Site icon Rojnameya Newroz

SOSYAL-İŞ GENEL BAŞKANI EBETÜRK: İŞÇİLER ALINIR – SATILIR HALE GETİRİLMEK İSTENİYOR

DİSK / Sosyal-İş sendikası Genel Başkanı Metin Ebetürk ile OHAL döneminde sendikal mücadeleyi, ‘kiralık işçilik’ olarak bilinen Özel İstihdam Büroları yasasını, Bireysel Emeklilik Sistemi dayatmasını ve Sosyal-İş’in mücadele başlıklarını konuştuk.

Özel İstihdam Büroları adıyla çıkarılan yasanın tam anlamıyla işçi simsarlığının, işçiyi alınır satılır, kiralanır hale getirmenin formülleri olduğunu belirten Ebetürk, düzenlemenin taşerondan da geri olduğunu söylüyor.

OHAL sürecinin başarısız darbe girişiminin devamı olduğunu ifade eden Ebetürk, “OHAL ilan edilmesinin ardından  ilk olarak devam eden İşçi direnişlerine engel  getirilmesi bunun görünen yüzüdür” diyor.

Ebetürk, Sosyal-İş olarak öncelikli sorunlarının yüzde 1’lik baraj olduğunu belirterek, bir kampanya başlattıklarını da anlattı.

– 15 Temmuz, OHAL, gericileşme gibi gündemler karşısında sınıf tepkisinin ortaya konması konusunda ne düşünüyorsunuz? OHAL süreci ve gericilik sınıf mücadelesini nasıl etkiliyor?

İlk önce göze çarpan direnişlere işçi eylemlerine, yapılmak istenen mitinglere engeller konuldu. Son iki gündür kamuoyunun gündeminde olan Ankara Valiliğinin gösteri ve yürüyüş yasağı var. 15 temmuz nedir ne değildir hala flu bizim için. Biz Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonuna (DİSK) bağlı sendikalar olarak darbelere karşı bir sendikayız. Çünkü 12 Eylül darbesinde eski yöneticilerimiz tutuklandılar,yargılandır, sendikalarımız kapatıldı…

OHAL sürecinin başarısız darbe girişiminin devamı olduğunu düşünüyorum. OHAL ilan edilmesinin ardından  ilk olarak devam eden İşçi direnişlerine engel  getirilmesi bunun görünen yüzüdür.

-OHAL döneminde sınıfa yönelik ne gibi  kararlar alındı?

Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ilk bakışta emek hareketini, işçi sınıfını etkileyecek  kararlar gibi gözükmese de, OHAL döneminde bugüne kadar siyasi iktidarın çıkarmak isteyip de tereddüt ettiği bazı yasaların artık hayat bulduğunu görmek son derece mümkün. Son birkaç aydır gündemimizde olan istihdam büroları yasalaştı. İstihdam bürolarının içeriği olan yönetmelik çıkarıldı. Bu Türkiye’deki iş yaşamını çok belirleyici olan esnek çalışma modellerinin artık Türkiye’de benimsenmesi anlamına geliyor.

Bunun en son adımı istihdam bürolarının uygulanmasının önünün açılması ve yasalaşmasıdır.

Bunlar OHAL gibi dönemlerin işçi sınıfına ve emek hareketine karşı yapıldığının en somut örnekleridir.

“İSTİHDAM BÜROLARININ TEMELİ 12 EYLÜL’DE ATILDI”

– Yeni Özel İstihdam Büroları Yönetmeliği, kamuoyunda bilinen adıyla’ kiralık işçilik’ hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Bu ülkede 12 Eylül faşist diktatörlüğünün gelmesinin nedeni yükselen işçi sınıfı mücadelesine engel olmak, durdurmaktı.24 Ocak kararlarıydı bunun temeli. 24 Ocak kararlarında belki bugün çıkarılan istihdam bürolarının temelleri atılmıştı. 24 ocak kararları neo liberal politikaları ortaya koymaktı. 24 Ocak kararlarından sonra 12 Eylül hayata geçirildi. O günden bu güne çalışma yaşamı son derece esnekleştirildi. Sendikalaşma, örgütlenme zor hale getirildi. İstihdam bürolarının temelinin 12 Eylül’de atılmış olduğunu söyleyebiliriz.

