İran’da kadınların öncülüğünde gerçekleşen eylemlerin ‘rejimin temelini sarstığını’ belirten Prof. Abbas Vali, başarıya ulaşması durumunda Ortadoğu ve dünya dengelerinin ciddi anlamda değişeceğini söyledi
İran’da 16 Eylül’de “ahlak polisi” tarafından Jîna Emînî’nin (Mahsa Amini) katledilmesinin ardından başta İran Kürdistan Eyaleti olmak üzere tüm kentlerde kadınlar öncülüğünde başlayan halk isyanı devam ediyor. İran’daki insan hakları örgütlerine göre, üç haftayı geride bırakan eylemlerde ülke genelinde 19’u çocuk olmak üzere en az 185 kişi rejim güçleri tarafından öldürüldü.
İranlı Prof. Abbas Vali, ülkede yaşanan halk isyanını Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Hakan Yalçın‘a değerlendirdi.
‘Eylemlerdeki ortak kimlik bir siyasi cephedir’
Eylemlerin tamamının rejime bir karşı başkaldırı olduğunu kaydeden Vali, “Bu başkaldırı İslam devletinden vazgeçip, yeni bir devletin oluşması için yapılan bir ayaklanmadır” vurgusu yaptı. Kamu kurumlarından dini kurumlara kadar her kesimin bu başkaldırılarda ayağa kalktığını ifade eden Vali, “İran’da ortaya çıkan ve sokaklara yansıyan ‘Jin, jiyan, azadî’, ‘Bimire komara îslamî’, ‘Bimire dîktator’ ve ‘Em komara îslamî naxwazin’ sloganı etrafında birleşen halklar, artık özgür bir kimlikle bütün haklarla ortak bir yaşam kurmak istiyorlar. Bu ortak kimlik siyasi bir cephedir. Bugün İran’da diktatöre karşı duranlar, sadece demokratik oluşumun olmasıyla kendilerini sınırlamıyor. Aynı zamanda bütün kültürler, etnikler, cinsiyet kimliğine saygı duyulmasını istiyorlar” diye konuştu.
Yapılan eylemlerin daha önceki eylemlere benzemediğini söyleyen Vali, Ortadoğu’da ve dünyada böyle bir durumun ilk defa yaşandığını belirtti. Vali’ye göre, rejim güçleri eylemleri bastıramıyor ve eylemler rejimin temelini sarsıyor.
Eylemlerde öne çıkan en önemli sloganın kadınlara ve topluma eşitlik talebi olduğunu ifade eden değerlendirmelerine şöyle devam ediyor:
En önemli slogan eşitlik
“En önemli slogan, kadınlara ve bütün topluma özgürlük isteyen bir slogandır. Bu slogan rejimin temelini sarsmıştır. Çünkü rejimin temeli kadını köleleştirme üzerinde kurulmuş. Onun için halklar bu rejimi ortadan kaldırmak istiyor. Kadın ve bütün toplumu özgürleştirmek istiyor.
‘Peşmerge ve gerilla İran’ın oyununa gelmedi
Rejim güçleri, Kürtleri ve Beluç halkını bölücü olarak değerlendiriyor. Bu ortak kimlikten kaynaklı ortaya çıkan başkaldırı rejimin planlarını boşa çıkardı. İran halkları, ‘Kürdistan bizim ışığımız ve gözümüzdür’ sloganları atıyor. İran rejiminin buna karşı planı da şuydu; siyasi partileri, karargâhları bombalayarak kendisine mahkûm etmek ve herkesin gözünü korkutmak istedi. Ama siyasi partiler, peşmerge ve gerilla, İran’ın bu oyununa gelmediler ve şehirde herhangi bir silahlı eylemde bulunmadılar. Bu şekilde rejimin planları boşa çıktı. Hamaney, 15 gün boyunca bu başkaldırının bir kargaşaya yol açtığını ve dış güçlerin buna öncülük ettiğini söyledi. Şunu çok iyi biliyoruz; artık rejim de meşru durumunu yitireceğini ve bu şekilde ayakta kalmayacağını biliyor. Halk, ‘Hamaney için ölüm’ sloganı atıyor.
‘Türkiye’deki Kürtlere de yansıyacak’
Eğer ki İran’da bu başkaldırı başarıya ulaşırsa, bölge üzerinde çok büyük etkileri olacak ve Ortadoğu’daki güç dengelerini değiştirecektir. Yine dört parça Kürdistan’daki siyasi dengeleri değiştirecektir. Diğer taraftan Amerika, Rusya, Çin ve batıya karşı siyasi dengelerin müthiş derecede değişmesi söz konusudur. Bu değişim, Türkiye üzerinde büyük bir etki yapacak ve Türkiye’deki İslami ideolojisinde de değişim yaratacaktır. Çünkü Türkiye’de de siyasi bir ideoloji hakimdir. Dikkat edersiniz, Türkiye’deki devlet yetkilileri İran’daki eylemlerin karşısında duruyorlar ve rejimi destekliyorlar. Eğer bu başkaldırı amacına ulaşırsa, Türkiye’deki Kürtler üzerinde ciddi yansımaları olacaktır. Çünkü bütün bu konular Türkiye siyasetinde ciddi etkilere sahip ve onun için Türkiye, İslam devletinin yıkılmasını istemez. Ama bu sefer ortalık çok karışacak ve bu eylemlerin zafere ulaşması her zamanki eylemlerden daha büyük umut taşıyor.”