Site icon Rojnameya Newroz

Kürtlerin tarihi esas olarak bir bölünme ve ittifaksızlık…

Bayram Bozyel

Bayram BOZYEL / Kürdistan Sosyalist Partisi Genel Başkanı

Yüz elli yıldır süren Kürt ulusal bağımsızlık mücadelesinde, hep gündemde olan ulusal ittifakın dünü-bugünü geleceği hakkında görüşleriniz nelerdir?

Kürt halkının özgürlük mücadelesinde ittifak sorunu stratejik bir öneme sahiptir ve Kürt meselesinin doğasının dayattığı bir ihtiyaçtır.

Kürt meselesi ise, Kürt ulusunun bütün katmanlarının en temel ulusal demokratik haklarının gasp edilmesinden kaynaklanan bir sorundur. Bir ulus bütün sınıfsal, sosyal, kültürel ve mezhepsel kesimleriyle ulusal baskıya maruz kalıyorsa, o ulusun özgürleşmesi için ulusal ittifak kaçınılmazdır. Bu diyalektik bütünlük içinde bakıldığında ulusal ittifak konusu; ulusal hakları gasp edilmiş, ülkesi sömürgeleştirilmiş, bütün maddi ve manevi değerleri yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmış Kürt halkının özgürlüğü için yaşamsal bir meseledir.

Öte yandan dünden bugüne farklı kavramsal çerçevelerde de olsa ulusal ittifak Kürtlerin gündeminde olageldi hep. Bu konu Kürtlerin 16. yüzyılda Osmanlılarla ilk kez karşılaştığı dönemde de gündemdeydi. 19. yüzyılın başından Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar süren zor ve sıcak mücadele zamanlarında da yakıcılığını korudu. Kürtlerin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesindeki önemi nedeniyle ittifak konusu büyük Kürt filozofu Ahmedê Xani’nin eserlerine yansıdı, ateşli yurtsever ve şair Cigerxwin’in mısralarında yer aldı ve birçok Kürt aydın, yazar ve siyasetçisinin çığlıklarının konusu oldu.  

Ulusal ittifak konusu bugün geçmişe oranla daha da önem kazanmış durumda. Bunun nedenleri var; çünkü bugün Kürtler Kürdistan’ın dört parçasında tarihi fırsatların eşiğinde bulunuyorlar. Başka bir ifade ile bugün özgürlük bir hayal değil, artık bir zamanlama meselesidir. Mevcut koşulları lehe çevirip ulusal özgürlükle taçlandırmak ise ancak kelimenin gerçek anlamda ulusal bir strateji ve bu stratejinin ete kemiğe kavuştuğu ulusal ittifak ile mümkündür. Ulusal ittifak konusunu bugün yakıcı ve yaşamsal kılan budur.

Ulusal ittifakın değişen sosyolojisinin ana çizgileri nelerdir? Partilerin yanı sıra halk ve sivil kurumların ulusal ittifaktaki yerleri ne olmalı?

Ulusal ittifak esas olarak çok temel siyasi ve stratejik bir konudur ve bu yönüyle siyasi aktörler üzerinden inşa edilecek bir süreçtir.

Öte yandan Kürdistan’da hızla büyüyüp gelişen bir sivil toplum ve sivil kurumlar ağı söz konusu. Adı geçen kurumların her biri kendi çapında önemli bir toplumsal ve mesleki grubu temsil ederken, diğer yandan Kürt toplumunun siyasal ve toplumsal açıdan şekillenmesinde önemli misyonlar üstlenecek konumdadırlar. Sivil ve mesleki kurumlar aynı zamanda Kürt siyasetinin sağlıklı bir dengeye kavuşması ve siyasi aktörler arasındaki ilişkilerin düzgün işlemesi bakımından da olumlu ve denetleyici bir rol oynayabilir.

Başka bir ifade ile Kürdistan’daki toplumsal dinamizmi temsil yeteneği olan sivil ve mesleki kurumların birikimi ve enerjisi özenle dikkate alınmalı ve bu enerji ve birikimin ulusal ittifak sürecinin inşası ve güçlendirilmesine kanalize edilmesi için yaratıcı yöntem ve mekanizmalar geliştirilmelidir.

Kürdistan parçalarında ulusal ittifakın özgün farklılıkları hakkında neler söylenebilir?

Kürt ulusal ittifakı aynı ilkesel ihtiyaçlardan kaynaklanmakla birlikte Kürdistan’ın her parçasında oranın özgün koşullarına dayanmak zorundadır.

