Site icon Rojnameya Newroz

İRONİ Yazıda; HİCİV (SATIRE) Şiirde; ve SATIRIQUE Karikatürde; BU YERGİLİ ANLATIMLARIN TARİHÇESİ ve ANLAMLARI-1

Anlatım biçimleri ta eski çağlardan bu yana, ilk başlarda dilin gelişmediği çok çok eski zamanlarda ilk insanlar çeşitli sesler çıkararak, çeşitli jestüel hareketler yaparak iletişim kurarlarmış. Ne düşündüğünü ne demek istediğini başkasına ya da bir topluluğa konuşma dili olmadığından böyle yaparlarmış. Örneğin üzüntüyü, sevinci, korkuyu, tehlikeyi belirtmek için her duruma uygun olan biri birine, diğerine benzemeyen çeşitli anlatım biçimleri ile kendilerini ifade ederlermiş. Daha sonraları insanoğlu geliştikçe dilde de ilerleme başlamış, konuşmayı öğrenmiş ve de bu yolla türleri arasında iletişimi sağlamış. Kendisini ifade etmek ve başkalarına bir şeyler anlatmak için kafa yoran insanlık çeşitli figürler icat etmiş. Yazının MÖ 3500 yıllarında Sümerler ve Mısırlıların birbirlerinden habersiz icadından sonra sözlü anlatımın yanına çeşitli figürlerle belirtilen anlatma biçimlerinin yanı sıra yazı yoluyla da iletişim gerçekleşmiş. Yazının icadından öncede sözlü iletişim ve anlatımla başkalarının da anlaması için tanrılara, aşka, doğa ve doğa olaylarına destanlar yazılmış ki bu destanlar ezberlenerek babadan -kıza- oğula, [harf sırasına göre yazar isek kıza-oğula olması gerekir ki böylece de kızlara haksızlık etmemiş oluruz], geçmiş. Yazının gelişip devasa boyutlar kazanması ile birlikte destanlar, şiirler yazıya dökülmüş resimli anlatım, çizgili anlatım hele de kağıdın, matbaanın icadı ile birlikte büyük bir gelişme sağlanmış ve karikatürel anlatım biçimleri de Satirique (karikatür yolu ile yerme anlatımı) ortaya çıkmış ve de günümüzde olağan üstü bir gelişme kazanmış teknik ve teknolojinin de sayesinde yazmadan tutalım, karikatüre varıncaya kadar bu konularda çeşitli araç ve gereçler yaratılmış. Yazıda ironi içerikli yazıların yanı sıra, şiirde de zamanla giderek çoğalan satire yani hiciv (yergi) içerikli anlatım ya da ifade biçimleri gelişerek günümüze kadar gelmiş. Karikatürde Satire’den beslenerek satirique sanata dönüşmüş ki bu nedenle karikatür yoluyla yapılan yergiye satirique adı verilmiş. Yani nasıl ki resim yapmaya resim sanatı diyorsak, karikatür yollu yergiye de satirique (yergi sanatı diyoruz). Örneğin Türkiye’deki Gırgır mizah gazetesi gibi. Bu yazının konusu satire yerme ya da satirique (yerme sanatı) olacağından tarihten günümüze az bir alıntı ile ironi yazı, satire şiirler ve karikatür üzerinde durarak satirique sanatının üzerinde becerebildiğim kadarıyla durmaya çalışacağım. Ve önce karikatürden başlayarak Charlie Hebdo’dan başlayalım. Tekrara yer vermeksizin kısacası yergili anlatım biçimleri sözlü, yazılı, şiirli olduğu gibi özellikle batı toplumlarında karikatürle okuyucuyu güldürerek bir mesaj verilmek istenilir ki batı kültüründe okuyucuyu güldürerek yapılan yergi sanatının önemli bir yeri vardır ki hemen hemen bütün gazetelerde az da olsa bir karikatüre rastlanır. Nerede ise