Site icon Rojnameya Newroz

PEKER, İDDİALARINI ŞAHSİLEŞTİREREK DEVLETİ AKLAYABİLİR Mİ?

Türkiye ve dünyada bir aya yakındır gündem Sedat Peker ve onun ifadeleri. Bir mafya liderinin böyle gündeme oturması belki de bir ilktir. Farklı bir tarzda anlattıklarıyla şimdiden nerdeyse dünya genelinde en çok izlenen kişi rekorunu kırmak üzere.

Hasan Işık / Yazarın diğer makaleleri için tıklayın

Elbette esas konu bir mafya liderinin anlatım tarzındaki farklılıklar değil.
Öncelikle şimdiye kadar anlattığı çoğu şey zaten bilinen faaliyetlerdi öyle ki bu kirli ilişkileri deşifre eden onlarca muhalif aydın ve gazeteci bu anlatılanları ortaya çıkardıkları için katledilmişlerdir.
Anlattıkları kirli ilişkilere tek tek değinmeye gerek yok, zaten yeterince insan videoları bütün detayları ile izlemiştir.
Ancak bu anlatımların üzerinde çok dikkatli durmamız gerekmekte. Olaya bir çıkar çatışması ve bir anlık bir öfkeyle söylenmiş sözler, bir mafya tehdidi gibi bakmak çok büyük bir yanılgı olacaktır.
Görünen  o ki  bireysel bir eylemden öte kolektif bir eylemdir. Hazırlığı iyi yapılan iyi plânlanan bir projedir.
Anlatımlardaki üslup öfkeli bir mafya liderinden çok kendi ifadesi ile devletine zarar getirmemek için çok ince düşünülerek hazırlanmaktadır. İşlenen kirli suçlar çok dikkatle şahsileştirilerek devlet aklanılmaya çalışılmaktadır.
Burada sanki devletin bir kliğinin sanki bir başka kliği temizleyerek yeni bir dizaynın ön hazırlığını yaptığını anlayabiliriz.
Videolara bakıldığında tam bir devlet dili hakimdir. Soldan, Alevilere, Kürtlere kadar her konuya kitap kapağı düzeyinde bilgi ile bilgelik edası sezdirilmektedir. Sanki her şeyi biliyor olmalarına rağmen doğru yolda kendilerinin olduğunu kanıtlama göstergesidir işte bu tam da devlet üslubudur.
Ama bu videoları izlerken meselenin bir güç savaşı olduğunu düşünmek büyük bir eksikliktir. Bu eksiklik asıl meselenin Kürdistan olduğunu görmemizi engellemektedir.
Öyle ki iktidarı zulümle suçlayan, halkın açlığından dem vuran mafya lideri iktidar ortağına şimdiye kadar tek bir laf etmemiştir. Çünkü iktidar ortağı MHP’nin Kürdistan tavrı ile bu organizasyonun Kürdistan refleksleri aynı ölçüde keskin ve nettir.
Sedat Peker’in kendi ifadesi ile birkaç sefer üstüne basa basa en büyük sorun Kürt ve Alevi sorunu demesi meselenin satır aralarında saklı gerçekliği ifşa etmektedir.
Tekrar söylemek gerekirse bütün bu kıyamet ve tantananın en büyük sebebi Kürdistan sorunudur.
Gülen cemaatiyle yollarını ayırma kararı alan iktidar ihtiyaç duyduğu gücü Ergenkon ortaklığında bulmuştur. Ergenekoncular cezaevinden çıktıktan kısa bir süre sonra barış görüşmeleri sonlandırılmıştır. Daha sonra ortaya çıkmıştır ki bu ortaklık çöktürme planları önceden hazırlamış ve yürürlüğe sokmuştur. Ancak iktidar aldığı bu çöktürme görevini binlerce cana mal olsa da başaramamıştır. Bu da onu çöküşe götürmektedir. Yani Kürtleri çökertemediği için iktidar çökecek duruma gelmiştir.
Bu başarısızlığın ilk kaybetmesi 7 Haziran seçimleridir. HDP’nin ana dinamik olarak Kürtlerin büyük bir çoğunluğuyla koalisyon kurabilme olasılıkları bu ortaklığı dehşete düşürmüş, mafya liderinin itirafı ile “korku iklimi” oluşturularak HDP oyun dışı bırakılmıştır.
Şimdi yeni bir strateji ile yine HDP “esasında Kürtler” oyun dışı bırakılmak isteniyor.
AKP’nin sebep olduğu, artık ayyuka çıkan ekonomik çöküntü ve pandemi ile mücadelesi tam bir kaos olan iktidarın politikaları yüzünden sokaktaki isyana varacak rahatsızlık iklimi bu devlet sevdalılarını rahatsız etmektedir.
Cumhur İttifakının kaybetme olasılığı arttıkça bu muhalefete cesaret vermektedir. Son günlerde muhalefet partilerinin yakınlaşması Millet İttifakının dışarıdan HDP desteğini alacağı ve hatta HDP’ye bakanlık verileceği gündeme düşünce bu yapı yeni bir strateji oluşturmak zorunda kaldı.
Bu durumda kurulacak yeni koalisyonda Kürtleri devre dışı bırakmak.
Bunun en kolay yolu zaten gidici olan AKP’nin oylarını mümkün olduğunca dibe çekmek, böylelikle zaten gönülsüz olan millet ittifakının diğer partilerinin HDP ile ortaklığa ihtiyaç duymayacağı bir seçim  sonucu yaratmak. Böylelikle bir ihtimal ve iddia bile olsa HDP’nin bir bakanlık alarak MGK’ya girmesinin önünü kesmek yani  “devletin bekasını kurtarmak.”
İşte Sedat Peker canından çok sevdiği devletine belki de hizmet etmek için AKP’ye böyle bir savaş açmıştır.
İşte tüm bu ihtimaller göz önünde bulundurularak Kürt siyasetinin çok dikkatli olması gerekmektedir. Kürtler gelecek seçimdeki kilit olma rollerini korumalı ve girecekleri ittifaklarda ilerde yok sayılabilinecek korsan pozisyonuna düşmemelidirler. Barış görüşmelerindeki gibi bir anda kenara itilmek istemiyorlarsa Kürtler sağlam dayanaklar üzerinde siyaset yapmak zorundadırlar.

Exit mobile version