Site icon Rojnameya Newroz

SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ EŞİTTİR “BİZLER MECLİSE!” DENMİŞTİ!!! / FEVZİ KARTAL

Unutma! Unutmayalım! Unutmak kaybetmektir!

Fazlaca teorik saptamalara girmeden, [bu yazıyı yayınlanması için bu akşam geç saatlere kadar bitirmem lazım. Çünkü geç kaldım.] halk ağzı ile konuya yaklaşmak istiyorum…

Tekrara yer verme, daha önceleri birkaç yazımda da belirttiğim gibi, gereği duyarsam; temsili denilen “Temsili Demokrasi”de Türkiye’de dahil bir çok ülkede seçimleri yaşayarak gördüm ‘Gezmek, görmek okumaktan daha iyidir’ herhalde boşuna denmemiş… Seçmek için seçmek, halkın gözünü boyamak, halka işte seçtiniz demek için seçim yapmak, “iş olsun, torba dolsun” halk sözüne uygun olduğu gibi halka işte seçim yaptınız iradeniz sandığa yansıdı, seçtiniz işte! Daha ne istiyorsunuz? İşte seçim! Gidip oyunuzu veriniz ve de seçeceğinizi seçiniz fotoğrafını, imaj, yaratmak için yapılıyor…

Seçilenlerin ezici çoğunluğu istisnalar hariç zaten parası olanlar ve de sözüm ona “okumuşlar”dan oluşuyor; oysa şu halk sözünde olduğu gibi birçokları “diplomalı cahiller”dendirler. Seçimler birkaç saniyelik oy verme işlemi ile bitiyor ve de dolayısı ile Demokrasi’de sadece orada kalıyor…

Seçilenler büyük rakamlarla ifade edilebilecek maaş alıyorlar, ki bu rakamlar Fransa’da bir millet vekili maaşı brüt olarak[1] 12.870 Euro, net maaşta nerede ise aynı sayılır . İndemnisatıon (Örtülü ödenek benzeri) denilen verilen ek paralarla net brütü de geçiyor. Senatör maaşı 11.416 Euro, net olarak AB milletvekilliği maaşı 12.341 Euro. Bunların birçoklarının cumule de mandat denilen yani hem senatör artı hem de bölge başkanı maaşlarını da eklersek artı ya da eksi yaklaşık 30.000 Euro maaş almaktadırlar. İşte size “Gelişmiş Demokrasiler” ya da “Muasır Medeniyetler…”(!)

Peki, Türkiye’de nasıl milletvekili maaşları? 2015 itibari ile 15.000[2] TL. Yine emekli olup da yeniden milletvekili olan ve de her ikisinden de maaş alanların ki sayısal olarak az sayılmazlar, toplamda 15.000+8.190 = 23.190 TL.

Peki, asgari ücret 900 TL’nin biraz üzeri. Cambazlığa bakınız verirken elleri titriyor. 1. yarıyıl brüt 1202 TL, 2. yarı yıl için 1274 TL. “Buyurun buradan yakın”(!) ‘Allah bereket versin, ye ye bitmez’(!)

Uzmanlaşmış bir çalışanın maaşının çok çok üstünde bir maaş “(…) Sizin canınız canda bizim ki patlıcan mı?” diye sormuş şair haklı olaraktan. Bu büyük(!) seçilmişlerin yaşamları halkın yani seçenlerin normal yaşam seviyesinin çok çok üstünde, mütevazi bir yaşam zaten birçoklarında yok. OYUMUZ İLE PARAZİTLER SEÇİYORUZ…

Seçilenler seçildikten sonra, iktidarda olunca adam kayırma, torpil, kamunun paralarını çalarak ayakkabı kutularında saklama vb gibi hallere düşüyorlar, yasalara uydurarak çalma… “Yani kapitalizm yasal mafya, mafya da yasadışı kapitalizmdir.” Evet, katılıyorum, tam da böyle.

Yasama, yargı, yürütme organlarının görevleri sıralanır… Yargının bağımsızlığı denilir ama pratikte özellikle Türkiye’de kim diyebilir ki gerçekten bu böyledir? Bana göre bu 3 ‘Y’nin doğru çalıştığını söyleyen YALAN söylüyordur ya da bir bilgisi yoktur bu konuda.

Demokrasi eşittir seçim, seçim de demokrasidir diye lanse edilir. Yani seçimler var ise demokrasi de vardır denmek istenilir; fakat hiç de böyle değildir.