“İŞÇİLER ALINIR SATILIR HALE GETİRİLMEK İSTENİYOR”

Özel İstihdam büroları adıyla çıkarılan yasa tam anlamıyla işçi simsarlığının, işçiyi alınır satılır, kiralanır hale getirmenin formülleridir.Ücretli köle düzeninin hayata geçirilmesidir.

Senelerdir söylüyoruz; işçiler alınır satılır hale getirilmek isteniyor, ücretli kölelik kurulmak isteniyor diye, bugün istihdam bürolarıyla bu gerçekleşmiş oldu.

Nedir bu düzenleme, biraz anlatır mısınız?

Tarım ve ev işlerinde süre sınırI olmayan bir sözleşme ile çalıştırılacak işçiler. Süreli olan işlerde 4 ay ile 8 arasında iki kere tekrarlanmak üzere sözleşme yapılmasının önü açık olacak.

-İşçi sayısının 4’te birini geçemeyecek kiralık işçi sayısı ancak 10 kişiye kadar işçi çalıştıran bir işletme en fazla 5 kişiye kadar işçi çalıştırabilecek.

-Kiralık işçilerin boşta geçen sürelerine ilişkin bir düzenleme bulunmuyor.

-Kiralık işçilerin sendikal örgütlenme anlamında bir düzenlemesi yok, ne olacağı belirsiz.

-Kiralık işçilerin toplu pazarlık haklarından faydalanacağına dair bir düzenleme yok.

-Kiralık işçilerin bağlı bulunduğu istihdam bürosunda grev hakkı olup olmadığına dair bir belirsizlik var.

-İşçilerin ücret,yemek hakkı,servis, sosyal haklarına ilişkin herhangi bir düzenleme yok.

Yıllardır taşerona karşı mücadele etmiş bir sendika başkanı olarak özel istihdam bürolarında çalışan işçiler için yapılan düzenlemenin taşerondan da geri olduğunu söyleyebilirim.

“BİREYSEL EMEKLİLİK SİGORTASININ İŞÇİLERE FAYDASI OLACAĞI KANAATİNDE DEĞİLİZ”

-Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), bazı çalışanlar için 1 Ocak 2017 tarihi itibariyle zorunlu olacak. BES’e dahil olacak çalışanları neler bekliyor?

Sendikamız 1966 yılında o günkü Sosyal Sigortalar Kurumunda memurlar tarafından kurulmuş bir sendika. Yani bizim kökenimiz Sosyal Sigortalar Kurumu. Biz zaten özel sigortaya ,kamu dışında, sıcak bakmıyoruz. Bu nedenle de Bireysel Emeklilik Sigortasının işçilere faydası olacağı kanaatinde değiliz.

Yıllarca pirim ödeyerek karşılığını alamayan insanlar olacaktır, yeni mağduriyetler doğacaktır diye düşünüyorum.Öyle sanıyorum ki beklentiler yerine gelmeyecektir. Buna karşı tüm emek kesimlerinin işçi sınıfını bu hususta aydınlaması ve mücadele etmesi gerekmektedir.

– Sendikaların mevcut durumu ve bu durumdan çıkış konusunda ne düşünüyorsunuz ?

Türkiye’de sendikalılık oranı son derece düşük. İşçilerin yaklaşık  yüzde 10’u sendikalı. 3 tane işçi konfederasyonunu içine katarak söylüyorum; dibe vurma noktasındayız. Türkiye’de yaklaşık 20-25 milyon kayıt dışı çalışan işçi olduğunu düşünerek yüzde 10 örgütlülüğün çok düşük bir oran olduğunu bilmemiz gerekir. 12 Eylül’den önce sadece DİSK’in 600-650 bin üyesi varken ve  ciddi bir kazanç varken bugün 3 konfederasyonun yaklaşık 700-800 bin üyesi var. Bu dibe vuruşun, gerilemenin sonucu olarak da ciddi bir çıkmaz içindeyiz. Bu ülkenin ilericileri, devrimcileri ve yurtseverleri olarak  işçi sınıfının başka çaresi olmayan örgütlenme perspektifini önlerine koyacağımızı düşünüyorum.

