Site icon Rojnameya Newroz

KÜRDİSTAN’I YENİ DENKLEMLER BEKLEMEKTE!

Üçüncü Dünya savaşının devam ettiği bu süreçte savaşın coğrafyası olan Kürdistan’ı yeni denklemler beklemekte. Kürt hareketleri, Kürdistan ve bölge halkları yeni değişimlere hazır olmalı, gerekli donanım birikimleri hazır bulundurmalıdır. Kürdistan’daki özgürlük sürecinin önündeki en büyük engel olan Türkiye ve İran, aynı zamanda Güney Kürdistan’daki istikrarsız siyaset Kürdistan’ın geleceği önündeki engel taşları olarak miatlarını doldurmaktadırlar.

Hasan Işık / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Son gelişmeler iki büyük sömürgeci Türkiye ve İran’ın içerdeki baskıcı rejim ısrarları ve aynı zamanda uluslararası sıkışmışlıktan kaynaklanan ekonomik ve sosyal buhran Kürdistan üstündeki işgalci durumunu zayıflatmakta hatta kendi ülkelerinde dahi toplumsal rahatsızlıklar baş göstermeye başlamıştır. En son Suriye’deki tablo iyice Kürdistan denklemini değiştirmiştir. QSD güçlerinin Irak-Suriye sınırını DAEŞ’ten temizlemesi Suriye rejimi ve Rusya’nın cihatçıları sıkıştırdıkları şehirlerde vurması Türkiye’nin tüm yatırımını yaptığı cihatçı politikaların sonunun geldiğini göstermekte. ABD ve Rusya’nın Türkiye’nin Afrin işgalinin haksızlığını beyan eden açıklamaları ve aynı açıklamaları AB ülkelerinin de tekrarlaması ve aynı tavrı takınmaları Kürdistan sömürgecilerini iyice sıkıştırmaktadır.
Bu doğrultuda uçak düşürme krizinden sonra Rusya’nın Suriye’de bazı yerlerin işgal girişiminde TC’ye göz yumması aldatıcı olmamalıdır. Öyle ki Rusya hala pek çok alanda TC mallarına ambargo uygulamaktadır. En son TC destekli cihatçılara rejim ile birlikte operasyon yapması artık TC’nin Astana projesinin çöktüğünü göstermektedir. Yakın bir zamanda TC Suriye’de işgal ettiği topraklardan çıkarılabilir. Elbette ki bölgedeki Kürt güçlerinin direnişleri de büyük sömürgecileri bu politikalara sürüklemede etkili olmuştur. Son zamanlarda ABD ile yaşanan krizin her ne kadar İran ambargosunun delinmesinden alev alması ve Rahip Brunson meselesinin alevi iyice körüklemesi gibi görülse de esas mesele Ortadoğu’da oluşacak yeni uluslararası statüye TC’nin sadece Kürt nefret histerisiyle yaklaşımıdır.
ABD artık Ortadoğu’da bu şekilde mızrağın torbaya sığmadığını görmüştür. Torbayı zorlayan en sert mızrak ise Kürtlerdir.
Bölgedeki otoriter rejimler birer birer sallanırken elbette ki Kürdistan sömürgecilerinden biri olan TC de bundan payına düşeni alacaktır. Rahip Brunson meselesinde ortaya atılan “Bu rahip Kürtleri Hıristiyan yapmak istiyor.” gibi bir açıklama aslında ABD ile krizin asıl sebebinin Kürdistan olduğunun bir itirafıdır. Bölgede statüsüz parçalanmış bir ülke olan Kürdistan ve onun halkları artık bu yüzyılda dünyayı utandırmaktadır. Dünya bu ayıbı kapatma uğraşındadır. Kürtler Dünyaya insanlığın düşmanlarına karşı destansı mücadeleleriyle bir nefes aldırdı. Dünya artık Kürtlere kaybettirdikleri özgürlüklerini verme uğraşına girmeli ve Kürtlerin hakkı olan özgürlüklerini inşa etmede yardımcı olmalıdır.

Exit mobile version