Site icon Rojnameya Newroz

Sovyet Kürtlerinin Kaderi / S.M. İvanov

Sovyet Kürdleri

Yazar: S.M. İvanov

Rusçadan çeviren: Fırat Sözeri

Kürd Araştırmaları

Rusya’da Kürt aşiretlerinin ortaya çıkışı XIII-XIV. yüzyıllara kadar dayanmaktadır. Ünlü Sovyet etnograf T.F. Aristova Güney Kafkasya Kürtleri adlı tarihi-etnografik çalışmasında konuyla ilgili çeşitli kaynaklardan ilginç kanıtlar sunmaktadır (Aristova, 1996: 37).[1] Bu kaynaklardan bazılarında Kürtlerin Güney Kafkasya’daki varlığıyla ilgili şunlara değinilmektedir. 1807 yılının sonunda Mehmed Sefi Sultan altı yüz Kürt aileyle birlikte Rusya-İran sınırını geçerek Karabağ Hanlığı’na yerleşmiştir (Averyanov, 1900: 24). Karadağ’da (Карадаг) yaşayan Çelebî Kürtlerinin lideri, yaklaşık bin Kürt ailenin Güney Kafkasya’ya yerleşmesine izin verilmesi için Rus makamlarına başvurmuştur (age: 31). 1855 yılında birkaç Kürrt aşireti Rusya-Türkiye sınırını geçerek Rus uyruğuna girmiştir (Mahmudov, 1959: 214). Birçok aile İran’dan Nahçıvan ve Sürmeli Uyezdi’ne geçmiştir (Halfin, 1963: 114). 1801 yılında Gürcistan’ın (1801) ve çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Gence, Karabağ ve Şeki hanlıklarının Rus İmparatorluğuna katılmasıyla “Rusya, halkları arasında Kürtleri de barındırmaya başladı.” (Averyanov, 1900: 24). Ferdi Kürt aileleri ve aşiret grupları da iki Rus-İran savaşı döneminde (1804-1813 ve 1826-1828) Güney Kafkasya bölgesine geçmiştir. Bunlar İranlı yetkililerin baskısından ya da daha iyi otlaklar bulma amacıyla göç etmiştir (Aristova, 1966: 37).

      Rusya ile İran arasında yapılan önce Gülistan (1813), ardından Türkmençay (1828) antlaşmaları ve Rusya ile Osmanlı arasında imzalanan Edirne Antlaşması’ndan (1829) sonra Kürtlerin yaşadığı başka bazı bölgeler de Rusya’nın hakimiyetine geçti: İran’dan Salmas, Hoy, Urmiye vd., Türkiye’den ise Van, Erzurum, Kars vd. 1869-1885 yıllarında ise Kürtlerin de tarihsel olarak yaşadığı Türkmenistan (Trans-Hazar Oblastı) Rusya’nın bir parçası oldu. Göç süreçleri bununla da son bulmadı, Kürtler uzun süre İran ve Türkiye’den Rusya’ya göç etmeye devam etti. Türkmençay Antlaşması’nın 14. ve 15. maddeleri uyarınca İran’ın sınır bölgesinde yaşayanlar (milliyetlerine bakılmaksızın), her iki devletin hükümetleri ve yerel otoriterleri tarafından herhangi bir engele maruz bırakılmadan aileleriyle birlikte Rusya sınırından serbestçe geçme hakkı edindiler. Rusya İmparatorluğu’nda 1897 yılında yapılan ilk genel nüfus sayımına göre Müslüman ve Êzidî Kürtlerin buradaki toplam nüfusu 99.900’dür. (Aristova, 1990: 64).

Kürtler Rusları, kendilerini Pers ve Türk zulmünden kurtaracak bir halk olarak gördükleri için Rus hükümetlerine bağlılık gösterdiler. Bu anlamda çok sayıda Kürdün Rus ordusuna katılması, Rus-Pers ve Rus-Türk savaşlarında birçok çatışmaya gözü pek şekilde katılması tesadüf değildir. I. Dünya Savaşı’yla birlikte önemli sayıda Ezidi Kürt,[2] Türk otoritelerinin dinsel-etnik temizlik ve siyasî baskısından kurtulmak için Ermenistan ve Gürcistan’a sığındı. Sonuç itibariyle  Kürtler, Güney Kafkasya’da Rusya İmparatorluğu’nun Erivan, Tiflis ve Yelizavetpol Guberniyası’nın bir dizi uyezdinde, Türkmenistan’ın İran sınır boylarındaki bölgelerde meskundu.

       1917’de yaşanan olaylardan sonra Sovyet cumhuriyetleri, Rusya İmparatorluğu’ndan diğer halklarla birlikte zengin kültür, dil, gelenek-göreneğe sahip Kürtleri de miras aldı. Şiddetli iç savaş ve yeni belirlenen devlet sınırlarına rağmen Güney Kafkasya ve Türkmenistan’da yaşayan Kürtlerin büyük çoğunluğu yeni sosyo-politik koşullara uyum sağlayabildiler. Öyle ki Kürtler tarihsel yurtlarında barış içinde yaşama ve gelişme imkânı buldular. 1921 yılında Sovyet Rusya, Güney Kafkasya’da açlık çeken Kürtlere maddî yardımda bulundu. Yaşam şartları giderek iyileşen Kürt aşiretleri göçebe[3] yaşam tarzından yerleşik yaşama geçtiler ve süregelen geri kalmışlığın ve cehaletin üstesinden geldiler. Okullar, teknik okullar, sağlık merkezleri, hastaneler açıldı; Kürtçe ders kitapları, kitaplar, gazeteler (Sovyet Kürdistan) basıldı; Radyo yayını yapıldı, kültür ve eğitim kurumları oluşturuldu. Buralarda ulusal kadroların çalışmasına özen gösterilmiş, Kürtlerin Moskova, Leningrad ve diğer Sovyet şehirlerindeki üniversitelerde eğitim alabilmeleri için burs sağlanmış, bu üniversitelerden mezun olanlar arasında aydınlar ve yerel yönetim organlarında görev alan kadrolar çıkmıştı.

          1926 yılında Sovyetler Birliği genelinde yapılan nüfus sayımında Sovyet Kürtlerinin toplam nüfusu 69.100 kişi olarak belirlenmiştir. Bu kişilerin 66.700’ü  Güney Kafkasya’da, 2.400’ü ise Orta Asya’da kayıt altına alınmıştır (Aristova, 1990: 64). 1897 yılındaki nüfus sayımına kıyasla SSCB döneminde Kürt nüfusunda gözle görülür azalma olması Güney Kafkasya’da Kürtlerin yaşadığı bölgelerin Sovyet hükümeti tarafından Türkiye’ye geri verilmesi (Van, Erzurum, Kars) ve Bolşeviklerin takibatından korkan, çarlık döneminde orduda, yönetim organlarında görev alan, yeni iktidarı benimsemeyen Kürtlerin aile üyeleriyle birlikte Türkiye ve İran’a kaçması ile açıklanmaktadır. Bazı Kürtler ise o dönemde ulusal kimliklerini gizleyerek nüfus sayımında Ermeni, Gürcü, Azeri, Türkmen vb. şeklinde kaydolmuştur.

