Site icon Rojnameya Newroz

SİVEREK ZİYARETİNDEN İZLENİMLERİM

Bugün HDP heyetinin Siverek’e gerçekleştirdiği ziyarete; biz de KKP Heyeti olarak eşlik ettik.

Siverek katliamında yaşamını yitirenler için toplam beş yerde (Karakoyun, Arêş köyleri) kurulan taziye evlerini ziyaret ettik; hem HDP heyetinde yer alan Urfa vekillerinin konuşmalarını hem de katledilenlerin yakınlarının katliama dair aktarımlarını detaylıca birinci ağızdan dinledik.

İlk durağımız Siverek HDP ilçe örgütüydü, yerelden konuştuğumuz partililer meselenin siyasi boyutu olduğunu, yaşamını yitiren kesimin (kazada ölen iki kişi de dahil) yurtsever insanlar olduğunu belirttiler.

İzol’lerin AKP ile iş tutan kesimi yerelde kolluk güçleri, valilik, kaymakamlık, savcılık tarafından korunuyor. Kimileri zaten AKP’de il/ilçe yöneticisi, belediye meclis üyesi, kimi devlet kurumlarında yer alıyor. Yerelin ötesinde Zülfikar İzol gibi eski AKP milletvekillerinin Ankara ile ilişkileri mevcut olup yerelde bitirilemeyen işler Ankara merkezli çözülüyor. Hem Urfa yerelinden hem de Ankara merkezli ilişkiler ağı geliştirerek kendini yerelde nüfuz sahibi yapan bir İzol gerçekliği var.

Kendine yakın aşiretleri para/rant/ihale/siyaset yoluyla bağlama taktiği Kürdistan’da çok eskilere dayanan, Osmanlı’ya kadar kökleri bulunan eski bir yönetme biçimidir. Türk Devleti/AKP aynı yöntemle Suruç’ta Yıldız’lara, Siverek’te İzol’lere, Hilvan’da Bucak’lara dayanarak dönemsel iktidarının Kürdistan’da sosyal dayanağını bu ve benzerleri üzerinden kuruyor.

Konuştuğumuz insanlar Urfa’da özel politikaların uygulandığını; devletin “Hakkari, Amed, Şırnak elimden gitmiş Urfa’yı sıkı tutmalıyım, Urfa’yı kaybedersem başka yerlere de yansır bu durum” diye düşündüğünü söylüyorlar. Son süreçte Suruç’ta IŞİD’in bombalı saldırısı, Ceylanpınar üzerinde geliştirilen şaibeli iki polisin ölümü, Kobanê süreçleri, Rojava ile olan komşuluk, Halfeti İşkencesi, Şenyaşar ailesine yaşatılanlar…

Aktarılanları doğrulayan yaşanmış veriler olarak aklımdan geçiyor.

“Bu ve benzeri olaylarla yereldeki yurtseverlere gözdağı vermek istiyorlar, burada güç bizde, devlet arkamızda diyorlar” ”Seçim dönemlerinde de bu ve benzeri mafyatik örgütlenmenin özellikle iktidar partisine çalıştığı, HDP’nin çalışmalarına saldırdığı, baskı kurduğu, seçim gününde sandıkları adeta rehin aldığı” ifade ediliyor.

“Devlet 80’li, 90’lı yıllarda da Bucaklar üzerinden yerelde baskı kuruyordu, yöntem aynı.” “Suruç’ta Şenyaşar ailesinin başına gelenle Siverek’te bu ailenin başına gelenler aynıdır, fark yoktur. Sadece tek fark soy isimlerin aynı olması, kan bağıdır ama tarafların biri devlet desteklidir diğeri yurtseverdir”

”17 yıldır Zülfikar İzol’le uğraşıyoruz!”

Tırnak içinde verdiklerim sohbet ettiğim, o yerelde yaşayan insanlardan duyduklarımdır. Yetim kalan 6 çocuğu, eşini kaybeden amcayı, çocuklarını yitiren anne-babaları gördüm, siyaset kurumunun onları koruyamamasının burukluğunu da kendi içimde derinden hissettim. Siyasi kurumlara yönelik olarak bu olaya müdahil olmada geç kalındığını, olayın üzerinden kaç güç geçtiğini söyleyen kimi insanlar haklı olarak eleştiriler de bulundu, tüm ziyaretçilere sitem etti. Eleştirileri ve sitemleri baş tacıdır, haklıdırlar, tüm Kürdistan siyasetinin bu geç kalınmışlıkta sorumluluk payını görmesi gerekir.

