Micah Zenko, Council on Foreign Relations (Dış İlişkiler Konseyi) web sitesindeki blogunda 2 Mart’ta yayımlayıp, Yemen’deki ABD saldırıları sonrasında 7 Mart’ta güncellediği yazısında Trump yönetiminin özellikle drone (uzaktan kumandalı, silahlı İnsansız Hava Aracı) saldırıları konusunda Obama yönetimini neredeyse şimdiden geride bıraktığını ileri sürdü. İşte Zenko’nun o yazısı:
Gücün (O Kadar Da) Barışçıl (Olmayan) Değişimi: Trump’ın Drone Saldırıları Obama’yı Geride Bırakıyor
Henüz bir aday iken Başkan Donald Trump, destekleyeceği askerî operasyonların türleri hakkında anlaşılması zor bir şekilde insanları yanıltıyordu. Hem 2003 Irak Savaşı’na, gerçekte desteklediği hâlde, hem de Amerikan kara birliklerinin de yer aldığı 2011 Libya müdahalesine, aslında güçlü bir şekilde onayladığı hâlde, karşı olduğunu iddia etti. Bununla birlikte, Trump ve ona bağlılıklarını sürdürenler sürekli olarak Trump’ın, eski Başkan Obama ve ilaveten eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a kıyasla pahalı ve kanlı haricî savaşlara daha az destek olacağını ima ettiler. Bu doğru olabilir, ancak yine de Beyaz Saray, Suriye’ye daha fazla ABD askeri konuşlandırmayı, hava saldırıları konusundaki angajman kurallarını gevşetmeyi ve Suriyeli isyancı gruplara verilen öldürücü silah yardımı miktarını artırmayı bile düşünüyor.
Başkanlığının bu noktasında en azından bir dereceye kadar Trump, Obama’dan daha müdahaleci: savaş dışı ortamlarda (yani, Pakistan, Yemen ve Somali’de) drone saldırıları ve özel operasyonlar biriminin baskınlarına izin verme konularında. Başkan Obama iki dönmelik görev süresi boyunca 5,4 günde bir tane olmak üzere, toplam 2.920 günde 542 tane hedef gözeten saldırıyı onayladı. Göreve başlamasından bugüne kadar Trump ise, 1,25 günde bir tane olmak üzere, toplam 45 gün içinde en az 36 tane drone saldırısı veya baskınını onayladı. Bunlar, 20, 21 ve 22 Ocak tarihlerinde Yemen’de üç tane drone saldırısı, 28 Ocak’ta Yemen’de Amerikan Donanması özel kuvvetlerinin (Navy SEALs) baskını, 1 Mart’ta Pakistan’da gerçekleştirildiği bildirilen saldırı, 2 ve 3 Mart tarihlerinde Yemen’de gerçekleştirilen otuzun üstünde saldırı ve 6 Mart’ta gerçekleştirilen en az bir tane daha saldırıdan oluşmaktadır.
Dolayısıyla, Trump’ın Obama’dan daha az müdahaleci olacağına inananlar, en azından şu ana kadar ve en azından söz konusu drone saldırıları olduğunda yanılıyorlar. Bu dramatik şekilde artan ölümcül saldırılar, ABD liderlerinin terörle mücadele zihniyetinin ve politikalarının bipartisan (hem Demokrat Parti’li hem de Cumhuriyetçi Parti’li başkanlarda farksız) olduğunu ve başkanları ve yönetimlerini aştığını ortaya koymaktadır. Daha önce de belirttiğim gibi, ABD’nin terörle mücadele ideolojisi sert ve şiddetli görünen klişeler ve tamamıyla inanılmaz veya olmayacak hedeflerle karakterize edilebilecek sert, keskin ve aşırılıkçı bir ideolojidir. Seçilmiş politikacılar ya da atanmış ulusal güvenlik görevlileri arasında, stratejik öğrenme ya da politika düzeltmeleri konusunda herhangi bir ciddi işaret hiç görülmemiştir. Artık 11 Eylül sonrası, cihatçı aşırılıkçı savaşçıların sayısını veya onların potansiyel yeni savaşçılar veya kendinden yönlendirmeli teröristler arasındaki cazibesini anlamlı bir şekilde azaltmada başarılı olamayan aynı politikaların çoğunu sürdüren üçüncü yönetim dönemindeyiz. Terörizme Karşı Küresel Savaş, Beyaz Saray’da kim olursa olsun, Washington’da geniş ölçüde tartışmasız bir şekilde varlığını sürdürüyor.
Çeviren Şeref Güçlü
washingtonhatti