Site icon Rojnameya Newroz

İRONİ Yazıda; HİCİV (SATIRE) Şiirde; ve SATIRIQUE Karikatür’de; BU YERGİLİ ANLATIMLARIN TARİHÇESİ ve ANLAMLARI-3

Satirique yergi sanatı genellikle gazetelerde işlenir. Karikatürün ilk başlangıcı 17. yüzyıllardır. Karikatürün altın yılları olarak belirtilen bu yüz yılda karikatür sanatı İngiliz desencilerin de etkisiyle büyük bir ivme kazanmış. Devasa ulaştığı nokta 19. yüzyıldır. Fransa da Charles Philipon tarafından çıkarılan [1830] La Caricature adlı satirique gazete daha sonraları Charivari adlı gazetedir. Bu gazetede ki karikatürist DAUMIER Kral Luis Philippe’i bir çürümeye yüz tutmuş armuda benzeterek ‘File Vite’ yani ‘Va Vite’ Türkçe de çabuk git, “cehennem ol” git anlamında denilebilinir. Aller (Gitmek) fiilinin 3. tekil şahıs Il va’dan türetilerek yapılmış bir benzetme. Daumier hapse atılır. Daha sonraları 1870’li yıllarda 3èmes République (3. Cumhuriyet)’le birlikte basına özgürlük verilir ve karikatür alanında ‘sınır tanımazlık’ başlar. İkinci dünya savaşında, yakın tarihe geçelim, halkın harekete geçmesinde karikatürün büyük bir faydası olur. 1968 gençlik hareketi ile birlikte yergi sanatında büyük bir patlama yaşanır ve artık karikatürde kimler satirique sanatıyla yerilmez Kendi din adamlarından tutunuz, kendi papazları, kendi peygamberlerinin karikatürünü dahi yaparak bunları yergilerler. Bunların birçoğu İslam peygamberinin temsili resminin yapılmasının Müslümanlara göre yasak olduğunu bilmezler; çünkü kendi peygamberlerinin karikatürünü yapıyorlar vbg. belki de bundandır… Basın alanında olduğu gibi, karikatür alanında da her türlü yerginin kısıtlanması ifade özgürlüğünü kısıtlama olarak görülüyor ve de öyle yergiler yapıyorlar ki bizim İslam dünyasının, politik-İslam taraftarlarının, Batıda muhafazakarlar, Hıristiyan din adamları ve aşırı sağın kaldıramadığı karikatürler fakat günümüz, buraların kanunları bu durumu fikir özgürlüğü olarak görüyor ve hiçbir ceza ile karşılaşmıyorlar… Kendi ülkelerinin Cumhurreislerini dahi rezil edercesine satirique sanatla yerden yere vuruyorlar. Bunlar bu karikatürlerin yapılmasına ceza vermiyorlar ve halkın çoğu bu karikatürleri normal görüyor. Türkiye’de, İslam dünyası, bir vatandaş birisine şaka yollu “benimle sitti sene konuşma” dediğinde, bunu küfür anlayarak kavgaya tutuşabiliyor. Sitti Arapça da 60 sene demekmiş eğer Arapçası doğru ise. Şimdi böylesi bir coğrafyanın politik-İslamı, peygamberini gülerek şaka yollu hicivlemesine çok çok kızar(…). Yani gülerek hicivlemeye bile tahammül yok!..

Değişen bir şey yok, bunlar yine hicivlemeye devam ediyorlar… Dünyamızda zaten farklı farklı medeniyetler vardır, birisi Tanrısının temsili resmini çizerek, yergi sanatı ile yerer; birisi yermez… Bir halk deyiminde olduğu gibi ‘El ağzı çuval ağzı’dır, ki kapatmaya çalıştığınızda işin içerisinden çıkamazsınız, ki basında böyledir. Müslüman medeniyetine göre İslam Peygamberinin temsili resmi ve karikatürü yapılamaz diyelim; ama din, inanç gelenek, görenek, kültür farklılıklarından dolayı dünyamızda farklı farklı medeniyetler uygarlıklar, vardır. Bence bu medeniyetleri birbirlerine karşı anlayışsız kılan nedenlerden bir tanesi de devletleşmiş dinlerdir, ki hele de araya muhafazakarlar, aşırı ırkçılar, dini politikaya alet edenler girince ok yaydan çıkıyor… Örö- merkezci devletler yer yer dinide politikaya alet ederek dünyamızın sınırlarını cetvelle çizmediler mi? Bir zamanlar yaptıkları talanı ve vahşeti din adına yaparak yapmadılar mı?