bir şehrin semtine ait olan iki ayda bir yayınlanan birkaç sayfayı geçmeyen gazetede bile karikatür vardır. Hatta bazı bildirilerde bile karikatüre rastlanır. Özetle yergi sanatı karikatür olarak batı toplumlarının olmazı ise olmazıdır desem öyle sanıyorum abartmış olmam diye düşünüyorum. Charlie Hebdo’nun Türkçe anlamı şudur; Charlie hem eski Fransa Cumhurreisi Charles De Gaulle ile dalga geçmek için (Türkiye’de RTE ile dalga geçse bir gazete maazallah en az on beş bin polis ile baskın düzenlemesi emri verir(!)) Charlie’den türetilmiştir hem de adını 1969’da Amerikalı desinatörcü Charlie BROWN’dan alır. Charlie Hebdo sınırsız liberté d’expression (ifade özgürlüğünü) savunuyordu. Eğitimci bir arkadaşımın anlattığına göre ekonomik sorunlarda yaşıyorlarmış gazete çok satmadığından dolayı sadece Çarşamba günleri haftada bir satış. Hebdo yunanca bir kelime olup Fransızcası hebdomadaire’dir ( haftalık gazete). Charlie Hebdo kendisini alt başlık olarak Jurnal Satirique bir gazete olarak tanımlar. Okuyucunun hoşgörüsüne sığınarak tekrara yer verirsem satirique satire sözcüğünden türetilmiştir. Satire Latincede taşlama yergi anlamına gelmektedir. Satirique kelimesinin Türkçede karşılığı bir kimseyi, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi(…) yermek için yazılmış yazı veya söylenmiş söz demektir. Charlie Hebdo 1960 yılında Hara Kiri adı ile yayın hayatına başlamıştır. Bu Gırgır gazetesi Fransa devleti tarafından 1961-1966 yılları arasında bir çok defa yasaklanmış; fakat her defasında yeniden yeniden yayın hayatını sürdürmüş. 1970’te ölen De Gaulle hükümeti ile bu 68 kuşağının gazetesinin arası hiç iyi değilmiş. Charles De Gaulle’ün ölümünden on gün sonra bir diskotekte yangın çıkması sonucu 146 kişi ölür. Gazete şu başlığı atar “Bal tragique à Colombey-1 mat” (Trajik dansta 1 ölü) . Bu başlıktan dolayı gazete o zamanın iç işleri bakanı tarafından yasaklanır. Yer yer devletin, yer yer muhafazakarların, Hıristiyan din adamlarının, aşırı sağın hışmına uğrar. Satirin amacı okuyucuyu güldürerek okuyucuya verilen imajı deforme etmektir. Okuyucu gülerek o imajın özünü anlar. Satirik yolla okuyucu o imajın özünü anlamasına sürüklenmek istenilir. Satire sanatının şiirde başladığı yıllar MÖ 218-234 yıllarında Grek şairi Archiloque de Paros ile başladığı sanılır. İslam coğrafyasında da yergili anlatım şiirine de yer verilmiştir ki aşktan, doğaya, hükümdarlara ve yaradan üzerine varıncaya kadar hiciv (yergili) şiirler yazmışlardır. Bunlardan bir tanesi İran’da Selçuklular döneminde yaşamış MS 1044-1136 Perslere göre Pers, Türklere göre Türk soyundan gelme Selçuklu, Araplara göre Arap asıllı, Batılı yazarlara göre ise Pers; bilgin, filozof, matematikçi… vbg. Ömer HAYYAM şu çok uzun şiirinde şöyle der; Hayyam’ın da dahil aşağıdaki şiirlerin çok çok uzun olduklarından gazetede belki yer azlığı nedeniyle tamamını vermeyip sadece ya başlangıç kıtalarını ya da şiirlerin son kıtalarını aldım. İsteyen İnternet’ten bu şairlerin şiirlerine bakabilirler.