       1923 yılında Azebeycan SSC’nin bir parçası olarak Ermenistan SSC sınırında, idarî merkezi Abdalyar köyü[4] olan Kürdistan Uyezdi kuruldu. Uyezd “Kızıl Kürdistan” olarak geniş bir bilinirlik kazandı ve Türkiye ve İran ile birlikte Fransa (Suriye) ve Büyük Britanya (Irak) mandası altında bulunan bölgelerde Kürtlerin ulusal kurtuluş hareketinin gelişimine katkıda bulundu. Bu bölgede Kürt otonomisinin kurulmasının nedenlerinden biri Sovyet yetkililerin bazı tartışmalı bölgeleri “üçüncü” tarafa devrederek Ermenistan ve Azerbaycan Dağlık Karabağ bölgesi arasında bir buffer zone oluşturup Ermenilerle Azeriler arasındaki toprak çatışmasının şiddetini azaltma arzusuydu.

         Kürdistan adı 1921 yılında, yani resmî olarak Kürdistan Uyezdi’nin kurulmasından iki yıl önce kullanılmaya başlanmıştı. Kürdistan Uyezdi’nde ağırlıklı olarak Müslüman Kürt nüfus yaşamaktaydı. Kürdistan Uyezdi’nin ilk yürütme kurulu başkanı Hüsnü Hüseyinali oğlu Hacıyev oldu. Uyezd Karakışlak, Kelbecer, Koturlu, Kubatlı, Kürd-Hacı, Muradhanlı rayonlarından oluşuyordu. Uyezdin nüfusu 51.200 kişi olarak kaydedilmişti. Bunların 37. 470’i (%73.1) Kürt, 13. 520’si (%26.3) Türk, 256’sı (0.5) ise Ermeni’ydi. Türkçe konuşulan Kubatlı dışındaki tüm rayonlarda Kürtler nüfusun çoğunluğunu oluşturuyordu. 1925 verilerine göre Kürdistan Uyezdi 6 rayon, 330 köy ve 63 köy sovyetinin birleşiminden oluşuyordu. Nüfusun sosyal karakteri büyük oranda aşiret yapısını koruyordu. Kürtlerin bir kısmı göçebe yaşam sürmeye devam ediyor, birçoğu mağaralarda ve çadırlarda yaşıyordu (Babayan, 2005). Bu dönemde Kürt toplulukların yaşadığı Ermenistan, Gürcistan, Türkmenistan gibi diğer Sovyet cumhuriyetlerinde Kürt kültür merkezleri ve Kürt çocuklarına Kürtçenin lehçelerinde eğitim veren okulla açılmıştı. Sovyet iktidarının ilk yılları Kürtlerin özgün bir etnik topluluk olarak gelişimine büyük bir ivme kazandırdıysa da 1930’ların başında tablo değişmeye başladı.

       Söz konusu dönemden itibaren Güney Kafkasya cumhuriyetleri bünyelerindeki azınlıkları asimile etme politikası izlenmeye başladı. Azerbaycan SSC’de Kürtlerin Türkleştirilmesi politikası benimsendi.[5] Kürt toplulukların yaşadığı diğer Sovyet cumhuriyetlerinde de yerel özgünlükler göz önünde bulundurularak benzer politikalar uygulandı. Söz konusu dönemden itibaren birçok Kürt soyadı -oğlu, -yev, -yov, -yan,-şvali, -dze  vb. takılar almaya başladı.

      Buna uygun olarak Kürdistan Uyezdi varlığını görece kısa süre koruyarak, VI. Tüm Azerbaycan Sovyetleri Kongresi’nin 8 Nisan 1929 tarihli kararıyla ilga edildi (age). Halk Komiserleri Konseyi ve SSCB Merkez Yürütme Komitesi bu kararı 23 Temmuz 1930’da onayladı. Gene de 1923-1929 yılları arasındaki Kürt özerkliği, Kürt ulusal hareketi tarihindeki yerini almış ve Kürtlerin tarihsel hafızasının önemli bir parçası haline gelmiştir. 1930’larda Kürtler de baskı altına alınan diğer halkların kaderini paylaştılar.[6] Bunların büyük bölümü, esas olarak Müslümanlar 1930-1940’larda daimî ikamet yerlerinden tahliye edilerek Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’ın yaşamaya elverişli olmayan bölgelerine gönderildiler. Sadece Ermenistan, Gürcistan’daki Êzidî Kürtler ve Türkmenistan’daki Kürt topluluklarına ait yerleşimler varlığını korudular.

       İşxan Miroyev, “1930-1950 SSCB Kürtlerinin Trajedisi ve Umudu” adlı broşüründe Kürtlerin zorunlu tehcir döneminde katlandıkları sıkıntılar ve yoksunluklara tanıklık eden belgeler paylaşır. Şöyle ki SSCB İçişleri Bakanlığı’nın raporuna göre Ekim 1945’e gelindiğinde özel yerleşimcilerin sayısı (Türk, Kürt, Hemşinli) 88.800 kişidir, 1944 Mart ayından 1946 Ocak ayına kadar olan dönemde 599 kişi doğmuş, 6 bin 902 kişi ise ölmüştür (Miroyev, 2012: 15-16). SSCB İçişleri Bakanlığı’nın 10 Nisan 1953 tarihli raporunda özel yerleşimde kaldıkları süre içerisinde bu halklardan 14 bin 895 kişinin öldüğü bildirilmektedir (%14.6) (age: 12, 16, 20).

         1956 yılında “buzlar çözülmeye” başlayınca Kürtler de diğer bir dizi baskı altına alınmış halk gibi resmen rehabilitasyon sürecine dahil edildi (Başlangıçta yurtlarına dönme hakkı ve maddi kayıpları için tazminat verilmeden), Sonrasında ise birçoğu haklarına kısmen de olsa kavuştular. Ne yazık ki Sovyet hükümeti Kürtler için etkili bir rehabilitasyon programı organize edemedi. Üstelik hem bulundukları özel yerleşim yerlerinde hem de esas ikamet yerlerine, küçük yurtlarına döndüklerinde toplumsal gerilimler baş gösterdi. 1979 nüfus sayımına göre Sovyetler Birliği’nde Kürtlerin resmî nüfusu 115 bin 858 olarak belirlenmişti (Aristova, 1990: 66), ancak benim tahminime göre bu sayı o tarihlerde 200 bin ile 300 bin arasında olmalıdır.