“SENDİKALARIN TOPLU SÖZLEŞME YAPMASI, ÖRGÜTLENMESİ ÖNÜNDE CİDDİ ENGELLER VAR”

– Sosyal-İş Sendikası olarak önünüzdeki hedefler ve mücadele başlıkları nelerdir ?

AKP iktidarı 12 Eylül’de getirilen ‘yüzde 10 barajını kaldırıyorum, emeğin örgütlenmesinin önünü açıyorum, iki tane sendikaya üyelik hakkı getiriyorum’ dedi, bir yasa çıkardı. Bu yasa yüzde 10 barajının yüzde 1’e indirilmesini içeriyordu. Ancak gerçek içeriğini incelediğimiz taktirde barajların kalkmadığını, dünkü yüzde 10’un yüzde 1’e oranlarsak yüzde 70’i olduğunu anladık.

Bugün sendikalarımızın toplu sözleşme yapması, örgütlenmesi önünde ciddi engeller var. Bu engellere karşı mücadelemiz devam edecek.

Sendikamızın bu barajla ilgili bir problemi var. Bununla ilgili olarak bir üyelik kampanyası düzenliyoruz.İşçi sınıfı ve emek derdi olan tüm arkadaşlarımızı bu kampanyaya destek vermeye çağırıyoruz.İş kolumuzda çalışan işçileri sendikamızda örgütlenmeye çağırıyoruz.

Şu an örgütlenmeye çalıştığımız 4 iş yeri var. O iş yerlerinde örgütlenme çalışmalarımız devam ediyor.

Biz ilaç sektöründe, yapı marketlerde, elektro marketlerde, işçilerin örgütlenme ihtiyacı hissettiği kendi iş kolumuz olan bütün sektörlerde örgütlenmek istiyoruz, bunu da başaracağımızı düşünüyoruz.

-METRO’da son durum nedir?

Toplum sözleşmeyi yaptık. Ancak göğsümüzü gere gere bu toplu sözleşmeyi bitirdik diyemiyoruz. Ama şunu söyleyebilirim biz bütün TİS süreçlerinde temsilcilerimizi müdahil ederiz. Biz hiçbir zaman işçisiz görüşme yapmayız. En son karar alma mekanizmalarımızın tüm mağaza ve temsilcilerinin olduğu temsilciler meclisinde karar veririz.En son yapılan TİS müzakerelerinin sonucunda işverenin vermiş olduğu teklifi temsilcilerimiz ile birlikte değerlendirerek karar verdik. En son karar verme noktamız da 32 birim temsilcimizden 30’unun kabulüyle gerçekleşti. Bir mağaza çekimser kaldı, bir mağaza ise kabul etmedi.

-Eklemek istedikleriniz…

Biz artık baraj sorunu olan bir Sosyal-iş yerine bugüne kadar olduğu gibi güvenilir ve gelecekle ilgili problemleri olmayan bir sendika haline dönüştürmek istiyoruz. Bu nedenle de öncelikli sorunumuz yüzde 1 barajıdır. Bu nedenle yüzde 1 barajıyla ilgili bir kampanya düzenlemek istiyoruz.

Kampanyamız kısaca şöyle; bizim iş kolumuzda sektörler ve alt sektörler var. Bu alt sektör veya sektörde çalışan işçiyi  TİS beklentisi olsa da olmasa da sendikamıza üye olmaya davet ediyoruz. Örnek olarak; ücretli avukatlık yapan arkadaşlarımızı, mühendislik bürosunda bir mühendisin yanında çalışan arkadaşlarımızı, eczane teknisyeni arkadaşlarımızı ve meslek odalarında, marketlerde çalışanları üye olmaya çalışıyoruz.Sosyal-İş ve DİSK dostlarını kampanyamıza destek vermeye çağırıyoruz.

Tuğba Özer

İLERİ HABER

Exit mobile version