ÖSP’nin “Program-Tüzük ve Federasyon-Bağımsızlık tartışması ile bağlantılı Parti de isim değişikliği”ni içeren siyasal kampanya çerçevesinde Kars’taydık. Bir gün önce Samet Aydın yoldaş gitmişti. Ben de Cuma günü geldim Kars’ta.
İlk elde Eyüp yoldaş ile bir araya geldik daha önce zaten yapılacaklar konuşulup planlanmıştı. Buna göre Cuma ve Cumartesi günleri gerek Eğitim-Sen, İHD, 78’liler derneği gibi kurumların ziyaretinin yanı sıra ikili-üçlü görüşmeler yapacaktık. Bu görüşmeleri yaptık da. Kars’ın geçmişi, bugünü, özellikle son aylarda ki durum üzerine ikili, üçlü bazen de 7-8 kişinin katıldığı verimli tartışmalar yaptık. Bu görüşmelerde alabildiğim notları esas alarak Kars’ın siyasal yapısını özetlemeye çalışacağım.
I – Öncelikle Serhat kenti Kars’a ilişkin ilk göze çarpan daha 9-10 yıl öncesinde tek tük bulunan modern tek-tip binaların sayısında geçmişe oranla olağanüstü artışın yaşandığını görmek oldu. Hem estetik hem de sağlık açısından olağanüstü güzel ve sağlıklı olan ve her biri diğerinden mimari olarak da farklılıkları barındıran siyah taştan yapılmış binaların yerini; lastik ayakkabı üreten fabrikanın tıpkı birbirinin aynısı ayakkabı üretme misali birbirinin aynısı ve estetikten uzak modern beton blok binalar almış.
Türk devleti ve özellikle son yılların AKP hükümeti adeta geçmişe ait izleri silmenin özel çabasına girmiş. Geçmişe ait geriye sadece hiçbir ilde görülmeyecek ölçekte caddelerin genişliğini koruması kalmış. Kars’ın Cadde ve kaldırımları halen ufuk açıcı genişlikte. Birde sağında solunda TOKİ iş başında olsa da, kente tepeden bakan tarihi kale, “merak etmeyin ben yerimde duruyorum” dercesine heybetli duruşunu koruyor.
II – Kürtlerin Hesenê Xırxe, Azerilerin ise Şii-Caferi dediği buna karşın resmi tarih ise ısrarla Türk Sünni (şeyh ya da seyit) Hasan Harakani deyip ve demekle de kalmayıp kentin birçok yerine adını vermeye başlamış. Havaalanı, hastane, Cami, sokağa Hasan Harakani adı verilmiş. Anlatıldığına göre AKP iktidarıyla birlikte 2005 yılından itibaren Kars kalesinin hemen altında bulunan Hasan Harakani külliyesi onarılıp genişletilerek ve ismi birçok yere verilerek öne çıkarılmış, halen de ısrarla Türkiye çapında bir dini merkez haline getirilmek isteniyor. Bundan dolayı da dönemin Başbakanı Erdoğan, Kars’ta ki bir mitinginde Hasan Harakani Külliyesinin karşısındaki tepede bulunan ve heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından yapılan İnsanlık Anıtı’na “ucube” diyerek kaldırılmasını istemiş ve kaldırılmıştı.
Sol- demokrat, farklı halklar ile inançların bir arada yaşadığı Kürdistan kenti Kars’ta, Hasan Harakani kimliği neden hangi amaçla öne çıkarılıyor? Neden Kars kalesinin hemen dibinde bulunan Türbenin etrafındaki yoksullara ait gecekondular ile esnafın küçük işyerleri istimlâk edilip mağdur duruma düşürülerek Harakani külliyesi haline getirilmiş, getiriliyor? Ve neden Harakani türbesine bitişik bulunan ünlü 12 Havariler Kilisesi Kümbet Camisi haline getirildi? Sorular, sorular!
