Hüseyin Nesimi, “Sahib Zuhur” adlı kitabında Osmanlı’nın çöküş sürecinin tanığı bir bürokrat olarak fikirlerini aktarıyor. “Sahib zuhur”, başkaldıran, isyancı anlamlarına geliyor.
Haluk Kalafat İstanbul – BİA Haber Merkezi
Lice Kaymakamı Giritli Hüseyin Nesimi 1915 yılında tehcire karşı çıktığı ve Ermenileri korumaya çalıştığı için öldürüldü.
“Sahib Zuhur” Nesimi’nin öldürülmeden önce yazdığı kitabı. Kitabı bir Osmanlı bürokratının hatıratı olarak okumak mümkün. Çünkü bir bürokrat ama “muhalif” bir bürokrat olarak dönemin önemli olaylarını aktarmış, yorumlamış.
Kitabını öldürülmesinden on dört ay önce bitirmiş. Kitabın yıllar sonra Türkçeleştirilerek Everest Yayınları’ndan çıkmasının hikayesi oldukça ilginç.
Kitabı yayına hazırlayan Oral Çalışlar, kitabın girişinde bu hikayeyi anlatmaya şöyle başlıyor:
“Diyarbakır eski milletvekili Dr. Tarık Ziya Ekinci’nin Lice’den Paris’e Anılarım (İletişim Yayınları, 2010) anı kitabıyla başladı her şey. Ekinci, anılarının bir yerinde 1915 Ermeni kıyımına karşı çıkan Lice kaymakamının öldürülmesinden söz eder. Lice Diyarbakır yolu üzerindeki kaymakamın mezarının hâlâ varolduğunu ifade eder.”
Çalışlar bu detayı yakalar ve bahse konu olan kaymakamın kim olduğunu araştırmaya başlar. Araştırınca görür ki, Lice Kaymakamı Hüseyin Nesimi’dir ve yazar Abidin Nesimi’nin babasıdır.
Abidin Nesimi’ye (Fatinoğlu) de bir parantez açmak gerek. Abidin Nesimi Marksçı Solun Birliği, (Promete Yayınları, 1990), Marksçı Açıdan Kapitalizmin Analizi, (1974), Sosyalistlere Açık Mektup (1969) gibi kitapların yazarı. 1911’de babasının Kaymakamlığını yaptığı Bingöl’ün Kiğı ilçesinde doğmuş. Abidin Nesimi İlkokulu Mercan Sultanisi´nde, orta ve liseyi İstanbul Erkek Lisesi´nde okumuş, yükseköğrenimini Yüksek Mühendis Mektebi olan İstanbul Teknik Üniversitesi´nin Su Şubesi’nden mezun olmuş bir mühendis. Bayındırlık Bakanlığı’nda çalışmış, aynı zamanda dergilere yazmış, kitaplar çıkartmış. 1991’de vefat etmiş. Hatıratını “Yılların İçinden” adlıyla yayınnlamış. Babası Hüseyin Nesim’den bu kitabında sözediyor.
Oral Çalışlar “Yılların İçinden”deki bilgilere ulaştıktan sonra yola düşer:
“Önce Diyarbakır’ın Kocaköy (Karaz) ilçesi yakınlarında bulunan mezarın yerini saptadık. Aralarında Mıgırdiç Margosyanın bulunduğu bir ekiple mezar kalıntılarının bulunduğu yere gittik.”
Kitabın orijinalini de bu gezi sırasında buluyor:
“Araştırmam sırasında Abidin Nesimi’nin iki oğlu olduğunu öğrendim. İki kardeş önemli yatırımlar yapan iş insanlarıydı. Kardeşlerden birinin adı Ali’ydi, diğeri ise dede Hüseyin Nesimi’nin adını taşıyordu.
“Onlarla buluştuk. Dedelerinin mezar yerinin bulunmasına sevinmişlerdi. O mezarı yaptırmak istiyorlardı. Bu arada ağabey Hüseyin Nesimi çantasından eski Türkçe yazılmış bir kitap çıkardı.
“Kitabın yazarı öldürülen kaymakam dede Hüseyin Nesimi’ydi. Tabii içinde ne olduğunu anlamamız mümkün değildi.
