Son günlerde Erdoğan ve faşist cephesinin çok da hoşuna gitmeyecek gelişmeler cereyan etmekte. Almanya başta olmak üzere AB’nin tutumu, Rojava ve Başûr’da yaşanan gelişmeler, öfkeli çocukları IŞİD’in kaybetmesi, iki MİT’çinin karşı operasyonla PKK tarafından tutuklanması faşist diktatörün ve ittifakının planlarının her geçen gün daha da bozulduğunu göstermekte.
Hasan Işık / Yazarın diğer yazıları için tıklayınız
Tüm bu gelişmeler aslında tam da Erdoğan’ın tutumlarının sebebi. Peki, bu gelişmeler hangi yeni olgulara gebe. Birincisi Erdoğan’ın Almanya ile olan krizinden beklentisi ne? Almanya şimdiye kadar Türkiye’nin AB sürecinde en büyük destekçisi olmuş, AB’nin gerçekleştirilen Kürt katliamlarında sesiz kalmasında büyük çaba harcamıştır. Erdoğan Alman vatandaşlarını tutuklayarak aklınca rehine krizi yaratmak istemekte, kendiside çok iyi bilmekte ki Almanya böyle bir rehine takasına girmeyecektir. Erdoğan’ın tek amacı bozulan ekonomi ve diplomasi politikalarının suçunu “DIŞ MİHRAKLARA” başta Almanya olmak üzere tüm yanlış politikaların faturasını Batıya yüklemek istemekte. Kendi Faşist diktatörlüğünü kurmak için batıdan uzaklaşması gerektiğini bilmekte, böylelikle Avrupa Birliği’nden de uzaklaşmış olacak. Tüm bunlar gerçekleşirken Türkiye’nin Saha cengaverleri IŞİD Rakka’da yenilmek üzere bu Türkiye’nin tüm Ortadoğu yatırımlarının sonu demek artık Erdoğan’ın tek çaresi İdlib’deki muhalifleri sıkı bir pazarlıkla Rusya’ya satmak olacaktır. Bu hamle cihatçıların tepkisini Türkiye’ye yönetecek mi ileriki günlerde göreceğiz.
Güneyde bağımsızlık referandumu yaklaşırken Erdoğan hem referandumda bir kaos yaratmak hem de Kürtlerin Kuzey de barış umudunu bitirerek Kuzeyi 2019 seçimlerine sıkıyönetim altında götürmek için PKK yöneticilerine suikast ve kaçırma eylemleri planlamış ama PKK’nin karşı operasyonuyla iki üst düzey MİT görevlisi Süleymaniye’de tutuklanmıştır. Olayın bu kadar gizli tutulup perde arkasında panik halinde olunması tutuklanan iki MİT görevlisinin üst düzey olduğu ve pek çok bilgiye sahip olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Erdoğan toplumu elinden geldiğince kutuplaştırmalı çatışmalı süreci devamlı sıcak tutmalı ve ikinci bir kurtuluş savaşı verdiğine toplumu inandırması gerek yoksa elindeki bir avuç faşisti de kaybedebilir. Gelinen son noktada Erdoğan’ın ya 2019 seçimlerini yapmaması gerek ya da sıkıyönetim altında tiyatro gibi bir seçime girmesi gerek.