       Kürtlerin durumu, SSCB’nin son yıllarında, cumhuriyetlerdeki (siyasi) elitlerin etnik-dinsel düşmanlıkları kışkırtarak ulusal farklılıklar üzerinden spekülasyon yapmasıyla kötüleşti. Bu dönemde milli ve etnik temizlik temelinde pogromlar kışkırtan milliyetçi ve aşırılık yanlısı gruplar gözle görülür biçimde daha aktif hale geldiler. Görüldüğü üzere rehabilite edilen Sovyet Kürtlerinin dönecek bir yeri yoktu. İlk olarak Azerbaycan Cumhuriyeti, Kürtlerin daha önce tahliye edildikleri Nahçıvan ve Laçin bölgelerine dönmelerini mümkün olan her şekilde engelledi, sonrasında ise Dağlık Karabağ’ın statüsü nedeniyle bir Ermeni-Azeri çatışması ortaya çıktı. Kürt topraklarının bir kısmı artık Ermeni ordusunun kontrolü altındaydı.

       Müslüman Kürtlerin dönüşü Gürcistan hükümeti tarafından da hoş karşılanmadı. Bu koşullarda birçok Kürt, Orta Asya cumhuriyetlerinde kalmak veya aralarında Rusya Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyeti (RSFSC)’nin bazı kray ve oblastlarının da bulunduğu tüm Sovyet coğrafyasına küçük gruplar halinde dağılmak zorunda kaldılar. 1989 nüfus sayımına göre Sovyet Kürtlerinin resmî nüfusu 153 bin olarak kaydedilmişti, fakat zorla asimile edilen Kürtler ve Êzidî Kürtler de hesaba katıldığında bu sayının 300-500 bin arasında olduğu düşünülmektedir (GARF, f. 9654, op. 6, d. 313, l. 40).

          Toplumsal Kürt örgütlenmelerinin temsilcileri ve aydınlar, SSCB’nin en yüksek yasama, yürütme organlarına ve Azerbaycan SSC’ye Kürt özerkliğinin yeniden tesis edilmesi ya da en azından Kürtlerin tarihsel olarak ikamet ettikleri topraklara dönmesi talebiyle defalarca başvurdular. Bu başvuruların çoğu cevapsız kalsa da bazı mektuplara resmî yanıt verildi. 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren “Perestroyka”nın başlamasıyla birlikte Sovyet Kürtlerinde, yasal haklarını yeniden kazanma umudu ortaya çıktı. Kürtlerin Orta Asya cumhuriyetlerinde maruz kaldığı baskı ve pogromlar; Ermenistan, Azerbaycan, Krasnodar Krayı (Adıge) ve  diğer yerlerde yerel yetkililerin Kürt yerleşimcilere ikamet ve çalışma kaydı vermeyi reddetmesi nedeniyle oluşan zorla tahliye tehditleri Kürt sorununun yakıcılığını arttırıyordu.

       Kürt temsilcilerin SSCB yönetimine yaptığı birçok başvurudan en tipik olanlarından birkaçını belirtmek istiyorum.

         Haziran 1989’da bir grup Kürt aktivisti (M.S. Babayev, A.A. Mamedov, F.K. Çatoyev, Z.A. Sadıkov vd.) SSCB Milliyetler Yüksek Sovyeti Başkanı R.N. Nişanov’a bir dilekçe ile başvuruda bulundu. Bu başvuruda Kürt temsilciler Ermenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve RSFSC’nin Krasnodar Krayı’ndan Kürtlerin sınır dışı edilmesini ve uygulanan baskıları somut verilerle sunuyorlardı. Kürtler, Azerbaycan’daki özerk yönetimlerini yeniden tesis etmeleri için kendilerine izin verilmesini istediler. Ayrıca Hazar Denizi kıyısında yerleşim bulunmayan susuz arazileri ıslah etmeye, kendi kendilerini finanse etmeye ve uzun vadeli kiralama temelinde arazinin sulandırılmasını organize etmeye, tarım ve hayvancılık mamulleri üretmeye, devlete kira ve vergi ödemeye hazır olduklarını bildirdiler. (age: d. 114, l. 30).

       4 Haziran 1991 tarihinde Kürt Kültür Merkezi Genel Direktörü T.M. Broyev, SSCB Başkanı M.S. Gorbaçov’a ve SSCB Yüksek Sovyeti Başkanı A.İ. Lukyanov’a başvurarak Kürt sorununun çözümünün hızlandırılmasını, özellikle de Kürt otonomisinin yeniden tesis edilmesini ve Kürtlerin her düzeydeki yasama organlarında eşit temsil hakkına sahip olmasını talep etti (age: d. 313, l. 14).

          Kürtlerin başvuruları yasa koyucu çevreler arasında karşılık buldu. Öyle ki ünlü Sovyet şair ve gazeteci, SSCB Yüksek Sovyeti Vekili B.İ. Oleynik, Sovyet Kürtlerine destek olmak maksadıyla M.S. Gorbaçov’a  26 Nisan 1990’da bir mektup yazdı (age. d. 203, l. 7-9).

       23 Ekim 1990’da SSCB Yüksek Sovyetinin 1738-I nolu kararnamesiyle RSFSC Ulusal Sorunlar Devlet Komitesi Başkan Yardımcısı V.P. Sobolev öncülüğünde Kürt halkının sorunlarıyla ilgili bir komisyon kurulması kararlaştırıldı. Kürt temsilcilerle yapılan bir dizi görüşmeden ve Kürtlerin yoğun şekilde yaşadığı yerler ziyaret edildikten sonra 4 Temmuz 1991’de komisyon üyeleri Kürtlerin yaşam şartlarında olumlu bir değişiklik olmadığı, on binlerce Kürdün etnik çatışmalar sonucunda mülteci konumuna düştüğü, asıl sorunun -Kürtler arasında ulusal-bölgesel bir oluşumun restorasyonu- çözümü için daha detaylı bir çalışmaya ihtiyaç olduğu konusunda SSCB Yüksek Sovyetini bilgilendirdi. Komisyon Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Krasnodar Krayı ve Adıge’deki Kürtlerin haklarının korunmasına ek olarak SSCB’de yaşayan Kürtlerin sorunlarının incelenmesi-araştırılması için bilimsel çalışmaların yoğunlaştırılması, Kürtler için anadilde eğitimin organize edilmesi, Kürtler arasından halk eğitimi, bilim ve kültür alanlarında uzmanlar yetiştirilmesi, gerekli ders kaynaklarının, eğitim araç-gereçlerinin ve metodolojik materyallerin hazırlanmasına yardım edilmesi önerisinde bulundu (age, d. 313, l. 30–31).