21.yy. temsili demokrasinin demokrasi olmadığı kitlelere kavratılmalıdır, kitleler nezdinde bunun demokrasi olmadığı meşruluk kazandırılmalıdır…

İkincisi; AKP’nin, CHP’nin ve de MHP’nin halk için açık, seküler (…) demokrasi partileri olmadığı kavranmalıdır.

Ekonomik alan, parasal alan vb bu gibi alanlar bu partilerden hangisi gelir ise gelsin halktan ayrı tutulmaktadır ve ekonomik yaşam alanları zenginler sınıfına verilmiştir… Ekonomiye dayalı yaşam alanları bu partilerin iktidarlarınca belirlenmez kapalı kapılar ardında IMF’lerce, OMC’lerce Türkiye’yi temsilen DERVİŞler aracılığı ile belirlenir…

Seçim yapıp hükümet olmakla bu işin bitmediği, sorunun çözülmediği asıl karar vericilerin zenginler ve parazitler sınıfı olduğu halka kavratılarak MEŞRULUK-İDEOLOJİK HEGEMONYA yaratılmalıdır. Bu şekilde bir ideolojik hegemonya yaratılırsa sorunun kökeni hal edilmiş olunur diye düşünüyorum…

Üçüncüsü; pratikte de görüldüğü gibi ne AKP’nin ne CHP’nin ne de MHP’nin Türkiye’nin kalıcı sorunlarına çözüm üretemedikleri ortadadır. Bunlar başta Kürt sorununu “elem kulem” ederek “Kalekola” ben diyeyim Karakola havale, hele de MHP ile karakola havale edileceği Bahçeli’nin beyanatları ile ortadadır… Ama belki de derin[3] devlet bu şahsa pratikte farklı şeyler yaptırabilir ki bu da hak ve özgürlük hareketlerinin kararlı duruşuna bağlıdır. Bu hareketler halk ile birlikte kararlı tutum sergilerler ise o zaman güçler dengesi hak ve özgürlüklerden yana ivme kazanabilir… Alevi açılımı, “azınlıklar” sorunları (azınlıklar diyemiyorum, Anadolu ve Mezopotamya çoğulcu uygarlıklar sorunu, iş, aş, evsizlik, ekmek, laiklik, toprak reformu ve yoksulluk vb gibi sorunların çözümü HDP’de muhalefetleşmiş [Bence birlik sorunu tamamlanmamıştır eğer Haziran Hareketindeki ulusal sol, Kürt karşıtlığı diyelim, ısrarında ısrar etse de ikna edilerek HDP birleşenlerinin genişletilmesi de lazım tabi iyi bir programla donanımlı olaraktan] bütün kesimlerin kararlı tutumlarına ve tekrarlar isek güçler dengesine bağlıdır.

Bu yukarıda belirttiklerim sorunları çözmek için yola çıkan HDP ve birleşenlerinin SÖZÜNDE durarak ciddi bir çalışma yürütmesi lazım. Zira unutulmamalıdır ki HDP’ye sadece RTE’nin padişahlığını önlemek için oy vermedik ya da batı basını The Guardian vb gibi ve de Türkiye’deki bazı basın gibi CHP’nin yeterli oy alamayacaklarını bilerek HDP’yi medyatikleştirerek yapmadık çünkü Padişahı önlemenin tek seçeneğinin %10 barajını aşmak olduğunu eldeki verilerden, anketlerden, sondajlardan biliyorlardı.

HDP’nin verdiği sözleri yerine getirmede her hangi bir koalisyonda yer alsa da desteklese de kesinlikle belgelerle onaylanmış, imzalanmış, paraf edilerek yapması gerekiyor. Özetle verdiği sözleri en azından hayati önemde olanları ki verilen sözlerin hepsi hayati önemde eğer bir koalisyon ya da destekleme durumunda ANAYASALLAŞTIRILMASI gerekiyor.

BİZLER MECLİSE! HDP’yi niye seçtik… Sen bilirsin başkan denilmemeli, BİZLER BİLİRİZ denilmeli…

Dipnotlar:

[1] Jurnal du Net, 20 Mayıs 2015

[2] Bilginin adresi.org

[3]Yazıyı bitirdiğimde gazetelere bir göz gezdirdim. Bahçeli sonunda ikna olmuş AKP ile koalisyon kurmaya “İşte uyuşamayan MHP’nin AKP ile koalisyon şartları: ‘çözüm süreci tamamen ortadan kaldırılacak (…)’”. Milliyet, 11 Haziran 2015

 

Exit mobile version