Site icon Rojnameya Newroz

KKP İSVİÇRE KOMİTESİ’NDEN REFERANDUM ÇAĞRISI

Kürdistan Komünist Partisi (KKP) İsviçre Komitesi yayınladığı bir açıklama ile 25 Eylül’de yapılacak olan bağımsızlık referandumuna tüm Kürtlerin ve Kürdistan halkının sahip çıkması gerektiği çağrısını yaptı. Açıklamanın tamamı aşağıdadır.

***

KÜRTLER BU ENGELİ AŞMALIDIR!

Son aylarda, günlerde Kürt siyaseti her zamankinden daha farklı bir hareketlilik ve sıcaklık yaşadı, yaşıyor. Konu malum, herkesin gündeminde yer alan Güney Kürdistan’da 25 Eylül’de yapılacak olan Bağımsızlık Referandumu. Kürtler son yıllarda ve zamanlarda birçok fırsat yakaladılar. Ve öyle ki bu fırsatlar gittikçe çoğalacağa benziyor. Bu fırsatları olumlu bir şekilde değerlendirip doğru ve halkın yararına olacak olan bir hedefe yönlendirme görevi, herkesin önünde, sırtında ve kalbinde duran bir görev, sorumluluk ve yüktür. Bu anlamda, bu tarihi fırsat ve olanak için bütün Kürtlerin seferber olması, olmaları yerinde bir yönelimdir.

Tarihte ilk kez Kürdistan’ın parçalarından bir tanesi modern bir şekilde kendi kaderini belirlemek için sandık başına gidiyor. Ve dünya bu demokratik gelişmeyi yakinen takip ediyor. Darısı bütün Kürdistan parçalarının başına olsun. Halkımızın kendi kaderini özgürce tayin ederek uluslar arası alanda, dünya devletleri arasında yer alması her kürdün çıkarınadır. Günümüz koşullarında özgür ve demokratik bir Kürdistan herkes için gereklidir. 2005 yılından bu yana Irak ile federal bir yapıya sahip olan G. Kürdistan, kendi alanında burjuva anlamda geniş demokratik haklara sahip bir konumdadır. Beş tane resmi dilin olduğu, bütün dini inançların özgürce kendilerini ifade ettiği, bütün ulusal ve etnik yapıların tanındığı, her azınlığın parlamentoda temsil hakkı bulduğu, yerel yönetimleriyle bölgede yeni bir model vb… gibi birçok konuda değişik bir sistem mevcuttur.

Bağımsız devlet olmak için bir ön aşama olan referanduma gitme, kural ve kaide gereği gereklidir. Bütün bunlar yapılırken, hedeflenirken Kürtler, zorluklar ve engeller ile de karşılaşacaklar. Ama yılmadan, tırsmadan ve korkmadan bu güne kadar nasıl direndik ise, bundan sonra da bütün olumsuzluklara rağmen yolumuza devam ederek hedefimize varma kararlılığından şaşmamalıyız.

Bu konu ile ilgili olarak önemli oranda kendi iç birliğini, dayanışmasını ve konsesusunu gerçekleştiren Kürtlerin, dış faktörler, uluslar arası alanda etkili küresel güçlerin konuya nasıl yaklaşacakları, Kürdistan devletine onay verip vermeyecekleri gerçeği ve düşüncesi kalıyor. Böylesi bir durum karşısında, önceki sömürgeciler Irak, Suriye ve hala sömürgeci konumlarını devam ettiren İran ve Türkiye’nin tavırları ortada. Bu egemen devletler engellemek için çalışacaklar. Fakat pekte etkili olamayacakları gözüküyor. Burada asıl sorun: Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB), İngiltere, Rusya, Çin ve diğer etkili ülke ve birliklerin konu hakkında ki rolleri belirleyici olacaktır. Çünkü bağımsız devlet olmak ve uluslar arası alanda Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde tanınmak ve temsil edilmek özellikle bu ülkelerin ve birliklerin onayını gerektirecektir.

Kapitalist sanayi uygarlığı 21. yüzyılda klasik ve modern anlamda varlığını sürdüren ulusal sorunları köklü çözüme kavuşturabilmiş değildir. O yüzden kapitalizmin en çok geliştiği Avrupa kıtasında bile günümüz koşullarında ulusal sorunlar yaşanmaktadır. Yukarıda belirtilen küresel aktörlerin denebilir ki her birinin kendisine has ulusal sorunları bulunmaktadır. Bu konuda belli başlı örnekler olarak Avrupa Birliği’nde; Fransa’da Korsika sorunu, İspanya’da Katalanya, Bask ülkesi ve diğerleri. Belçika’da Flaman bölgesi, İtalya’da Kuzey ile güney arasındaki problem. AB’den ayrılmak isteyen İngiltere’de, İskoçya meselesi, Rusya’da Çeçenler ve diğer halkların sorunları. Çin’de ülkeden ayrılma isteğine sahip olan Uygur ve Tibetliler sorunu. Kanada’da Quabek’in ayrılma isteği. ABD’nin ise iç devletler ile sorunları vs gibi. Yani uluslar arası küresel güçlerin her birinin sahip olduğu ulusal sorunlar var ve bu halklar egemen devletlerden ayrılarak birer bağımsız devlet olmak istiyorlar.