        1991 yılının sonunda SSCB’nin çöküşü, Sovyet devlet yöneticilerinin Kürt halkı için tarihsel adaleti yeniden tesis etme planlarını bozdu ve niyetlerini gerçekleştirmesine izin vermedi. Politik istikrarsızlık ve bölgesel çatışmalar Sovyet Kürtlerinin bir kısmını Rusya’ya göç etmek zorunda bıraktı. Ancak Kürtlerin büyük bir kısmı Güney Kafkasya’da ve Orta Asya’da kaldı.

 Güney Kafkasya Kürtleri

       Günümüzde Gürcistan’da tahminlere göre yaklaşık 15 binden fazla Êzidî ve Müslüman Kürt yaşamaktadır. Kürtler, burada Gürcü hükümeti tarafından herhangi bir baskıya ve zorunlu asimilasyona maruz kalmamaktadır. Fakat politik ve kamusal yaşamda aktif şekilde yer aldıkları da söylenemez. Kürtlerin Gürcistan’dan Rusya’ya ve diğer Sovyet sonrası ülkelere göçü sosyo-ekonomik nedenlerle devam etmektedir.

     Gürcistan’dan çok daha fazla, yaklaşık olarak 150-250 bin Kürt Azerbaycan’da yaşamaktadır. Bunların büyük çoğunluğu asimile olmuş ve Azerbaycanlı olarak kabul edilmektedirler. Hatta asimile olmuş Kürtlerin Azerbaycan politik elitleri arasında yaygın bir şekilde temsil edildiği kanısı mevcuttur.

       Azerbaycan’da Kürtler Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, Bakü ve Gence çevresindeki kırsal yerleşim birimlerinde yaşamaktadırlar. Kürt grupların nadiren de olsa kuzeyden Dağlık Karabağ’a komşu bölgelere yerleştiği de dile getirilmektedir. Dağlık Karabağ sorununun teorik olarak Azerbaycan’ın istediği şartlarda çözülmesi durumunda, Kürt otonomisinin herhangi bir şekilde restorasyonundan söz etmek mümkün değildir. Zira anayasaya göre ülke üniter bir temel üzerine kurulmuştur ve özerklik hakkı sadece coğrafik olarak ayrılmış Nahçıvan ile sınırlandırılmıştır.

       1 Mart 2013’de Kürt Kültür Merkezi Ronahî (Aydınlık) öncülüğünde düzenlenen ve Kürtlerin acil sorunlarının tartışıldığı Azerbaycan Kürtleri Olağan Kongresi’nde; Dengê Kurd (Kürdün Sesi) gazetesinin yayımlanması ve Bakü’de Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde Kürtçe kursların açılması kararlaştırıldı. Kongre delegeleri Ronahî’nin İran Kürdistanı, Türkiye, Suriye’deki Kürt azınlıklarıyla, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Avrupa ülkelerindeki diasporalarla ilişkiler geliştirmesi gerektiğini belirten konuşmalar yaptılar.

      Ermenistan’da ağırlıklı olarak Êzidî Kürtler (30-40 bin) yaşamaktadır. Rehabilite edilen Müslüman Kürtlerin, Dağlık Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan “Laçin Koridoru”na komşu bölgelere geri dönüş olasılığının düşünülmesi, Ermenistan-Azerbaycan çatışması çözülmeden mümkün değildir. Ermeni bilim insanları bir dönem Êzidî kimliğinin gelişimine belirgin biçimde katkıda bulundular (Arakelova, 2006, Harutyunian vd., 2010, 37-42). Ardından da Zaza kimliğinin şekillenmesinde rol aldılar. Bu durum, Ermenileri ortak bir Kürt kimliğinin oluşumunu engellemekle suçlayan birçok Kürt tarafından eleştirel karşılanmaktadır.

Orta Asya Kürtleri

          Kürt toplulukların Orta (Merkez) Asya’da belirmesi Güney Kafkasya’dan sürülmeleri ve zorla göç ettirilmeleri ile bağlantılı trajik olaylar sonucunda gerçekleşmiştir. Kürtlerin belli bölgelerde yoğunlaşmaması için Orta Asya’nın çeşitli muhitlerinde yüzden fazla özel yerleşim alanı ve askerî noktalar oluşturuldu. Elverişsiz yaşam koşulları Kürtlerin dillerini, ritüellerini, geleneklerini ve dinlerini muhafaza etmesine engel olmadı. Elbette eğitim alma ve kendilerini geliştirme imkanlarının bulunmaması özel yerleşim alanında bulunan Kürtlerin genel gelişimini önemli ölçüde yavaşlattı.

       Günümüzde söz konusu bölgede, yarısından fazlası Kazakistan’da (Çoğunlukla güneyde, Almatı, Çimkent ve Jambıl Oblastı’nda) olmak üzere yaklaşık 150 bin Kürt yaşamaktadır. Son yıllarda ulusal kültürlerini geliştirme, sosyal kurumlar, dernekler, kitle iletişim araçları kurma ve yayıncılık faaliyetinde bulunma imkanına sahipler. Kazakistan’da Kurdı (Kürtler) dergisi ve Kürdistan gazetesi yayımlanmakta; kültür merkezleri ve sanat toplulukları faaliyet yürütmekte, alanında yetkin ulusal kadrolar yetişmektedir. Kürtler, Kazakistan Halkları Meclisi’nde aktif olarak yer almaktadır. 1993 yılında Kürt kültür merkezleri Yekbûn derneği çatısı altında birleşmiş ve söz konusu dernek 1999 yılında Berbang adını almıştır.

         1993 yılında Kırgızistan Kürtleri Derneği Niştiman kuruldu. Söz konusu derneğin adı daha sonra Kırgızistan Kürtleri Birliği olarak değişti. Örgütün bünyesinde Kürtçe radyo yayını yapılmaktadır.

       Özbekistan’da özel Kürt yerleşimleri yedi oblast (Taşkent, Semerkant, Fergana, Buhara vd.) ve 43 rayona yayılmıştı. Günümüzde bu ülkede yaşayan Kürtlerin sayısı muhtemelen birkaç bin kişiyi geçmemektedir.