Bugün Kürdistan’ın her parçasında farklı sosyal, toplumsal, kültürel, mezhepsel ve etnik dinamikler işlemekte, ulusal bilinç ve örgütlülük bazında farklı süreçler yaşanmakta, Kürt halkını ulusal boyunduruk altına alan her devletin politikaları çok çeşitlilikler barındırmaktadır.

Başka bir ifade ile Kürdistan’ın her parçasında özgürlük mücadelesi çok farklı koşullar içinde yürütülmekte ve sınırları içinde bulunan ülke/devletin koşulları tarafından derinden etkilenmektedir. Her bir parçada ulusal ittifak sürecinin söz konusu parçadaki özgün koşular dikkate alınarak inşa edilmesi kaçınılmazdır. Kürdistan’ın her parçasında ulusal ittifakın dayanacağı siyasi ve toplumsal dinamiklerin, ittifak edilecek ezen ulus devrimci/değişim hareketinin, ittifakın önüne koyacağı yakın ve uzun vadeli hedeflerin farklı olması eşyanın tabiatı gereğidir.

Bu noktada altı çizilmesi gereken önemli iki nokta söz konusu:

Birincisi, hiçbir parçadaki mücadele ve ittifak modelinin bir diğer parçaya dayatılmaması, bir parçadaki güçlerin diğer parçalardaki ulusal güçlerin içişlerine karışmaması.

İkincisi; Dört parçadaki mücadele arasında nasıl bir koordinasyon ya da eşgüdümün sağlanacağıdır. Bu noktada bizim önerimiz şudur: Dört parça arasındaki mücadeleyi uyumlaştırmak, yakınlaştırmak ve koordine etmek bakımından başvurulacak en uygun yöntem belirli aralıklarla dört parçadaki ulusal güçlerin ortak konferanslarda bir araya gelmesidir. Belirli aralıklarla toplanacak ulusal konferanslarda parçalar arasında mücadele deneyimleri ve perspektifleri paylaşılabilir ve böylece belli bir uyum ve koordinasyon sağlanabilir.

Kürt partilerinin ulusal ittifak meselesinde halkın birlik eğiliminin gerisinde kaldıkları görüşüne katılır mısınız? Katılırsanız bunun nedenleri hakkında görüşünüz nedir?

Kürt halkının birlik konusunda çok istekli olduğuna kuşku yok. Halk haklı olarak karşı karşıya kaldığı bütün sorunların kaynağı olarak ulusal ittifakın olmayışını görüyor ve bu durumdan şikâyet ediyor. Ancak ulusal birlik konusunda bu kadar hassas olan halkın, ulusal ittifakın hayata geçirilmesi için siyasi partiler üzerinde ne kadar etkili olduğu ya da bu konudaki sorumlulukları ölçüsünde Kürt siyasi aktörleri üzerinde ne kadar caydırıcı ve denetleyici bir rol oynadıkları tartışma konusu.

Öte yandan ulusal birik konusu siyasi aktörlerin de en azından çoğunun gündeminden hiç düşmüyor. Bütün mesele bu konunun gereklerinin neden hakkıyla yerine getirilmediğinde yatıyor.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kazanımlarını korumak ve ileriye taşımada ulusal ittifakın rolü nedir? Hewlêr ile Kamışlı savunmasının birbirine bağlı hale geldiği görüşü hakkında ne dersiniz?

Bugün Güney Kürdistan ve Rojava Kürt Bölgesi’nde ulusal ittifak meselesi diğer iki parçadaki ittifak konusundan daha çok yakıcıdır. Çünkü bu iki parçada ulusal ittifak meselesine bağlı olarak kazanılacak çok şey olduğu gibi, birçok kazanımı kaybetmek de mümkündür.

Kürdistan Bölgesi Yönetimi kapsamında elde edilen statü, Kürtlerin yüzyıllık mücadelelerinin bir ürünü ve halkımız için altın değerinde bir kazanım. Güney Kürdistan Federe Yönetimi hem Irak anayasası tarafından tanındığı hem de uluslararası sistem tarafından kabul edildiği için son derece önemli. Güney Kürdistan’daki statüyü yarı devlet olarak tanımlamak yerindedir.

Öte yandan Güney Kürdistan sadece Kürtler için bir özgürlük vahası değil, aynı zamanda temel hak ve özgürlükler bazında Ortadoğu’da örnek bir demokratik toplum modelini oluşturuyor. Başka bir ifade ile Kürdistan Bölge Yönetimi dünyadaki bütün Kürtler için bir umut ve güvence kaynağıdır.