Bütün bunlara rağmen, görünen o ki Kürtlerin bu verili ve uygun koşulları kendi bağımsız devletleri lehine iyi bir şekilde kullanmaları, onların ciddi, olumlu ve ince bir diplomasi ve siyaset izlemelerini gerektiriyor. Ortadoğu’daki yeni koşullardan ve dengelerden faydalanmak suretiyle devlete sahip olma imkan ve olanakları vardır. Fakat göz ardı edilmemesi gereken konu; bunun kolay olmayacağıdır. Yukarıda belirtilen birlik ve ülkelerin her birinin sahip olduğu benzer sorunlar mevcuttur. Kendi iç meseleleri ile boğuşan, didişen bu güçlerin bir dış mesele için bonkör ve olumlu düşünmeleri beklenmemelidir. Ama kendi dönemsel çıkarları için kurulacak olan bir Kürt devletine de yok deyemeyebilirler. Her halükarda sık dokuyup ince elemekte fayda var.

Biraz gerilere gidecek olursak: Egemenler kendi çıkarları için, ilkin 1639’da Osmanlı ve Fars imparatorlukları arasında bu ülke ve halkı ikiye böldüler. Sonra 1916’da Sykes-Picot gizli sözleşmesi ile İngiltere, Fransa ve Rusya bir daha bölmeye çalıştı. Fakat 1917’de gerçekleşen Sovyet devrimi ile anlaşmayı deşifre eden Lenin ve yoldaşları, bu kirli ittifaktan çekildiler. Bunun devamı niteliğinde 1923’te Lozan’da uluslar arası anlaşma ile TC’nin kuruluşu ilan edilirken bu sefer de dörde bölerek Kürtleri ve Kürdistan’ı gözden çıkardılar. Son yıllarda Ortadoğu’daki çıkarları için Kürtleri yeniden keşfeden egemenler, bu sefer de onları tanıyarak yardım etmeye ve desteklemeye yöneldiler. Kürtlerin yaşadığı, karşılaştığı acılar, katliamlar ve onlara uygulanan barbarlığın asıl sorumluları egemenler, emperyalistler ve sömürgecilerdir. Tarihten günümüze kadar yaklaşık bir milyon Kürdün katledilmesi bir soykırım niteliğindedir.

Masa başında oturarak kendi kirli çıkarları ve emelleri için halkların geleceği, konumu ve statüsü ile ilgili karar alıp veren egemenler, emperyalistler ve sömürgecilere en iyi cevap birlik, mücadele ve dayanışmadır. Bu kadim halkın kendi topraklarında hak, hukuk ve adalete sahip olması onun en doğal hakkıdır. Bu gün tarihin cilvesi Kürtlere bir fırsat, olanak ve imkan vermişse, tanımışsa onu en iyi şekilde halkın yararına kullanılması, hayata geçirilmesi bütün Kürtlerin görevidir, yükümlülüğüdür.

 

Sonuç olarak: Gelinen aşamada Güney Kürdistan’daki halkımız bağımsız devlete sahip olmak için mücadele ediyor, referanduma gidiyor. Rojava’daki halkımız federasyonun tanınması ve yasal statüye kavuşması için mücadele ediyor. Kuzey ve Doğu’daki halkımız resmiyette tanınmaları ve haklarının anayasal güvence ve garanti altına alınması ve statü olarak otonomi veya federasyon içerikli çözüm için mücadele ediyor. Yani anlaşılması gereken, Ortadoğu’nun kanayan yarası Kürt ve Kürdistan sorunu her alanda kendisini dünya kamuoyuna dayatıyor.

 

GÜN BİRLİK, DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜDÜR!

GÜN REFERANDUMU VE KÜRT DEVLETİNİ SAVUNMA GÜNÜDÜR!

BIJÎ AZADî

BIMRE KOLETÎ

BIJÎ KURDISTAN A AZAD Û DEMOKRATÎK

Partiya Komunist a Kurdistan, KKP İsviçre Komitesi

09.09.2017

 

Exit mobile version