        5 milyon civarında bir nüfusa sahip olan Türkmenistan’da yaklaşık 4.500 Kürt yaşamaktadır. Bunların çoğu İran sınırına yakın güney bölgelerinde ve başkent Aşkabat’ta ikamet etmektedir. Dini aidiyetleri bakımından Kürtlerin çoğu (Türkmenler gibi) Sünni Müslüman inancına mensup olmakla birlikte, diğer İslami akımların temsilcileri (Êzidî, Ali Allahi, Şiî)[7] ve Hıristiyan olanlar da bulunmaktadır. Türkmen yetkililer Kürtler de dahil olmak üzere ulusal ve dinsel azınlıklara karşı oldukça sert bir asimilasyon politikası izlemektedir. Kürtçe kitle iletişim araçları, okullar ve kültür merkezleri kapatılmaktadır. Sovyet iktidarı döneminde Kürt diasporasının oluştuğu diğer Orta (Merkez) Asya devletlerinde Kürtler, Türkmenistan’a nazaran daha geniş hak ve özgürlüklere sahiptir. Ulusal kimliklerini, dillerini ve kültürlerini korumaktadırlar. Kürt’ün Yaşamı (Jizn Kurdskoy) adlı kitapta Yaşlı bir Kürt kadını kederle şöyle diyor “Yalnızca Kürtlerin dört asırdır yaşadığı Türkmenistan’da yetkililer varlığımızı hâlâ tanımıyor. Akrabalarımızın çoğu kendileri ve aileleri için daha iyi bir yaşam arayışıyla yeni diyarlara göçüyor, aslına bakılırsa oralarda da yabancı durumuna düşüyorlar.”

     Kürtlerin Orta Asya cumhuriyetlerindeki yerli nüfus ile arasındaki gerilim, son zamanlarda gözle görülür şekilde azaldı, açık çatışmalar ise neredeyse hiç görülmemektedir.

Rusya’da Kürtler

       Rusya Federasyonu topraklarındaki ilk Kürt toplulukları 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıktı. 1979 nüfus sayımına göre, RSFSR topraklarında -Krasnodar Krayı, Beloreçensk Rayonu Pşehskaya köyü- en az bir kompakt Kürt grubu bulunuyordu. Bu krayda 446’sı Müslüman, 100’ü Êzidî olmak üzere 546 Kürt yaşıyordu.

      Krasnodar Krayı’na 1968-1969’da yerleşen ilk Müslüman Kürtler daha önce Gürcistan’dan Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’a sürgün edilmiş Kürt ailelerdi. Kürtlerin Orta Asya’dan Kuban’a göç etmesinin sebebi burada tarıma elverişli şartların olmasıydı. Ermenistan’daki Êzidî Kürtlerden de Kuban’a göç edenler olmuştur.

Söz konusu Êzidîler daha önce Türkiye, İran Kürdistanı ve Azerbaycan’dan uzun bir zaman dilimi içinde Ermenistan topraklarına göç etmiştir (Krasnodar Kürtleri…, 2007).

   Adıge Kürtlerinin Ağrı isimli bir örgütü bulunmaktadır. Bu örgütün merkezi Krasnogvardesyski Rayonu’ndaki Beloye köyüdür. Kürt göçmenler tarafından şeneltilen Beloye ve Sadovoye köyleri P253 otoyolunun yakınında bulunmaktadır (Maykop Ust- Labinsk – Korenovsk).

     Kürtlerin kompakt olarak yaşadığı bir başka yerleşim yeri ise Kazakistan ve Ermenistan’dan gelen göçmen Kürtlerin (5 binden fazla) tarım, hayvancılık ve yol yapım işleriyle uğraştıkları Tambov Oblastı’dır. Kürt yerleşimlerinin birinde aslı Kuzey Irak’ta bulunan[8] Êzidî Laleş tapınağının küçültülmüş bir kopyası bulunmaktadır. Birçok alanda faaliyet gösteren, yol yapım ve onarım üzerine çok sayıda ihale alan şirketlerin oluşturduğu Dicle/Dijla adlı holdingin sahibi Kürt işadamı Cemal Şamoyan bölgede büyük bir etki ve otoriteye sahiptir.

       2010 yılında Rusya Federasyonu’nda yapılan nüfus sayımına göre kendini Kürt olarak tanımlayan kişilerin sayısı 23 bin 232 kişidir (Rusya nüfusunun %0.0002’si). Söz konusu dönemde bunlardan 4. 095’i şehirlerde, 19. 137’si kırsal alanda yaşıyordu. Êzidîlerin nüfusu ise 40 bin 586 kişiye ulaşmıştı (Rusya nüfusunun %0.0003’ü). Bunun 22. 452’ü şehirlerde, 18 bin 134’ü ise kırsal yerleşim alanlarında yaşamaktaydı. Kürtler ve Êzidîler esas olarak Astrahan, Yaroslav, Rostov, Saratov, Tambov, Novosibirsk, Kursk, Moskova, Leningrad, Krasnodar ve Stavropol gibi bölgelere yerleşmişlerdir. Moskova ve Petersburg’ta çok sayıda Kürt yaşamaktadır (Tüm Rusya Nüfus Sayımı…, 2010).

        Kürtlerin RF’deki nüfusu uzmanların gayriresmî tahminlerine göre yaklaşık 200 bin kişidir (Kurdy Tambovskoy Zemli[9]). Kürt etnik topluluğuna dair bazı veriler şunlardır: Erkekler çoğunluktadır (%58), kentleşme düzeyi oldukça düşüktür (%59), ana dilini konuşanların oranı yüksektir (%82,5). Dıştan evliliklerin olmaması asimilasyon girişimlerine karşı direnç sağlamaktadır.

        Rusya Kürtleri sosyo-politik bakımdan oldukça aktiftir. Kamusal alanda inisiyatif alıyor, federal, bölgesel ve yerel düzeylerde Rus devleti ve kamu kuruluşlarıyla iş birliği yapıyor, “Kürt Evi’nde” (Uluslararası Kürt Halk Dernekleri Birliği) bir araya gelerek kendi sosyal yapılarını oluşturuyorlar. Kürt aydınlarının önemli bir kısmı Moskova’da toplanmıştır. Rusya’dan, Irak’tan, Türkiye’den, Suriye’den medya temsilcileri, politikacılar, bilim insanları, aktivistler, BDT ve AB ülkelerinden konukların katılımıyla Kürt toplumunun güncel sorunları çerçevesinde Kürt Evi’nde, President Otel’de, Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi’nde, RBA Doğubilimleri Enstitüsü’nde, RIA Novosti ve diğer mekânlarda düzenli olarak bilimsel konferanslar, seminerler, yuvarlak masa toplantıları gerçekleştirmektedirler.

