Site icon Rojnameya Newroz

İktidar, muhalefet ve Suriye

Esad, Erdoğan, Özel...

Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

2010 yılında Tunus’ta hukuksuzluklara karşı ayaklanan demokrasi yanlılarının başlattıkları Arap Baharı’ndan etkilenen Suriyeli halk demokratik hakları için gösterilere başladı. Hükümetin göstericilere karşı şiddet kullanması protestoların ülke çapına yayılmasına neden oldu. Daha sonra devreye silahlı cihatçı örgütlerin girmesiyle ülkede iç savaş yaşanmaya başladı. Suriye iç savaşı artık Beşar Esad ve muhalifler arasında yaşanan savaşı değil; ABD, Rusya, Çin, Suudi Arabistan, İran, Türkiye gibi küresel güçlerin vekalet savaşına döndü.

Dış politikasını komşularla “sıfır” sorun politikası üzerine inşa eden AKP iktidarı ise Suriye’nin Başkenti Şam’da bulunan Emevi Camisinde namaz kılma sevdasıyla Suriye iç savaşında Esad karşıtı cephede yer aldı. Cumhurbaşkanı RT Erdoğan’ın daha düne kadar kaç bin insanın ölümünden sorumlu gördüğü ve katil Esed diye her platformda eleştirdiği Esad’la Türkiye’de ya da tarafsız başka bir ülkede görüşmek siyasi ve diplomatik ilişkileri normalleştirmek istiyor. Görüşmek istemesinin asıl amacı Kürtlerin Suriye’nin Kuzeyi diye tabir edilen Rojava’nın siyasi statüsünün yok edilmesidir. Ama Esad bu görüşmeye sıcak bakmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad üzerinde baskı kurması için Rusya ve İran’dan yardım talep ediyor. 

Esad normalleşmenin başlaması için bazı şartlar ileri sürdü. Bunlar:

– Suriye’nin Kuzeyindeki askerlerini geri çekmesi

– Açtığı fakülte, postane, okul, kaymakamlık, valilik gibi kurumları kapatması

– Suriye’nin kuzeyinde desteklediği silahlı gruplara desteğini kesmesi

Esad Rusya ve İran’ın baskılarına rağmen bu taleplerinden vazgeçmiyor. Esad, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmenin olabilmesi için bu talepleri ön koşul olarak sunuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terörist olarak gördüğü Suriyeli Kürtlere karşı Esad’ı ikna ederek ortak politika ve operasyon yapmak istiyor. Oysaki Esad bu konuda ne Erdoğan iktidarına güveniyor ne de ABD desteğini alan Kürtlerle ikinci bir iç savaşı göze alabilir. Kendi iç sorununu demokratik yollarla çözmek istiyor.

Görünen o ki hem Erdoğan’ın hem de Esad’ın işi çok zor. Bu görüşme krizi kolay aşılacak gibi görünmüyor.

Bu görüşmeler sonucu, normalleşme yaşansa bile (zor bir ihtimal) Türkiye’nin “Eğit-Donat”la destek verdiği Esad karşıtı ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) ne yapacak? Esad’a mı teslim olacak? Bu da ayrı bir sorun, sadece ÖSO da değil böyle bir çok silahlı grup var.

Erdoğan Kasım seçimlerini Biden kaybedecek, Trump  kazanacak diye papatya falına bakıyor. Trump Kasım seçimlerini kazansa bile ABD Doğu Akdeniz’den çekilip orayı Ruslara bırakmaz ayrıca orada doğacak ikinci bir boşluğu Çin doldurabilir, ABD buna razı olmaz. Onun için Erdoğan boşuna umutlanmamalı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyerek bu krizin aşılması için iş başa düştü diyerek yakında Şam yollarına düşecek. Erdoğan’la Esad’ı buluşturmanın formülünü bulmaya çalışacak. Düşman kardeşleri Kürt karşıtlığı üzerinden uzlaştıracak, bir araya getirecek.

Özgür Özel Esad’ı masaya oturtacağından çok emin, Erdoğan’ın bu konudaki samimiyetini sorguluyor. Erdoğan samimi ise normalleşme konusunda Özel’e göre sorun yok. Özel, Suriye’nin neden böyle enkaz yığını haline geldiğini, kimin veya kimlerin bu hale getirdiğini görmedi, duymadı, bilmiyor?

Özel’in arabuluculuk girişiminde bulunacağını duyan DEM Parti yöneticileri, bu görüşme talebi karşısında adeta küplere bindiler. Bu görüşmenin Kürt karşıtlığı üzerine gelişeceğini, oradaki Kürt siyasi statüsünün yok edileceğini ileri sürerek Özel’i eleştiri bombardımanına tuttular. Oysaki söz konusu Kürtler olunca başta AKP ve CHP olmak üzere sistem partilerinin en sağdan en sola birleştiğini, tekleştiğini bilmeleri gerekirdi. 

Eğer, Özgür Özel Suriye iç barışı için böyle bir girişimde bulunuyorsa buna Suriye Demokratik Güçleri yöneticilerini dahil edecek mi işte bütün mesele burada. Yoksa Özgür Özel de Erdoğan’ın terörist dediklerine terörist mi diyecek? 

Exit mobile version