Site icon Rojnameya Newroz

HİÇBİR ZAMAN… / SOSYALİST MEZOPOTAMYA-3

Hiçbir zaman bu coğrafyayı, bu halkı, bu halkları; farklılaştırarak halkların, inançların kendisi olmasını, anasının dilini, kültürünü, inancını yasaklayarak, eşit haklar vermeden, tekçilikle yönetemediniz, yönetemiyorsunuz ve de bundan sonra da hayatın her alanında siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel yozlaşma krizi, sağlık krizi, eğitim krizi, komşularla komşuluk krizi yaşamadan yönetemezsiniz.

Fevzi Kartal / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

 

Dedemden duydum, annemi, babamı dinledim ahali; şimdiki adı ile halk çoğunluğu bu coğrafyalarda hep krizlerle ve yoksullukla boğuştu ve de boğuşmaya devam ediyor… O çok övdüğünüz Osmanlı’da ahali (halk) tarhana çorbasına (darhane çorbası) talim ediyordu, şimdilerde halk bulgur pilavına talim ediyor (çalışıyor).

Bu mantık, bu fikriyat ve de bu pratik sizde olduğu sürece krizlerden kriz beğeneceğimiz gün gibi aşikâr. İçte ve dışta politik gidişat yerlerde sürünüyor, iç barış denen bir şey kalmamış vs. İyi midir diyorsunuz? Göstergelere bakınız ki illallah dedirttirecek bir durum.

İç barış; Kürt sorunu demokratik yollarla çözülmediği sürece her iki tarafta da daha çok ocaklar yanacak. Ölmeyle, öldürmekle, savaşla hiç kimse bir şey kazanmamıştır. Saddam bile Kürtleri batılı emperyalistler dediğiniz devletlerin tekellerinin sattığı gazlarla bitirememiştir. Sadece Halepçe’de 5000 Kürt bu gazlarla barbarca katledilmiştir. Aslında bir soykırımdır. BM bunu soykırım olarak tanıdı mı? Bir bilgim yok. Sonuçta defacto deyin, ne derseniz deyin, bu gün o coğrafyada Kürt bayrağı dalgalanmaktadır. Suriye’de kimlik dahi verilmeyen Kürtler bu gün bu aşamaya gelmiştir. Demokratik yöntemler ile karşılıklı rızalıkla, toplumsal sözleşme ile çözülmeyen hiçbir sorun, sorun olmaya her zaman adaydır. İnançsal sorunlar, azınlık sorunları karşılıklı rızalık temelinde bir çözüme kavuşmamıştır. Bu gün o lümpen (seviyesiz) laiklik dahi yerlerde sürünmektedir. Laiklikte olduğu gibi demokrasi, eğitim, sosyal haklar, üniversite özerkliği, eğitimde fırsat eşitliği, sendikal haklar, düşünce özgürlüğü hiçbir zaman olmamıştır. Bütün bunlar yoksa iç barış da yoktur. Tabi bunların yanı sıra “aç ayı oynamaz” ekonomik bir yeterlilik de şarttır ve de olmaz ise olmazıdır. Osmanlı’da iktidar için kardeş kardeşi öldürüyordu, Cumhuriyet’te de iktidardakiler birbirini, iktidar ortaklarını öldürüyorlar. FETÖ-AKP ve iktidardaki yöneticiler kavgası ve de yüzlerce ölü, Cemaat-Ergenekon çatışması, dünün ortağı bu günün hasmı… “İskenderpaşa, Süleymacılar, Işıkcılar, Milli Görüş büyük darbeler aldı. Ne hikmetse cemaatlerin liderleri ve önemli kişileri birkaç yıl içinde öldürüldüler, bir kısmı da trafik kazası süsü ile öldürüldüler. Erenköy Cemaatinin, Süleymancıların, İskenderpaşa Cemaatinin, Işıkcılar Cemaatinin, İsmailağa Cemaatinin, Nurcular Cemaatinin liderleri ve yöneticileri bir kısmı öldürüldü bazıları trafik kazası ile ortadan kaldırıldı, bazıları da cezalar aldı”.