       Rusya devlet organları sosyal ve ulusal politikalarda Kürt faktörünü dikkate almaktadır. Günümüzde başta medya olmak üzere uygun iletişim kanalları kullanılarak Kürtlerin “pozitif” bir imajla tanıtılması ihtiyacı öncelikli problemlerden biridir.. Rusya’da iki dilde aylık 2000 tirajla basılan Özgür Kürdistan gazetesi yayımlanmaktadır. Kürt diasporasının bilgi aldığı kaynakların başında Rusça internet siteleri (haber, bilgi-analitik, eğlence, arkadaşlık vb.) gelmektedir. Golos Rossii[10], yalnızca Rusya dışındaki dinleyicilere hitaben Kürtçenin birkaç dialektinde yayın yapmaktadır.

       Rusya Kürtlerine ve Kürdî yapılara Rusya’daki sivil toplum örgütleri ve devlet kurumları tarafından destek sağlanması gündeme gelmektedir. Aynı zamanda Kürtlerin Rusya’ya adaptasyonu önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. “Ulusal-Kültürel özerklik” kanununun sağladığı haklardan tam olarak yararlanabilirler. Rus makamlarının bu konudaki tutumu genel olarak “ülkemizdeki Kürt diasporası Rusya Federasyonu yasalarına bağlı kalmak koşuluyla kültürel özelliklerini koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” biçiminde tanımlanabilir.

Ekler

  1. Kürt temsilcilerin R.N. Nişanov’a dilekçesi.
  2. T.M. Broyev’in SSCB yönetimine mektubu.
  3. B.İ. Oleynik’in SSCB Başkanı M.S. Gorbaçov’a mektubu

Ek-1

Kürt halk temsilcilerinden

SSCB Milliyetler Sovyeti Meclis Başkanı Yoldaş Nişanov’a

Beyanname

        Bu yıl 31 Mayıs, 3 Haziran, 10 Haziran, 15 Haziran tarihlerinde yoldaş M.S. Gorbaçov’a ve Milliyetler Sovyeti Meclis Başkanlığı görevine seçilmenizin ardından size, Birliğin 9 cumhuriyetine dağılmış Kürt halkının temsilcilerini kabul etmeniz talebiyle başvurduk (Mektupların kopyası 6 sayfa halinde ilişiktedir). Bir aydan fazla bir süredir beklememize rağmen kimse bizimle görüşmedi. Bazı yoldaşlarımız geri döndü.

        Mektuplarımızın kopyasını ilişikte sunduğumuzdan ve 14 ülkeden 9005 kişinin imzasının bulunduğu mektubumuz da elinizde olduğundan bu mektubu özet halinde sunuyoruz.

        17-20 Haziran tarihinde 200 Kürt aile, iradeleri dışında Özbekistan bölgesinden çıkarıldılar. Kasım 1988’den Mayıs 1989’a kadar 18 bin Müslüman Kürt, Ermenistan’dan -hâlâ birçoğunun işsiz ve kayıtsız olduğu- Krasnodar Krayı’na sığındı. Krasnodar Krayı Sovyet organları, söz konusu Kürtler satın aldıkları evlerde yaşamalarına rağmen onları sınır dışı edeceği konusunda uyarıda bulundu. Kazakistan’ın Çimkent Oblastı’nda ve Kırgızistan SSC’de halkımıza bu bölgeleri terk etmeleri için bir ay süre verildi. Bundan bir gün sonra konuyla ilgili bizi kabul etmeniz için telgraf göndermiştik.

         Bilindiği üzere 7 Haziran 1923 tarihinde Kürt otonomisi kuruldu. Stalin bizden öç alarak otonomimizi ortadan kaldırdı. 1937 yılında Orta Asya cumhuriyetlerine ve Kazakistan’a sürüldük. Azerbaycan halkı enternasyonalist, iyiliksever ve insancıl bir halktır. En azından herhangi bir tarihsel kaynakta Azerbaycanlılarla aramızda bir savaş olduğuna rastlamadık. Tam tersine bizim oğullarımız Azerbaycan halkı için, onların oğulları ise bizim için başlarını verdiler. Biz Azerbaycan halkının ayrılmaz bir parçasıyız. Azerbaycan halkı, bizim halkımızın yüreğidir.

         Yukarıdaki izahatımız göz önünde bulundurulduğunda, Azerbaycan halkı otonomimizin restorasyonuna karşı olmayacaktır. Eğer eski Kürt otonomisi topraklarında bugün başka insanlar yaşıyorsa insansız, susuz, boş topraklarda örneğin Hazar Denizi’nin altından çıkan topraklarda otonom cumhuriyet kurmak da kabulümüzdür. Burada Ceyrançöl olarak adlandırılan topraklarda, benzeri arazilerde sulama sistemi kurulması ve  söz konusu bölgenin deniz suyundan arındırılması gerekmektedir. Kura Nehri bu bölgeden geçer, nehire bir sulama pompası kurarak arazinin su ihtiyacını karşılamak mümkün.

        Bu topraklar şimdiye kadar kullanılmamaktadır. Sözü edilen topraklarda hem otonomi sakinleri hem de tüm cumhuriyet için birçok tarım ve hayvancılık ürünü üretmek mümkün. Otonom cumhuriyetin kuruluşunun ilk günlerinden itibaren kendi kendimizi finanse edeceğiz. Devletten uzun süreli kiralamayla toprak almaya hazırız. Şöyle ki 1 hektar sulanan-sulu arazi için 1000 ruble, yağmur suyu almasına rağmen ayrıca sulanması gereken araziler için 500 ruble, sulanmayan topraklar için 200 ruble vermeyi düşünüyoruz. Uzman ekonomistlerimizin verilerine göre, otonom cumhuriyetimiz sürekli kâr ederek varlığını sürdürebilir.

Yukarıda anlattıklarımız dikkate alındığında:

      Hiçbir milletin bizim kadar zor durumda olmadığı ve bizi bir trajedinin beklediği görülüyor. Bu nedenle sorunumuzun acilen çözülmesini ve Azerbaycan’daki otonom cumhuriyetimizin restorasyonunu talep ediyoruz.

Görüşme talep eden heyetin listesi:

  1. Babayev Mamed Suleymanoviç (Azerbaycan) – bilimler adayı,[11] otonomi restorasyon komitesi başkanı.
  2. Mamedov Ali Abdulrahmanoviç (Ermenistan) – SSCB Yazarlar Birliği üyesi.
  3. Çetoyev Ferzende Kerimoviç (Kırgızistan SSC) – baş hayvancılık uzmanı.
  4. Sadıkov Zahir Abdullayeviç (Kazakistan SSC) – Ermenistan’dan kaçan mülteci ve diğerleri.

     29.06.89 tarihli ve 229919 nolu mektup SSCB Silahlı Kuvvetler Sekreterliği’nde kaydedildi. Üzerinde el yazısıyla “yoldaş R.N. Nişanov bilgilendirildi” ibaresi var. Belge Rusya Federasyonu Devlet Arşivinde f. 9654, op. 6, d. 114, l. 30’da muhafaza edilmektedir.