(…) Aşk ki Tanrı belası başıma konar / İyilik ve kötülük Tanrı hükmüyse / Neden kulu mahşerde sorguda sınar / Tanrım sen yarattığın her çamura bakarsın. / Her yapacağımı bilir çok önceden yazarsın./ Tüm günahlarımızın kararı senden madem / öyleyse niçin bizi kıyamette yakarsın /

Şiirde böyle bölgemizde ve dünyamızda deyim yerinde ise ardı arkası gelmeyen hiciv anlatımlar olduğu gibi yazı yoluyla da yine bölge ve dünyamızda ironi anlatımlar aşka, doğaya ve hatta kutsal kitaplarda, (yazıdaki yergi anlatımın adı ironidir) anlatımlar olmuştur. İroni anlatımının kutsal kitaplarda da olduğu bu kitapları okuyanların bilgisi dahilindedir ki sırasıyla Tevrat, İncil ve Kuran. Kuran’da Müslümanlığı kabul etmeyen İslam peygamberinin amcası Ebu LEHE’e karşı Tebbet Suresi ironi içeriklidir. Yani yergilidir, birileri yerilmektedir ve de LEHEB şöyle yerilmektedir Tebbet Suresi’nde “Ebu Lehebin elleri kurusun, kurudu da. Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi. Alevli ateşe yaslanacaktır. Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır”. Kutsal kitaptaki ironi ye kısaca değindikten sonra asıl konumuz olan Satire ve satirique sanata döner isek, yine Ortaçağda Türk asıllı Selçuklular döneminde yaşamış Kaygusuz ABDAL’daki şiirlerde de satire (hiciv anlatım) açık bir şekilde göze çarpar ; “Katran kazanını döküver gitsin / mümün olan kullar didara yetsin / emreyle yılana tamuyu yutsun / söndür şu ateşi bundan sana ne

Sefil düştüm bu alemde naçarım / Kıldan köprü yaratmışsın geçerim / Şol köprüden geçemezsem uçarım / geçir kullarını bundan sana ne(…)”.

 

Yine aynı dönemlerde yaşamış Türk asıllı Yunus EMRE’de şiirinde şöyle demektedir “( …) Geçmedimi intikamın öldürüb / Çürütüb, gözüme toprağ doldurup / Hiç Yunus’tan değdimi sana ziyan? Bir elde kadeh, bir elde Kuran; / Bir helaldir işimiz, bir haram, / Şu yarım yamalak dünyada / Ne tam kafiriz, ne tam Müslüman!/

Pir Sultanı, Köroğluyu, Karaca Oğlanı ve nicelerini nasıl unuturuz (…).

1600’lerde Osmanlı dinastisini hiciv şiirlerle yeren Nefi Efendi’yi hiç unutmak olur mu; Halife –i Müslimin olan Padişah’ a methiyelerde düzen Nefi’nin günün birinde onu hicvedeceği kimin aklına gelirdi? Padişah’a karşı yazdığı alaylı ve yergili hicivinden dolayı 26 Ocak 1635’te idam edilmeden önce Nefi’ye saldıran Şeyhülislam’a karşı Nefi bir şiirinde şöyle demektedir “Müfti efendi bize kafir demiş/ Tutalım ben ona diyem Müslüman/ Lakin varıldıkta ruz-ı mahşere/ İkimizde çıkarız orada yalan(…)”.

Daha sonraları tahta geçen 4. Murad Han Nefi -i Baş Katipliğe tain etti fakat kimseye ilişmemesini söyledi. Her ne kadar Nef-i, Padişah’a bu konuda söz verse de yaradılışı icabı, kalemini durduramayıp Sadrazam Bayram Paşa hakkında şu hiciveyi yazar “Gürcü hınzırı, a Samsun-ı muazzam, a köpek/ Nerde sen, nerde Sadrazamlık, a köpek/ Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun / Bir senin gibi deni cehl-i mücessem, a köpek…”.

Cumhuriyet döneminde de onlarca isimlerini bildiklerimiz birde Anadolu’da ve Mezopotamya coğrafyasında halk şairlerini unutmayalım. Yüzlerce hiciv yani yergici şairler vardı ki sırasıyla T. Fikret, N. Hikmet, A. Kadir, A. Arif, A. Nesin ve de niceleri (…). Ya unutulanlardan nasıl söz edemeyiz yeri geldiğinde ve N. Rahmi Karatay Cumhuriyetin ileriki yıllarında 1. Dil kurultayına davet edilir fakat daha sonraları sivri dili yüzünden M. Kemal o’nu hiçbir toplantıya davet etmez. Karatay bir hicivinde şöyle der “Devletin sofrasına çökmüşler devlet gibi/ Kapışırlar babadan kalma bir servet gibi/ Bütün hısım akraba aramızda set gibi/ Karşıdan bakıyoruz biz üvey evlat gibi/ Başlarında kel olsa bize yaldız görünür / Komşunun tavuğu kaz karısı kız görünür!” Devrin siyasilerine verir veriştirir N.R.Karatay “Süründük bu kadar yıl Aydın da, Muş ta, Van da/ Kahve gibi kavrulduk, dövüldük bu havanda/ Şöyle bir yaşamadık Karlisbat ta Lozan da / Fakat arılar gibi çalıştık bu kovanda,/ Balı kaymağı sizin, bize acı soğan mı ?/ Sizinki tatlı canda bizimki patlıcan mı?

-devam edecek-

Exit mobile version