyon Ukraynalı Polonya’ya kaçtı. 

Yeni gelenlere yardım etmek için kamu ve özel girişimlerle eşi görülmemiş devasa bir seferberlik gerçekleştirildi.

Ancak artan yaşam maliyeti krizi ve yerel kaynaklar üzerindeki muazzam baskı ile Polonyalıların bir kısmı, hükümetin Ukraynalıları kendi halkına tercih ettiğine dair şikayetlere neden oldu. 

Ülkede yapılan anketler, Polonyalıların yüzde 90’ının Ukraynalı mültecilerin kabulünü desteklediğini ve iki komşu Slav devletinin dilsel ve kültürel yakınlıklarının bunda önemli rol oynadığını gösterdi.

Bununla birlikte savaş Polonya’nın bölgesel konumunu ve önemini de yükseltti.

Ukrayna savaşının Varşova’ya önemli bir bölgesel oyuncu olarak diplomatik ve askeri profilini yükseltme fırsatı verdiği birçok uzman tarafından bu süreçte dillendirildi.

Romanya: Ukraynalı mültecilere yardım etmek için kuyruğa girdiler

Ukrayna’nın kuzeybatı komşusu Polonya gibi Romanya da kaçan mültecilere yardım elini uzattı.

Rusya’nın işgalinin ilk günlerinde Siret sınır kapısının her iki tarafında kuyruklar oluştu: Biri ülkelerinden çıkıp Romanya’ya girmeye çalışan Ukraynalıların kuyruğu, diğeri ise komşularına yardım teklifinde bulunmak için sınıra giden Rumenlerin oluşturduğu kuyruk. 

Toplamda iki milyondan fazla Ukraynalı Romanya’ya geçti; Yetkililer, 39 bini çocuk olmak üzere 87 bin Ukraynalının bu ülkede kalmayı tercih ettiğini söylüyor.

Binlerce Rumen gönüllü mültecilere ücretsiz yemek, barınma ve ulaşım konusunda yardım etti, bazıları da onlara iş buldu.

Bu arada yetkililer, çocukları için ücretsiz sağlık ve eğitim almalarına izin verdi.

Sırbistan: Bir kaya ile sert bir yer arasında mı kaldınız?

İşgal, Belgrad’ı da zor bir durumda bıraktı. 

Moskova ve Pekin ile iyi ilişkilere sahip olmanın önemine inanan Sırplar bir yandan da Arupa Birliği üyeliğini sürdürme stratejilerini kaybetmek istemiyor. 

Sırbistan, işgali kınayan BM Genel Kurulu kararlarını desteklemesine rağmen, Avrupa’da Rusya’ya karşı Batı yaptırımlarına katılmayı reddeden bir avuç ülkeden biri.

AB diplomatlar, Avrupalı ​​liderler ve milletvekilleri ise Belgrad’ı yaptırımları desteklemeye çağırdılar.

Ancak Sırp nüfusu içindeki Rus yanlısı ve NATO karşıtı duygulara oynayan Moskova’nın da baskı var. 

Mart ayında yapılan bir ankete göre halkın yalnızca yüzde 21’i Sırbistan’ın savaş konusunda Rusya’nın yanında yer alması gerektiğine inanıyor. Nisan ayında yapılan bir ankette ise, yüzde 76 Moskova’ya işgal nedeniyle yaptırım uygulanmasına karşı çıkıyor.

Yani Sırplar işgale karşı ama işgal nedeniyle Rusya’ya yaptırım uygulanmasına da karşı. 

Rus gazına yüzde 100 bağımlı olan ülke kış aylarında halkına güvenli enerji arzını sağlamaya devam edebilecek ve bu da enflasyonun temmuz ayında yüzde 12,6’ya ulaştığı bir ülkede ekonomik baskıyı hafifletecek. 

Slovakya: Savaş, dezenformasyona yönelik baskıları ateşledi

Ukrayna ile sınır paylaşan Slovakya, Rusya’nın Şubat ayı sonundaki işgalinden bu yana Kiev’in önemli destekçilerinden biri oldu

Hali hazıreda Ukrayna’ya bir hava savunma sistemi hibe etmiş olan ülkede, savaş uçağı filosunu da Kiev’e satıp satmama konusunda hararetli bir tartışma var.

Slovakya’nın savunma bakanı Jaroslav Nad, ülkenin MIG-29’larını sonbaharda 300 milyon euro karşılığında teslim etmek istiyor.

Slovakya’da yakın zamanda yapılan bir ankette halkın sadece yarısının bunun iyi bir fikir olduğunu düşündüğünü gösterdi.

Nad ise bu politikanın düşük düzeyde kabul görmesini Rus propagandasının başarısına bağladı.

Savaşın başlarında, Slovakya’nın koalisyon hükümeti, yetkililerin dezenformasyon web sitelerini geçici olarak engellemesine izin veren bir yasa çıkardı. 

Slovenya: Ukrayna desteğini ilk gösterenlerden biri

Slovenya’nın o zamanki başbakanı Janez Jansa, Avrupa’nın Ukrayna’ya destek gösterme çabalarının ön saflarında yer aldı.

Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nden meslektaşlarının yanı sıra, Rusya’nın işgalinden sonra Kiev’i ziyaret eden ilk yabancı liderler arasında oldu. Ukrayna cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenskyy ile bir araya geldi ve savaş sırasında bir Avrupa başkentini ziyaret etme riskini aldığı için övgü aldı.

İspanya: Savaş koalisyon hükümetinde bölünmelere neden oluyor

Siyasi fay hatları genelde en çok kriz zamanlarında ortaya çıkıyor ve İspanya da bunun bir istisnası olmadı. 

Koalisyon hükümetinde merkez soldaki başbakan Pedro Sánchez liderliğinde üç ortak var: aşırı sol United We Can (Unidas Podemos, UP), sosyalist Catalonian In Common We Can (En Comú Podem, ECP), ve milliyetçi Galicia in Common (Galicia en Común, GeC).

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önceki haftalarda, koalisyon NATO’nun müdahalesi konusunda bölünmüş durumdayken, gerilimler zaten yüzeye çıkıyordu.

Sánchez ittifakın çabalarını desteklerken Rusya’yı caydırmak umuduyla da Doğu Avrupa’ya savaş uçakları ve gemiler göndermeyi kabul etti. Ancak çatışma başladığından beri, bu konudaki bölünmeler çözülmedi.

Temmuz ayında Madrid, NATO’nun GSYİH’nın yüzde 2’sini savunmaya ayırma hedefinin bir parçası olarak askeri harcamalarını artırmayı taahhüt etti.

Hükümet, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden kaynaklanan beklenmedik harcamaları karşılayacak yaklaşık 1 milyar Euro’luk tek seferlik bir harcamayı onayladı.

Podemos sözcüsü Pablo Echenique ise “Tanklara harcanan hastanelere harcanmıyor” diyerek içerdeki çatlağı açığa çıkardı.

Dolayısıyla Ukrayna’daki gidişat bu ülkenin de siyasi geleceğini derinden sarsabilir.

EuroNews

Exit mobile version