Ek-2

Kürt Kültür Merkezi

103104, SSCB, Moskova. Bolşaya Bronnaya, 6

Referans No: 150, 4 Haziran 1991.          

SSCB Başkanı yoldaş M.S. Gorbaçov’a

SSCB Yüksek Sovyeti Başkanı yoldaş A.İ. Lukyanov’a

Milliyetler Sovyeti Başkanı yoldaş RN. Nişanov’a

Ulusal Politika ve Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanı yoldaş G.S. Tarazeviç’e

       Muhtelif Sovyet makamlarına, hem yurtdışında hem de SSCB’de (Krasnodar Krayı, Ermenistan, Orta Asya) giderek daha hassas bir hâl alan Kürt sorunuyla ilgili resmî ve gayriresmî olarak defalarca başvurmamıza rağmen şimdiye kadar herhangi olumlu bir dönüş almadık. Üstelik başvurularımız açık biçimde görmezden geliniyor. Kuşkusuz bu durum tarihin başta Sovyet ülkeleri olmak üzere farklı ülkelere savurduğu Kürtlerin ruh hallerini ve düşüncelerini etkileyerek onlarda acı ve öfkeye neden olmaktadır. Kürt halk temsilcileri kısa süre önce Ermenistan Bakanlar Kurulu Başkanı Manukyan’la görüşmelerine rağmen Ermeni Cumhuriyeti’nde son günlerde yaşanan olaylar, özellikle Dağlık Karabağ’dan gelen Ermeni mültecilerin yerleştirilmesi kisvesi altında Kürtlerin zorla tehcir ve mağdur edildiği Eçmiadzin ve Oktemberyan rayonlarında yaşananlar, Kürtleri bir kez daha karar vermeye zorluyor. Seçenekler şunlardır: Devletimiz Kürtlerin temel vatandaşlık haklarını sağlamadığı için önceden izin almadan ya da başka bir yolla Türkiye sınırını geçmek, BM Genel Sekreterliğine ve dünya kamuoyuna başvurmak ya da kendilerinin ve çocukların hayatını korumak için şiddete şiddetle karşılık vermek.

         Eğer siz de bizim gibi bu sürecin kontrol edilemeyen uzun ve kanlı başka bir çatışmaya dönüşmesini istemiyorsanız, Kürt sorunu (Kürt otonomisinin restorasyonundan Kürtlerin her düzeydeki parlamentolarda eşit temsiline kadar), merkez ve cumhuriyetlerdeki hükümetler ve yasama organları düzeyinde,  acil, olabildiğince itinalı ve ciddi bir şekilde gündeme alınmalıdır.

İvedilikle yapıcı müdahalenizi bekliyoruz.

Genel Direktör                       İmza                                                   T.M. Broyev

Belge Rusya Federasyonu Devlet Arşivinde f. 9654, op. 6, d. 313, l. 14’te muhafaza edilmektedir.

Ek-3

SSCB Başkanı

             SBKP MK Genel Sekreteri

  Yoldaş Mihail Sergeyeviç Gorbaçov’a

Çok Saygıdeğer Mihail Sergeyeviç

      Kısa süre önce Kürt halk temsilcilerinden oluşan bir grupla görüştüm. Bu bağlamda sizinle bu sorunla ilgili bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Gerek konuşmalarımda gerek ise yayınlarımda bu hassas konuda birçok kez bahsetmiş olmam bana Kürt sorununa değinmem konusunda bir nevi ahlakî bir hak veriyor.

        Mesele şu ki bu yiğit halk kendini istisnai, neredeyse çıkışı olmayan bir durumun içine düşmüş halde buldu. Eğer etnik çatışmalar nedeniyle zulme uğrayan Ermeniler, Azerbaycanlılar, Rusça konuşan halklar ve diğer mülteciler, tüm trajik koşullara rağmen atalarının yurduna sahiplerse, o zaman kader Kürtlere gerçekten acımasızca davrandı demektir. Kürtler otonomilerinin yıkılmasının ardından esasen dokuz cumhuriyete dağıldılar ve asimile olmaya zorlandılar. Gelinen noktada anadillerini ve geleneklerini kaybediyorlar, ulusal aydınlarının yetişmesi süreci neredeyse durdu. Son zamanlarda etnik çatışmaların artmasıyla Kürtlerin durumu daha da kötüleşti. Kendilerini iki düşman halkın öfkelerini üzerinde topladıkları üçüncü bir halk konumunda buldular. Oş olaylarının en şiddetli günlerinde Kürtler hem Kırgızların hem de Özbeklerin aynı düzeyde gazabına uğradılar. Yerel yönetimde Kürtlere karşı hoşgörülü olan kimseler bile Kürtlere kenti terk etmeleri tavsiyesinde bulundu.

       Kürtlerin yaşadığı diğer cumhuriyetlerde de benzer bir durum yaşanıyor. Söz konusu görüşmede Kürt heyeti, ellerindeki verileri sunarak Kazakistan gibi yerlerde Kürtlere yönelik düşmanca saldırılar olabileceği konusunda beni ikaz etti. Kısacası Kürtlerin yaşadıkları yerlerden zorla çıkarılması konusunda zincirleme bir reaksiyon baş gösterdi.

          Bütün bir halk evsiz, barksız, yurtsuz kaldığında nereye sığınabilir? Kürtler diğer halklar gibi protestoda da bulunamazlar çünkü herhangi bir eylemleri topraklarında yaşadıkları insanlarda kontrol etmesi güç bir öfke patlamasına yol açabilir.

     Bu ağır şartlarda “yaşıyorlar”. Her an, yiyecek ve içecek stoklayarak, bir sonraki pogromun endişesi içindeler. Bu hayat mı?

        Fakat sabrın da bir sınırı vardır. Sürekli stres altında olmak bu insanları en trajik sonuçlara gebe bir sınıra getirdi. Yukarıdaki nedenlerden dolayı Kürtler protesto imkanından yoksun olduğuna göre kardeş halkın koruyuculuğu rolü en azından kitle iletişim araçları tarafından üstlenilmeliydi. Ancak basın, radyo, televizyonlar Kürtlerin gerçekleştirmeye çalıştığı tamamen haklı ve ölçülü eylemleri bile görmezden geliyor. Geçenlerde Moskova’da düzenlenen, “SSCB Kürtleri: Tarih ve Şimdi” adlı bilimsel konferansla ilgili sadece “Komsomolskaya Pravda” haber yaptı.

         Bu ağır sessizlik insanlarda yalnızlık, unutulmuşluk, umutsuzluk hissi doğuruyor.