Bu nedenle buradaki kazanımları gözümüz gibi korumamız gerekir.

Öte yandan Kürdistan Bölgesi’nde süregitmekte olan askeri, idari ve ekonomik çift başlılık hem mevcut kazanımları riske sokuyor hem de Kürtlerin gelecek umuduna gölge düşürüyor.

Bunun için buradaki iki başlı yönetime son verilmesi, peşmergenin ulusal bir çatı altında birleştirilmesi ve belli başlı partilerin ulusal bir strateji etrafında birleşmeleri yaşamsal önemdedir.

Benzer bir durum Batı Kürdistan için de geçerlidir. Suriye’de Kürt halkının tarihi bir süreçten geçtiği açıktır. Batı Kürdistan’da Kürtlerin ulusal bir statü elde etmesi artık bir zaman meselesidir. Kürtlerin mevcut koşulları ulusal bir statüyle taçlandırmaları ancak gerçek ve kapsamlı bir ulusal ittifakla mümkündür.

Suriye’de Kürt tarafları bir araya getirmek için ABD ve Fransa’nın inisiyatifiyle sürdürülen girişimler çok önemlidir. Bu girişim aynı zamanda Kürtlerin uluslararası büyük aktörler tarafından muhatap alındığının göstergesidir.

Öte yandan gelinen aşamada Kürdistan’ın dört parçasının kaderi hiç bu kadar içe içe geçmemiş ve birbirine bağlanmamıştı. Özel olarak da Güney ve Güneybatı Kürdistan’da halkımızın kaderi, aynı zamanda bu iki parçadaki ulusal güçler arasında yakın bir işbirliği, eşgüdüm ve güçlü bir dayanışmanın geliştirilmesine bağlıdır.

Sömürgeci devletler, federal veya bağımsız Kürdistan’ı engellemek için ittifak yapıyorlar. Kürt partileri ise statü elde etmek veya olanı korumak için neden ittifak kurmuyorlar? Kürdistan’ın dörde parçalanmasının bunda rolü var mıdır? Bunu engelleyen nedir, nelerdir?

Kürt partilerinin ittifak çalışmaları bakımından olumlu deneyimlerini de unutmamak lazım. Örneğin Güney Kürdistan’da elde edilen kazanımlarda Halepçe Katliamı’ndan sonra 1988 yılında kurulan Kurdistani Cephe’nin payı büyüktür. Yine İkinci Körfez Savaşı döneminde ve 2005 yılında yapılan Irak Anayasa yapım sürecinde Kürtler tarihi bir sınavı başarıyla aştılar ve önemli bir birlik ruhu ortaya koydular.

Ama Kürtlerin tarihi esas olarak bir bölünme ve ittifaksızlık tarihi olarak bilinir. Bunda Kürtlerin tarihi süreç için etkin bir devlet deneyimi yaşamamış olmalarının etkisi büyüktür. Devlet olma deneyimini yaşayan bir ulus eldekini kaybetmemek ya da yeniden elde etmek için olağanüstü bir bilinç ve birlik ruhu geliştirir.  

Kürtler ise iki büyük imparatorluğun, Osmanlı ve Pars devletlerinin etki alanındaki bir coğrafyada güçlü bir siyasi merkez olamadılar ve bölünmüş bir kadere zorlandılar. Söz konusu iki devlet Kürtleri kah birbirlerine karşı kullandı, kah Kürtleri kendi içlerinde çatıştırdılar. Bu durum tarihsel süreç içinde Kürtlerde birlik duygusunu zedeledi ama direniş ve bağımsızlık ruhunu hiçbir zaman ortadan kaldıramadı.

Kuzey Kürdistan’da kalıcı ulusal ittifak neden kurulamıyor? Devam eden ittifak çalışmaları kalıcı ulusal ittifaka evirilebilirler mi? Ne yapmak lazım?

Kuzey Kürdistan’da ulusal birlik çalışmaları konusunda geçmişte önemli adımlar atıldı, deneyimler yaşandı. UDG, TEVGER, Kürdistani Cephe, TEVKURD bunlardan bir kaçıdır. Buna karşın hala arzu edilen noktaya ulaşılmış değil.

Bu konuda üç noktanın altı çizilmeli.