Daha sonraları bu vahşeti ulus devlet adına ve bu ulus devletin dini adına yapmadılar mı? Türkiye Cumhuriyeti Türk-İslam, şimdilerde İslam-Türk adına Kürtlere her türlü kepazeliği reva görmüyor mu? Kürtlerin doğal hakkı olan dili bile yasak… Ermeniler, Yahidiler farklı etnisitelerden, dinlerden olduğu için soykırıma uğratılmadı mı? Ne Örö- Merkezci barbarlarla ne de Doğu despotçularla insanlık düzlüğe çıkamaz. Medeniyetler arasındaki çelişkiler uzlaşmaz değildir. Yeter ki Doğu- Batı sentezi ile ortak değerler ve hoşgörüler yakalansın. Sorun çıkmaz. Ki, bu çelişkiler uzlaşmaz çelişkiler değildir. Bence sorun şuradan kaynaklanıyor “en iyi din benim dinim öyleyse sen gel benden ol” ve zorlama yaklaşımıdır. Tekrara kısaca yer verme gereği duyarsam; kendi peygamberini sınırsız bir şekilde yeren birisi haydi haydi başkalarının da peygamberini yerecektir. Eğer karikatürde her türlü yergiyi doğru buluyorsa ve de kendi devletinin yasaları fikir özgürlüğü diye müsaade ediyor ise karikatürcüleri öldürmek neyi çözer? Kocaman bir hiç! Öyle ise şu ya da bu şekilde ifade özgürlüğünü kanıksayıp KALEME KARŞI KALEM İLE MÜCADELE EDİLMELİDİR!!! İnançlısı, inançsızı, dinlisi, dinsizi yereni, yermeyeni herkes kendinden mesuldür. Her kim olur ise olsun kaleme kurşun sıkmamalıdır!!! Medeniyetler uzlaşır çelişkileri, [ S. P. Huntigton’un Medeniyetler Çatışması değil. Huntigton, Pozitifizm bakış açısı ile baktığı için koskoca medeniyetlerin uzlaşır çelişkilerini uzlaşmaz göstererek Örö- Merkezci bir bakışla ve de buna ek olarak ‘Yeni Dünya Düzeni’ denilen aslında eskinin devamından başka bir şey olmayan pozitivist aslanla koyunun çelişkisi gibi doğa yasaları ile açıkladığından Medeniyetler Çatışması diyor], ancak ve ancak fikir özgürlüğü ile önlenir. Kör ve terörist eylemlerle hiçbir yere varılmaz, ki ister devlet terörü ister bireysel terör olsun!!! Charlie Hebdo’ya karşı yapılan eylemden bu yana Fransa’da İslamophobie (İslam karşıtları) tarafından Müslümanlara karşı 116, bu gün 24 Ocak 2015 itibari ile, şiddet eylemi gerçekleşmiş. Neo-Liberal Hollande hükümeti eğer doğru ise fırsattan istifade, zaten anti emekçiler ve anti yoksul yasaları böylesi dumanlı havalarda çıkarılır, çalıştığı halde az bir gelire sahip olan çalışanlara ekonomi bakanlığı tarafından verilen 1000 €’ya kadar olan yardım parasal miktarını düşürmenin hesabını yapıyormuş. Bu yardımları alanların oranı hiç de az değilmiş.

26 Ocak 2015’te Fransız iş yasalarında var olan sözde işçi hakları yasalarının kaldırılması için Fransa parlamentosunda fikir- alış verişi olacak. Fikir- alış verişinden sonra eğer bu yasalar çıkarıldığında iş kapasitesi düşüklüğü olanlara iş verme toleransı tanıma zorunluluğu kaldırılacak; iş enspektörlerinin patronlar üzerine kontrol yetkisi kaldırılacak; iş doktorlarının iş görme kapasitesi düşük olanlar yani engelliler, (Türkiye de sakat diyorlar –tamamen insani değil böyle demek), için ‘bu işçi ancak şu ya da bu işi yapabilir’ sağlık açısından önerilerinin pek bir fonksiyonu olmayacak; iş görme kapasitesi düşük olanlara kolaylık tanınma zorunluluğu ortadan kalkacak; kaçak işçilerin hiçbir güvenceden faydalanmadan çalıştırılmalarına göz yumulacak; işten çıkarmalar kolaylaştırılacak; gece vardiyasında çalışanların gece çalıştığı için verilen yüzdelik olarak fazlalık ücretlerinde azalma olacak; çocuk yaştaki işçilerin tehlikeli işlerde çalıştırılmasına kolaylık sağlanacak… Ve özetle 1800’lü yıllara (19.yy) endüstriyeller barbarlığına doğru bir gidişat mı olacak? Bakalım! Görelim!

Ben diyorum ki kapitalist ve emperyalist politikalardan dolayı birkaç tane karikatürcü hedef tahtasına konamaz ve de eğer tabir uygun olur ise “Pireye kızıp yorgan yakmaya benzer” mi diyelim? Ayrıca fikir özgürlüğü sayesinde insan ve insanlık doğruları bulur. Bu kör eylemin sayesinde yine bizim başımıza neo-liberaller gelecek ya da aşırı sağcılar belki gelecek. Sondajların sonuçları yine bu neo-liberallerin hükümet olacağı şeklinde sağ ya sol denilen neo-liberaller. Bu kör eylemden dolayı Hollande’nin ‘côte de la popularité’ si halk nezlinde kabul görmesi, meşrutiyeti % 21 artarak % 40’lara çıkmış. Uyguladığı neo-liberal politikalar sayesinde yüzde 20’lerin altına düşmüştü. Başbakanında meşruluğu yüzde 17 artarak yüzde 61’lere çıkmış. Ha! Şunu da eklemeyi uygun buluyorum. Charlie Hebdo’da çalışan, öldürülen beş karikatürcüden birisi Arap kökenli, birisi Polonya, diğeri de İspanya Katalan kökenli imiş.

-bitti-

Exit mobile version