       Bu içinden çıkılmaz durumun çözümü nedir? İdeal çözüm otonominin restorasyonudur. Bu sorunun yukardan baskıyla çözülemeyeceğinin bilincindeyim. Burada ihtiyaç duyulan tek şey bir zamanlar Kürdistan’ın bulunduğu kavşakta her şeyden önce Azerbaycan ve Ermenistan’ın iyi niyet göstermesidir. Bildiğim kadarıyla Azerbaycan’ın yeni yönetiminin politikalarında bu iyi niyetin ışığı görülüyor.

     Ancak bu karmaşık sorun çözülünceye kadar Kürtlere bugün en azından bir umut verilmelidir. Çok saygıdeğer Mihail Sergeyeviç! Hem söz konusu görüşmede hem de adını andığım konferansta Kürtler, benden acilen temsilcileriyle en azından birkaç dakika görüşmeniz talebini iletmem ricasında bulundular. İddialarına göre bu konuda sizden defalarca ricada bulunmuşlar.

     İnanılmaz meşguliyetinizin bilincinde olarak, yine de bu cesur ve sabırlı halkın temsilcilerinin talebini destekleme cesaretinde bulunuyorum. Bu toplantının gerçekleşmesinin kritik bir noktaya ulaşan gerilimi büyük ölçüde ortadan kaldıracağından eminim.

Derin saygılarımla                     İmza                                   Boris Oleynik

El yazısıyla not. “26. 4.1990’da sevk edildi.”

Kaynakça

Averyanov P.I. Kurdy v Voynakh Rossii s Persiyey i Turtsiyey v Techeniye KHIKH veka. Tiflis, 1900.

Arakelova V. K Istorii Formirovaniya Yezidskoy Obshchiny // Iran-name: Armyanskiy Vostokovedcheskiy Zhurnal. Yerevan. 2006. № 40.

Aristova T.F. Kurdy Zakavkazya. M., 1966. Aristova T.F. Materialnaya Kultura Kurdov XIX – Pervoy Poloviny XX v. M., 1990.

Babayan D. Krasnyy Kurdistan: Geopoliticheskiye Aspekty Sozdaniya i Uprazdneniya // http://www. noravank.am/?l=2&d=19&f=245.

Vserossiyskaya Perepis Naseleniya 2010 g. //http://www.gks.ru/free_doc/new_site/perepis2010/croc/ Documents/Vol4/pub-04-19.pdf.

Gagenmeyster N.A. Khozyaystvennyy Ocherk Zakavkazskogo Kraya // Kavkaz. 1847. № 7.

Gosudarstvennyy Arkhiv Rossiyskoy Federatsii (GARF). F. 9654. Op. 6.

Zhizn Kurdskoy Obshchiny v Turkmenistane // RCA Issue 413, 2005, Nov 05. http://iwpr.net/ru/report-news/.

Kurdy v Krasnodarskom Kraye. Issledovaniya // Sbornik Informatsionno-metodicheskikh Materialov. Krasnodar: YURRTS. 2007.

Kurdy Tambovskoy Zemli // http://www.youtube.com/watch?v=Meab-EEmxkU.

Makhmudov N.KH. Kurdskiy Narod. Yerevan, 1959 (na Armyanskom Yazyke).

Minorskiy V.F. Istoriya Shirvana i Derbenta. M., 1963.

Miroyev I. Tragediya i Nadezhda Kurdov v SSSR 1930–1950 gg. M., 2012.

Maamdi S. Pochemu Kurdy Prinimayut Pravoslaviye – http://www.pravmir.ru/serafi m-maamdi-pochemukurdy- prinimayut-pravoslavie/.

Khalfin N.A. Borba za Kurdistan (Kurdskiy Vopros v Mezhdunarodnykh Otnosheniyakh XIX v.). M., 1963.

Harutyunian, A., Khudoyan, A., Andonian, L., Margarian, A., & Yepiskoposian, L. (2010). Genetic affinity between the Armenian Yezidis and the Iraqi Kurds. Iran and the Caucasus14(1), 37-42.

Dipnotlar

[1] T.F. Aristova Kürtlerin Güney Kafkasya‘da ortaya çıkışına ilişkin XIII-XIV. yüzyıllara ve daha öncesine atıfta bulunan tarih kaynaklarını iktibas ediyor (bkz. Gagenmeyster, 1847; Minorski, 1963 vd.).

[2] Êzidîler (Yezidiler) Kürt etnik grubu içerisindeki özel bir topluluktur. İnançları İslam, Yahudilik, Hristiyanlık, Zerdüştlük ve paganizmin kimi unsurlarını kendinde birleştirmektedir. Sovyet Êzidîleri esas olarak Ermenistan ve Gürcistan’da yaşıyorlardı, 1989 yılında nüfusları 30 binden fazlaydı.

[3] Konar göçer-ç.n.

[4] Bölgenin adı daha sonra Laçin olarak değiştirilmiştir.

[5] Güney Kafkasya’nın Kelbecer ve Laçin bölgelerine yerleşen Kürtlerin bir kısmı buraya geldiklerinde Türkçe konuşuyordu.

[6] Repressirovannıye narodı (Baskı Altına Alınan Halklar), 26 Nisan 1991 tarihli RSFSC “Baskı Altına Alınan Halkların Rehabilitasyonu” yasasına göre (yasa uyarınca esas olarak sürgün edilen halkların topraklarına geri dönmesi ve uğradıkları maddî-manevî zararın tazmini öngörülmekteydi) devletin kendisine baskı ve jenosid uyguladığı, zorla yerinden edilerek başka bir yere yerleştirilen, ulusal-devlet oluşumları kaldırılan, ulusal-bölgesel sınırları değiştirilen, özel yerleşim yerlerinde terör ve kötü muamele uygulanan halklardır. Birlik, cumhuriyet, yerel organlar ve yetkililerin bastırılmış halklar ile ilgili aldıkları tüm kararlar, bu halkların haklarını iade edenler hariç, anayasaya aykırı kabul edildi ve yürürlükten kaldırıldı -çn.

[7] Yazar İslami akımlar arasında Êzidîliği de saymaktadır ancak Yazar Êzidîlik İslami akımlar içinde yer almamaktadır- çn.

[8] Güney Kürdistan- çn.

[9] Yazar Kurdy Tambovskoy Zemli  adlı videoyla ilgili // http://www.youtube.com/watch?v=Meab-EEmxkU adresini kaynak göstermektedir ancak erişim tarihi belirtmemiştir -çn.

[10]  Golos Rossii: Rusya’nın Sesi -çn.

[11] Sovyet ülkeleri ve günümüz Rusya’sında doktoraya tekabül eden bilimsel derecelendirme-ç.n.

Exit mobile version