Site icon Rojnameya Newroz

Kadına dönük şiddetin sorumlusu iktidardır

Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Kadınlar artık yeter ölmek istemiyoruz diye evde, sokakta, alanda, meydanda haykırıyorlar “Edi Bese”. Bu haykırışı duymayan, gerekli önlemleri almayan iktidar, kadınlar hiç kimse tarafından öldürülmesin diye çırpınan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne “kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek” suçlaması ile fesih davası açtı. Kapatma davasının “Kadın haklarını savunmak kisvesi altında aile mefhumunu yok sayarak aile yapısını parçaladığı” gibi yazılı başvurulara dayanılarak açıldığı belirtildi. İktidar yargı sopasıyla kadın hareketlerinin önünü kesmek istiyor.

Birleşmiş Milletler’in 1993’te yayımlanan Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi Bildirisi “Cinsiyete dayalı ve kadınlarda fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunu doğuran veya bu sonucu doğurmaya yönelik özel yaşamda veya kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı veya özgürlüğün keyfi biçimde engellenmesidir.” diye tanımlamaktadır.

Kadına şiddet günümüzün önemli toplumsal problemlerinden biridir. Bir hak ihlali olarak kadına şiddet gündelik yaşamda farklı boyutlarıyla, farklı kimlikleriyle, farklı biçimleriyle yaşanmaktadır. Barış, uzlaşma, anlaşma, medeni şekilde tartışma kültüründen yoksun bireyler şiddeti sorunu çözme aracı olarak görürler.

Kadınları gördükleri, yaşadıkları şiddetten koruyamayan iktidar, kadınların kenetlenerek birbirlerine destek olmalarından, birbirlerini korumalarından rahatsızlık duyuyor.

Ülkenin zor yaşam koşullarından, gördükleri şiddetten dolayı bir araya gelerek örgütlenen kadınlar alanlarda yaptıkları eylemliliklerle adeta iktidarın tahtını sarsıyorlar. Bundan korkan ve ürken iktidar kadın muhalefetini sindirmek için olaya İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekerek başladı.

Yine BM’nin şiddet biçimlerinin yukarıdaki tanımla sınırlı olmadığını, yukarıda sayılanların yanında kadına zarar veren her türlü geleneksel ve göreneksel uygulamalarında bu kavrama girdiğini işaret etmiştir. 

İktidarın görevi kadınların lehine olan sözleşmelerden çekilmek, kadın derneklerini kapatmak değil hemen hemen her gün işlenen kadın cinayetlerinin ve kadına şiddetin önüne geçmektir.

Kadın cinayetlerini de şiddeti de toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de bu hukuksuzlukları da durduracağız diyen kadınlar mücadelelerini yok sayanlara karşı “asla yalnız yürümeyeceksin” diyerek il il örgütlendiler. Sokakları, alanları, meydanları doldurdular.

Kadın derneklerinin amacı kadın cinayetlerinin bir nebze olsun önüne geçebilmek, kadının şiddet görmemesini sağlama, cinsiyet eşitliğini sağlama gibi insani ve demokratik taleplerdir. Bu demokratik, insani talepler toplumda karşılık bulursa bu dernekler işlevlerini yerine getirmiş olurlar.

Bu dernekler kadına, çocuğa şiddet uygulamayanın aile hayatına karışmazlar. Amma velakin söz konusu kadının ve çocuğun mağduriyeti ise işte o zaman dünyayı başınıza yıkarlar.

Bu baskı, sindirme olayı özelde kadına, kadın derneklerine genelde sisteme, AKP-MHP iktidarına muhalif olan hemen hemen her bireye, her derneğe, her siyasi oluşuma karşı uygulanan kronik iktidar hastalığıdır.

Kadın dernekleri yaşam hakkı mücadelesi veriyorlar. Aysel Tuğluk ve tabutluklarda ölüme yatırılan diğer hasta tutsakların veya kaybedilen Gülistan Doku’nun ya da adliyelerde düşüncelerinden dolayı yargılanan kadınların yaşam haklarını savunuyorlar. 

Metropoll Araştırma’nın anketine göre toplumun 5’te 1’i elektrik ve doğalgaz faturalarını ödeyemiyor. Temel gıda ürünlerine yüzde 200 zam yapılmıştır. İşsizler ordusu 10 milyonu aşmıştır. İnsanlar pazar artıklarından ve çöplerden yiyecek toplayarak yaşamlarını idame etmeye çalışıyorlar. Bu sorunlar saymakla bitmez. İşte iktidar bu sorunlara çözüm bulma merciidir. Bu sorunları görmezden gelip gündem değiştirmek değildir.

Topluma uyguladığınız baskı şiddet nedeniyle başta kadınlar olmak üzere insanlar politize oldular. Kadınlar artık toplumsal sorunların öznesi durumundadırlar. Artık kadını hiçbir sorunda öteleyemezsiniz. Hayatın dizginlerini ellerine almışlardır.

Kadın dernekleri ötekileştirilen, ezilen, şiddet gören mağdur kadınların adeta şemsiyesi durumundadırlar. Ne kadınlar ne de demokratik kamuoyu bu derneklerin kapanmasına sessiz kalmayacaklardır.

Exit mobile version