Anlatılardan çıkardığımğz; AKP hükümeti Hasan Harakani üzerinden Kars’ta Türk-İslam sentezi kimliğini hakim kılmanın özel çabasına girmiş bulunuyor. Kemalist Cumhuriyet’in Türkiye ve Kürdistan halklarına, inanç gruplarına giydirdiği Türk-İslam sentezi deli gömleğini bugün AKP Kars’a giydirmek istiyor. Kısacası, Türk rejimi özelde de AKP hükümeti; coğrafik olarak Kürdistan kenti olan ama etnik olarak Kürt, Azeri, Yerli, Terekeme, Ermeni ve inançsal olarak da Sünni, Şii, Alevi, Hıristiyan dokuyu barındıran yapıyı, Türk İslam sentezi cenderesinde eritmek istiyor. Bu yönelimle de Kars’ta etnik ve inanç gerilimini bizzat hükümetin kendisi tırmandırıyor. Kars’ta ileri de etnik ve inanç farklılıkları nedeniyle yaşanacakların sorumlusu hükümetin son yıllarda attığı adımlarda aranmalıdır.
III – Kars’ın, tarih içerisinde birden fazla etnik ve inanç grubuna ev sahipliği yapmasından şekillenerek gelen ve birbirini kabullenen, içselleştiren kültürel dokusu var. Bu dokuda Ermenilerin, Rusların ve yine Rus olan Malakanların da önemli bir payı var. Çarlık Rusyası, “askerlik yapmam, vergi vermem” diyen Malakanları Kars’a sürdüğü belirtiliyor. Konuştuğum herkes Malakanların çok ileri kültürel değerleri olduğunu belirtip “keşke geri Rusya’ya dönmeselerdi” diye de ekliyorlar. Yine aynı kültürel yapının, 1918 yılında kurulan ve bir yıl gibi yaşayabilen, başkanlığını Cihangirzade İbrahim’in yaptığı“Cenub-ı Garbi Kafkas Hükümet i Cumhuriyesi”ni doğurduğunu da belirtiyorlar.
İşte Türk rejim ve hükümeti, Hasan Harakani üzerinden Kars’ın bu zengin ve farklı kültürünü barındıran kimliği yerine, Türk İslam sentezine dayanan ırkçı ve tekçi kimliği halklara ve inançlara dayatarak inşa etmek istiyor!
IV – Kars’ta ki siyasal fotoğrafın bir diğer kesiti şudur; yakın tarihinde etkin olan sol-sosyalist damarın bir kısmı DBP-HDP çizgisine kayarken ağırlıklı kesimi ise, “şeriat gelecek cumhuriyet elden gidecek” basıncıyla CHP’ye yönelmiş durumda. Sol-sosyalist damarın CHP’ye yönelimde; küresel düzlemde sosyalist dalganın geri çekilmesinin son adımı olarak reel sosyalizmin yıkılması; AKP iktidarının son yıllarındaki icraatından algılanan “şeriat geliyor basıncıyla “laik Cumhuriyet rejimi elde gidecek” kaygısının yanı sıra dört parçasıyla yükselen Kürdistan ulusal özgürlük mücadelesi ve özellikle ABD liderliğindeki Batının, Güney Kürdistan ile Rojava’yi desteklemesi üzerinden de “ülke parçalanacak” korkusunun rolü bulunuyor.
Gözlemlerimize göre şu tespit, doğruya en yakın ya da en kapsayıcı olur kanaatindeyiz: Kars siyasal yapısı/dinamiği şu ikilem üzerinden ayrışıyor: Şeriat mı- Kemalist laik rejim mi? Bir adım geriden Kürt ulusal özgürlük talepleri mi- Türkiye’nin bölünmez birliği mi”?
V – Kars’ın sol-sosyalist ağırlıklı kimlik yapısının süreçte zayıflamış olması, buna OHAL ile estirilen terör ve siyasal kıyımın eklenmesi ve tam da toplantı yapacak günün öncesinde 370 derneğin kapatılmış olmasının da etkisiyle geniş toplantı yapacak salon bulmadık.
Sonuç olarak; Kürdistan’ın Serhat kenti Kars; AKP iktidarlarının Hasan Harakani üzerinden halklara ve inançlara giydirmek istediği deli gömlek Türk İslam sentezine ve bağnazlığına karşı, zengin ve farklı kültürel yapısıyla ve halen kısmen koruyabildiği sol-demokrat kimliğiyle direniyor. Bu direnme anlamlıdır, sahip çıkılıp geliştirilmelidir. Kars’ın sanayi kenti olmamasından kaynaklanan çalışan yapısının kimi eski kadroların esprili deyişiyle “dıngılı burjuvazi” (yanı küçük burjuvazi) olması ve yaşanan onca erozyona rağmen sol-demokrat kimliğini halen koruyor. Siyaseten, Kürdistan komünistlerine düşen görev ve sorumluluk, bu dirence direnç katabilmektir. 14.11.2016