Kitabı aldım okuması ve incelemesi için kız kardeşim Serpil Çalışlar Ekiciye verdim. O, kitabı okudu ve Hüseyin Nesimi’nin öldürülmesinden iki yıl önce bunları yazdığım ve o dönemin siyasi meselelerine ilişkin öneri ve analizlerini içerdiğini söyledi. Bugüne ışık tutan önemli saptamaların bulunduğunu da ilave etti.”
Metin üzerinde çalışmaya başlıyor ve bu eserin yayınlanması gerektiğine karar veriyor:
“Sahib Zuhur’un bir köşede unutulmaya bırakılmayacak kadar önemli bir kitap olduğunu düşünüyorum”.
Bu arada “sahib zuhur”, başkaldıran, isyancı anlamlarına geliyor. Hüseyin Nesimi Osmanlı’nın çöküş sürecinin tanığı bir bürokrat olarak fikirlerini aktarıyor.
Tarihimizde 93 Harbi olarak adlandırılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndaki yenilgi sonrası Osmanlı Devletinin 1878 yılında imzaladığı Berlin Antlaşması çöküş sürecini iyiden görünür kılmıştı. Nesimi’nin yaptığı siyasi tahlil 1914’e kadar olan süreci kapsıyor.
Sahib Zuhur isimli kitabını Şubat 1914’da, Birinci Dünya Savaşının başlamasından beş ay, kendisinin öldürülmesinden on dört ay önce tamamlamış. Onun öldürülmesi bu coğrafyada sonraki yıllarda da sürecek faili meçhul cinayetlerden biri. Aslında faili belli ama meçhul bırakılmış bir cinayet.
Oral çalışlar, Tarık Ziya Ekinci’den* aktarıyor:
“İttihat ve Terakki üyesi olan Diyarbakır Valisi Reşit Paşa (Bey olacak), tehcir kararını katı biçimde yorumlamıştır… Tehcir esnasında Diyarbakır’a götürülen kafiledeki tanınmış zengin Ermenilerin ve din adamlarının büyük çoğunluğu katledilmiştir. Lice’nin o dönemdeki kaymakamı, tehcire tabi tutulan kafileye refakat eden ağalara ve kasaba ileri gelenlerine hiç kimseye dokunmamaları(nı)… tembihlemiş. Ancak… Kafiledekiler büyük ölçüde katledilmişler. Keza kaymakam da Lice’ye bağlı Karaz Köyü’nü (şimdiki Diyarbakır’ın Kocaköy ilçesi) geçtikten hemen sonra orada öldürülmüş… Yol kenarına gömülmüş. Yakın zamana kadar yeri belli olan bu mezarın varlığından ötürü, yöre Tırba Kaymekam (Kaymakam Mezarı) olarak anılıyor.”
Abidin Nesimi ise hatıratında şöyle aktarıyor babasının öldürülüşünü:
“…İttihat ve Terakki Partisinin politikasıyla bağdaşamadığından, faili bulunamayan bir çete taarruzuna uğrayarak 1915’te şehit edildi”.
Ancak cinayet resmi kayıtlara şöyle geçer:
“… eşkıya takibi sırasında 15 Haziran 1331’de (23 Haziran 1915’te) çetelerin taarruzuna uğrayarak şehit edildi…”
Oral Çalışlar “Sahib Zuhur”un tercümesine geçmeden önce Nesimi’nin hem hayatını hem de öldürülüşü üzerine çeşitli iddiaları vebelgeleri gözler önüne seriyor.
“Sahib Zuhur” ise Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde Osmanlı toplumunun yapısını merak edenlere önemli ipuçları veriyor. (HK)
* Lice’den Paris’e Anılarım (İletişim Yayınları, 2010)
Haluk Kalafat
ODTÜ, Siyaset Bilimi mezunu. Üniversite yıllarında Abra ve Patika adlı dergilerin yayınlanma süreçlerinde yer aldı. Bir süre Sol Yayınları’nda editörlük yaptı. Gazeteciliğe GazetePazar’da başladı; ardından Hürriyet gazetesinde çalıştı. Daha sonra Habertürk – Yarın gazetesi, Picus Edebiyat Dergisi’nde, Sabah ve Habertürk dergi gruplarında çalıştı. 2011’den bugüne bianet haber sitesinde çalışıyor.
Kaynak:BİAnet