Taziye evine gittiğimizde yakınlarını yitiren bir aile büyüğü, öfkeli bir ses tonuyla, bir yandan da gözlerindeki yaşları silerken aynen şunları söylüyordu:

“Bu sıradan işlenen bir cinayet değildir, planlı bir katliamdır. Asıl amaçları orada kim var kim yok öldürmekti. Bunlar burada Siverek’te devlet olmuşlar vali gibi hareket ediyorlar. İstedikleri herşeyi rahatça yapıyorlar. Bizim örfümüzde kadınları öldürmek yoktur. Bunlar ise kadın anne demeden öldürdükleri gibi cenazeye de saygısızlık yapmışlar cenazelerimize hakaret ettiler. Öldürdükten sonra bile cenazelerimize müdahale ettiler taş ve kürekle yerde yatan cenazelerimize fiziki hakarette bulundular. Bize cenazenizin gömülmesine izin vermeyeceğiz dediler. Sonradan vali ile görüştüm ancak sonrasında cenazemizi defnedebildik.”

Yerelde siyasetle ilgilenen yurtsever kesimin anlatıkları Zülfikar İzol ve ekibinin rant\para\silah\siyaset üzerinden geliştirdikleri mafyatik örgütlenmenin geleneksel değerlere sahip olan Kürt aşireti olmayla alakası olmadığını ifade ederken; yaşlı aile büyüğünün de belirttiği gibi değerler anlamında da hiçbir aşirette olmayan ‘kadını öldürme, cenazeye saygısızlık’ gibi davranışlarla çetevari bir yapılanmanın Siverek’te çoktandır türediğini gösteriyor.

Bu silahlanmalar neyin nesi? Üstelik sosyal medya hesaplarında bu kadar rahat bir şekilde altına tehdit içerikli mesajlar yazarak paylaşılan silahlı görüntüler neyin nesi oluyor? Silahlı görüntülerle neyin mesajı veriliyor? Tehdit içerikli mesaj kime yönelik yazılıyor?

Cevap mı? Buyrun Fatih Bucak’ın adaylık sürecini inceleyin, İbrahim Halil Yıldız’ın Şenyaşar ailesinin başına getirdiklerini inceleyin ve bugün 6 çocuğu yetim bırakan Zülfikar İzol’ün ekibinin nelere mal olduğuna bakın! Silahlanmalardan devletin haberinin olmadığını düşünmek saflık olur, eğer haberi var bir şey yapmıyorsa ne düşünülmeli? Bizlerin her attığı adımı anı anına kayıt altına alıp mahkemelerde büyük bir şey bulmuş gibi ‘terör örgütü’ yaftası yapıştıran savcılar her ne hikmetse görmüyor.(mu acaba?)

Özetle Ankara-İstanbul’da Sedat Peker, Alaatin Çakıcı ve Mehmet Ağar gibi mafyalarla, tarikat-cemaatlerle, SADAT’larla örgütlenen iktidar; Kürdistan’da da hiçbir ideolojik, kültürel, sosyal duruşu çizgisi olmayan, tamamen rant, ihale, para uğruna aşiretlerinin oy potansiyelini her seçim bir sömürgeci partiye kiralayan gerici feodal öğeler üzerinden, şeyh-tarikat-kontra yapılanmalar üzerinden örgütleniyor, iktidarını bunlarla korumaya çalışıyor.

Aynı devlet aklı Rojava’da yıllardır cihadist çeteleri destekliyor, Êfrin’i ÖSO denen sözde Suriye’li esasında MİT’in eğittiği çetelerle ele geçiriyor, İdlib’de Rusya ve Suriye karşısında Nusra’cıların vekilliğini üstleniyor… Hepsi birbiriyle bağlantılı ve hepsi aynı yapının ürünleri, icraatları…

20.06.2019

Exit mobile version