Site icon Rojnameya Newroz

İKTİDARIN BEKA SORUNU

Ülke siyasetçiler ve gazeteciler için oldukça zengin ve verimli bir tarla misalidir. Özellikle muhalif siyasetçiler, gazeteciler açısından, başarısız ama şanslı bir iktidar var. Gündemi belirliyor muhalefete ve medyaya yön veriyor, istikamet çiziyor, peşinden koşturmayı beceriyor.

Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Leyleğin ömrü laklakla geçer misali, muhalefetin ömrü de iktidara gelmek değil, iktidarın peşinden koşmakla geçiyor.

İktidarın tabiriyle “yerli ve milli muhalefet”tir.

Bu yerli ve milli muhalefet, milli medya dışarıdan (ABD, AB ve diğer ülkelerden) iktidara, AKP’ye veya AKP genel başkanına yönelen her eleştiriye, kınamaya, başarısızlığına, kalkan olması halkın eleştirisine sebep oluyor.

Bu tatlı muhalefet tarzından dolayı AKP 19 yıldır iktidarda, meclisi işlevsiz hâle getirmiş, halkın iradesini yok saymıştır.

Milletvekili Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü, 687 siyasetçiye siyaset yasağı isteniyor ve partileri HDP’ye kapatma davası açıldı. Yani Kürtler ve devrimci bileşenleri siyaset dışına itilmek isteniyor.

AKP bu hukuk dışı ve siyasi kararla 2023 hedeflerini öteleyerek 90’lı yıllara dönüş yapmıştır.

Devlet Bahçeli’nin HDP milletvekilleri hakkında düzenlenen fezlekelerle ilgili “Fezlekelerin önü millet arkası devlet,” sözü yargının üzerine gölge düşürmüş, HDP hakkındaki kapatma davasını siyasallaştırmıştır.

Saray iktidarının yegâne düşüncesi parti devleti ile süresiz iktidarda kalabilmektir.

Bunun için küçük ortakların devlet imkanlarından faydalanmalarını sağlamak, MHP ve VP’yi memnun etmek için HDP’yi kapatmak.

Saadet Partisi’ni, tarikatları, muhafazakar kesimi memnun etmek için İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etti.

Para babalarını, döviz düşkünlerini memnun etmek için Merkez Bankası’nın 20 ayda 4 başkanını değiştirmiştir.

Ayasofya baş imamı Prof(!) Mehmet Boynukalın devlet memuru olarak siyasete müdahil olmaması gerekirken, İstanbul Sözleşmesi, faiz oranları gibi vb. konularda iktidara rota çizmesi… Ve yine Diyanet Vakıf-Sen başkanı da İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkarak, kadın hakları da faizcilerle mücadele de hukuk da Kur-an’da yazılı diyerek laikliğe aykırı hareket ederek iktidar cephesinde yer almışlardır.

Bu iktidar döneminde siyaset camiyi, kışlayı, okulu sarmaşık gibi sarmıştır.

CB Erdoğan İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline atıfta bulunarak “Kadını korumak vicdanla olur, kağıtla değil” diyerek 45 ülke ve AB ülkelerinin 11 Mayıs 2011’de imzaladıkları bu uluslararası sözleşmeye adeta kağıt muamelesi yapmıştır. Peki ülke tarihinde önem arz eden anlaşmalar ve sözleşmelerde kağıt hükmünde midir?

Sonuç olarak demokrasinin olmazsa olmazı olan siyasi parti veya partileri kapatmak, insan haklarını, kadın haklarını, çocuk haklarını, hayvan haklarını ihlal eden, çevreyi katleden, uluslararası sözleşmeleri anayasaya aykırı bir  şekilde ihlal ve iptal etmek… kısacası demokrasiyi rafa  kaldırmaktır.

Exit mobile version