Birincisi: Ulusal ittifak için temel belli başlı ilkelerde anlaşma zemini sağlanmalı. Kürdistan’ın ülke gerçeği, Kürtlerin ulus olmaktan kaynaklanan haklarının tanınması, Kürtlerin Kürdistan’da özgür ve demokratik yaşama hakkı ilkesi bu ilkelerden bazıları. Elbette bu temel ilkeleri daha da detaylandırmak mümkün.

İkincisi: Günümüzde Kürtler bakımından izlenecek mücadele yol ve yöntemleri siyasi ilkeler kadar önemlidir. Mücadele araçları siyasi amaçlarla uyumlu olmak zorundadır. Bu çerçevede Kuzey Kürdistan’da özgürlük mücadelesinin esas olarak siyasi, sivil, demokratik ve barışçıl yöntemlerle sürdürülmesi ulusal bir ittifakın inşası için çok önemlidir. Kuzey Kürdistan koşullarında artık silahlı mücadele yarardan çok zarar getirmektedir.

Üçüncüsü: Kuzey Kürdistan’da gerçek anlamda bir ulusal bir ittifak ancak bu konuya ilişkin bilincin gerçek anlamda içselleştirilmesi ile mümkündür. Birilerinin kendilerini dünyanın merkezine koyması ve ulusal ittifaka taktik bir anlayışla yaklaşmasıyla ulusal ittifak kurulamaz. Kuzey Kürdistan’da gerçek bir ulusal ittifak, ilk başta belirtiğimiz gibi bu konunun Kürt meselesinin doğasıyla olan kopmaz bütünlüğünü kabul eden bir anlayışla kurulabilir.

Eğer Kürt halkının özgürlüğünün ulusal ittifaktan geçtiğini düşünüyorsak, buna ulaşıncaya kadar ısrarla çabalarımızı sürdürmeliyiz. Mevcut işbirliği ve diyalog çabalarının hiçbirini küçümsemeden, kapsamlı ve kucaklayıcı bir ulusal ittifakın inşası için yola devam etmeliyiz. Küçük ve somut hedeflere odaklı işbirlikleri aramızdaki güven ve yakınlaşmayı güçlendirerek ulusal bir ittifak yönünde bizi daha çok motive edebilir. Birçok siyasi partinin içinde yer aldığı Kürt Dil Platformu’nun yürüttüğü çalışmalar bu açıdan önemlidir.

Ulusal ittifak seçimlere nasıl bakmalı?

Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uygulanmakta olan % 50+1 sistemi ve egemen kesimin Cumhur ve Millet İttifakı olarak ikiye bölünmesinin Kürtlerin oylarını belirleyici/kilit bir konuma getirdiği genel bir kabul görmektedir. Öte yandan Türkiye’nin içine girdiği çok yönlü yapısal kriz sürdürülemez hale gelmiştir ve bu da bir değişimi kaçınılmaz kılmaktadır.

Bu çerçevede 2023 Haziran ayında yapılacak seçimler hem Türkiye geneli hem de Kürtler bakımından önem kazanmaktadır. Bu konuda esas alınması gereken nokta, Kürtlerin mevcut koşullarda hangi talepler ve nasıl bir program ile sürece dahil olacaklarıdır. Başka bir ifade ile sorun teknik olarak seçime katılıp katılmamak değil, Türkiye’de siyasi ve toplumsal iklimim yeniden şekillenme ve dönüşüm sürecine Kürtlerin nasıl bir program ile müdahil olacaklarıdır.

Bu açıdan PSK, PAK ve TEVGER’in kamuoyuna paylaştığı “Acil Talepler” belgesi veya ona benzer müzakere edilmiş bir ilkeler manzumesi, bütün Kürt taraflarının üzerinde ittifak kuracakları bir ulusal payda/fikri temel olabilir.

Bu türden yakıcı ve acil ulusal demokratik taleplerin hayat bulması esas alınarak Kürt tarafı seçim politikasını ve yol yöntemlerini oturup tartışmalı ve amaca hizmet edecek bir yöntem geliştirmelidir. Kürt tarafı eş zamanlı olarak, seçim sürecine katılan diğer aktörleri etkilemek için de yoğun girişimlerde bulunabilir ve bulunmalıdır da.

Kürtler, seçim konusunu sadece seçim takvimine kadar işleyen bir süreç olarak değerlendirmemeli. Ondan daha önemli olan, seçim sonrasında Türkiye’nin ve Kürtlerin yakın geleceğinin nasıl şekilleneceği hedefine odaklanmaktır. 05.10.2022

Bu makale: Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 13 / Aralık 2022 (PDF) yayınlanmıştır.

Exit mobile version