 

İş koşulları, sosyal alan; her ay onlarca işçi iş şartlarının zorluğu, iş koşullarının güvensizliği neticesinde ölüyor. Sosyal yaşam da tek kelime ile yerlerde sürünüyor, tatilden dönenlerin söylediği gibi. Tatilden dönenler “Allah yardım etsin orada yaşayanlara” diyorlar. “Eh! İyidir” diyenler de var. Neden döndün diye sorulduğunda? Cevap : “Gavurun parası tatlı geliyor” (gülerek) diyenler de var. İkiyüzlü iktidar yandaşlığı ve ne dediğini bilmemek! Türkiye’de sağcı Avrupa’ da gavur parasıyla solcu. Türkiye’de oyunu sağa ver; Avrupa’da sola ya da sosyal vaatler verenlere. Bu kadar iki yüzlülük ancak bizde görülür. Gerçi hiçbir kimsenin vicdani seçim meselesine müdahale hakkımız olmasa da en azından bir vatandaş olarak sanırım bu iki yüzlülük karşısında demokratik bir eleştirel düşünce özgürlüğümüzde olmalı diye düşünüyorum. Ne dersiniz sayın okurlar?

 

Eğitim; OECD eğitim endeksi sıralamasında Türkiye sondan dördüncü. Türkiye lise mezunlarının not ortalaması yüz üzerinden yüzde 36. Şu duruma bakınız lütfen! Hangi buluş? Hangi teknik? Sınamalarda gösterilen dizilerin birçoğu bir gecede uydurulmuş senaryolar, bu şekilde yapılan dizilerin eğitsel içeriği ne kadar eğitsel olur? Dünyada 57 tane Müslüman ülkesi vardır ve de bunların bilime katkıları sıfırdır. Ekonomik değer yaratma katkıları, teknolojik anlamda, sadece yüzde 1’dir.

 

Ekonomik alan; Cari açık 47,1 milyar dolardır. 2017’nin cari açığı, Türkiye’nin 52 yıllık açığına bedel. Özel sektörün yurtdışında sağladığı uzun vadeli kredi borcu 240,8 milyar dolardır. Türkiye’nin dış borcu 466,7 milyar dolardır. AB tanımlı genel yönetim borç stoku ise 777,7 milyar lirayı geçti, bu stokun milli gelire oranı yüzde 28,9’dur. Türkiye’nin 2018’deki dış kaynak ihtiyacı 236 milyar dolardır. Brüt dış borç stokunun döviz cinsleri itibariyle durumu da aşağıdaki gibidir, dolar bazından. USD 257, 007 milyar, USD toplamdaki payı yüzde 58,7; EURO 140,216 milyar dolar toplamdaki payı yüzde 32; Yen 8,712 milyar dolar toplamdaki payı yüzde 2.0; SDR 1.396 milyar dolar toplamdaki payı yüzde 0,3; TL 4,603 milyar dolar toplamdaki payı yüzde 5,9 ; diğer 25, 982 milyar dolar toplamdaki payıyüzde 1,1. Toplam dış borç stoku 437,996 dolar.

 

Osmanlı ne yaptıysa halklara Türkiye Cumhuriyeti de aynısını yapacaktır. Ahaliye (halka) yine bir şey yok; Saraya çok şey. Bin yıldır bu kafa yapısıyla halka ve halklara ne verildiyse bundan sonrada aynısı  olacaktır. Osmanlı Padişahı 1. Mahvettinlerin yerini sonuncu Mahvettin alacaktır. Ki, hep Mahvettin gitti, Mahvettin geldi olacaktır.

 

USD/TL kuru yükseldiğinde özel kesimin niçin sıkıntıya girdiği anlaşılıyor. Sayın RTE’nin, (Sayın Erdoğan muhaliflere ve eleştirel bakanlara sayın diye hitap etmiyor; ama nezaketle yaklaşanlar sonunda haklı çıkmışlardır), anti-emperyalizminin nasıl bir anti-emperyalistlik olduğu görülüyor. Türkiye’yi ne Katar’ın 15 milyarı ne de basında yazılan söylentiden ibaret Putin’in Ruble hamlesi bu krizden kurtaracaktır. Geçici çareler yine o “emperyalist”lerle birlikte aranacaktır. Zira 15 milyar da yatırım amaçlı kullanılmayacak. Bankalar ve finans sektörlerine yönlendirilecek, Reuters’in haberine göre. Haberi bile Reuters’ten alıyoruz. Ne kadarda milliymişiz(!) değil mi? Evet evet bu kafa ile yönetemediniz, yönetemiyorsunuz ve de hiçbir zaman yönetemeyeceksiniz. İstediğiniz kadar birileri seyirciyi “inşallah düzelir” diye oyalaya dursun.

Sosyalist Mezopotamya / Sayı: 3 / Ekim 2018

 

Derginin PDF formatı için buraya tıklayınız

Exit mobile version