Koronavirüsü ortaya çıktıktan buyana bir söylem var. Korona eşitlikçi bir virüs fakir -zengin, kadın-erkek, genç -yaşlı ayırmıyor deniliyor; peki bu doğru mu?
Enver Şen / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Koronavirüsünün kime ne zaman ve nerede, nasıl gideceğine dair bir planı olmadığından eminim.
Nerede, nasıl, hangi boyutlarda ortaya çıkacağı büyük oranda biz insanlar tarafında alınan veya alınmayan veya alınamayan tedbirlere bağlı. Almanya’da son iki haftadır ortaya çıkan bölgesel salgınlar bunun iyi örnekleridir. Almanya’da Mart ayında alınan sıkı tedbirler Haziran ayının ortalarından itibaren planlı bir şekilde gevşetildi. Ancak bireylere, kurumlara ve özellikle de işyerlerine dikkatli davranmaları, kurallara uymaları ve çalışırken verilen mesafelere dikkat edilmesi tavsiye edildi. Bu da yeni vakaların sayısında kendini gösterdi. Önemli azalmalar oldu. Belli istisnalar dışında.
Gütersloh kasabasındaki Tönnies et üretim fabrikasında özellikle Romanya’dan gelen mevsimlik işçiler çalışıyor. Birkaç gün içinde birden yüzlerce vaka ortaya çıktı. Aynı şekilde başkent Berlin’in Neukölln ve Frederickshein-Kreuzberg adlı iki ayrı ilçesinde de yüksek sayıda vakalar görüldü.
Neden?
Amanya’daki mevsimlik işçi tarihi 18.yy sonlarına 19. yy başlarına kadar uzar. 150 yıl önce Almanya’da 37.000, İtalyan, 25.000 Yoguslav, 12.000 Macar, 5000 Bulgar ve 4000 civarında Hollandalı mevsimlik işçi vardı. O günlerde çok kötü koşullarda çalışıyor ve oturuyorlardı.
1900’lerin başlarından itibaren daha çok Polonyalılar mevsimlik işçi olarak geldiler. Gelen işçi sayısı her yıl artıyordu. Birinci paylaşım savaşında durma noktasına geldi. Ancak savaş sonrası özelikle Weimer Cumhuriyeti sürecinde çok artı. 1990 – 2007 yılları arasında gelen mevsimlik işçilerin yüzde 80’ni tekrar Polonya’dan geliyordu.
2007 Romanya ve Bulgaristan’ın Avrupa topluluğuna girmesiyle bu iki ülkeden gelen mevsimlik işçilerin sayısı giderek arttı.
Çünkü onlar Polonya’dan gelenlerden daha ucuza çalışmak zorundaydılar ve hala o durumdalar.
İşte yukarıda belirttiğim son korona vakalarının çok yoğun olduğu bu şehir, ilçe ve mahallelerde Romanya ve Bulgaristan’dan gelen mevsimlik işçiler çalışıyor ve oturuyorlar.
Bir dairede çok sayıda insan oturmak zorunda kalıyor. Temizliğe, yemeğe mesafeye dikkat etmek tamamen olanak dışı.
Görüldüğü gibi suçlu virüs değil,kapitalist sistemin kendisi. Büyük kar hırsı insan yaşamının önünde.
Ne yazık ki bu durum faşist ve ırkçı grupların işine yarıyor. Olayı ırkçılığa indirgeyip suçluların Romenler ve Bulgarlar olduğunu söyleyip yerli ve göçmen emekçileri birbirlerine düşürmeye çalışıyorlar. Bundan zaman zaman başarılı da oluyorlar. Özellikle geçtiğimiz Nisan ve Mayıs aylarında “sözde” korona tedbirlerine karşı başlayan eylemler bu güçler tarafından yapıldı.
Kürdistanlı mevsimlik işçilerde Türkiye’nin değişik şehirlerinde aynı şeyler yaşıyorlar. Günlük basını izlemek bile yeterli. Hemen hemen her gün Kürtçe konuştukları için dövülen, sövülen aşağılanan insanları görmek mümkün. Nerede olursa olsun kime karşı olursa olsun her türlü ırkçılığa karşı amasız fakatsız başkaldırmalıyız.
Hep birlikte buna karşı mücadele etmekten başka çaremiz yok. Mücadeleyi yaşamımızın bir parçası haline getirirsek hep beraber daha rahat nefes alabiliriz.
Tüm sayıların PDF formatı için aşağıdaki bağlantılara tıklayın