Site icon Rojnameya Newroz

“HAK VERİLMEZ ALINIR” / YSİ-EDİTÖR

Bu sayımızı büyük işçi başkaldırışının 50. yıldönümü nedeniyle 15-16 Haziran 1970 işçi direnişine ayırdık. 15-16 Haziran; Türkiye işçi hareketinin siyasallaşmasında bir kırılma anıdır. “Hak verilmez alınır” söyleminin meydanlara akan işçi kitlelerinin pratik politik mücadelesinde karşılık bulmasıdır. 15-16 Haziran; kitlesel eylemlerin öznesi haline gelen işçi emekçilerin devrimci iradelerinin, nasıl da yasa koyucuların köhnemiş salonlarda aldıkları kararların üstünde olduğunun çıplak resmidir.

Yurtsever Sosyalist İşçi – Sayı:7

Zira Başbakan Süleyman Demirel’in AP’si ile İsmet İnönü’nün CHP’si; işverenlerin de talebi üzerine işçi sınıfının küresel sol iklimin de etkisiyle DİSK şahsında yükselen devrimci-ilerici mücadelesini engellemek özellikle de devlet sendikası TÜRK-İş’ten DİSK’e kitlesel işçi akışını durdurabilmek için ortak bir kanun hazırlığına girdiler. 274 Sayılı Sendikalar Yasası ile 275 Sayılı Grev ve Lokavt Yasası’na alternatif yasalar hazırladılar, sonra birleştirip tek yasa halinde Meclise taşıdılar ve 4 ret oyuna karşı 230 oy ile kabul edildi. Ardından Senatoda yine iki partinin işbirliği ile yasa geçti ve Cumhurbaşkanı Sunay’ın onayı ile 11 Haziran’da yürürlüğe girmiş oldu.

Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, zaten gergin bekleyişte olan işçiler özellikle işçi önderleri ve DİSK temsilcileri fabrika ve işyerlerinde bu gerici yasaya karşı toplantılar düzenlemeye ve tepkileri örgütlü hale getirmeye çalıştılar. Fabrikalarda direniş komiteleri kuruluyor, “ne yapalım, nasıl karşı koyup yasayı iptal ettirelim” arayışları sürerken 15 Haziran sabahı İstanbul sokak ve caddelerinde işçiler sel olup akmaya başladılar. Direniş hızla Marmara havzasına yayılmaya başladı. Bundan ürken Demirel Hükümeti 15 Haziran akşamı toplanıp 60 günlük sıkıyönetim ilan etti. Ancak sıkıyönetim ilanına rağmen 16 Haziran’da İstanbul’dan Ankara’ya varana kadar direniş devam etti.

Bu kararlılık üzerine önce TİP ardından da CHP yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdular ve kısa sürede yasa iptal edildi. İşçi sınıfı gasp edilen kazanımlarını geri aldı.

Bu sayıda “Tarihimiz mücadelemizdir” başlığıyla Enver Şen 15-16 Haziran işçi direnişinin yıl dönümünden hareketle aynayı tarihteki işçi direnişlerine tutmuş. Özellikle “Eski Mısır’da ücretler tahıl olarak ödenirmiş. Firavun III. Ramses kendisi için yaptırdığı piramitte çalışan işçilere 17 gün boyunca yiyecekleri tahılı vermeyince; işçiler papirüs (kağıt) üzerine “Biz Açız” sloganı ile milattan önce 4 Kasım 1159’da işi bırakarak belki de tarihteki ilk grevi geçekleştirdiler” diyor.

Yaşar Kazıcı, “Çocukların İşçi değil Çocuk Olabileceği Bir Dünya Mümkün” aynayı halkların sosyal yarası olan çocuk işçiliğine tutarak “Çocuk işçiliğin varlığı; toplumun sınıflara bölünmüş olmasından, yoksulluğun ekonomik dar boğazın tüm aile üyelerinin çalışmasını zorunlu kılmasından kaynaklanmaktadır. Toplumsal emeğin üretim içerisinde bir avuç patron için değil toplumun ihtiyaçları için ve bilimsel bir şekilde yapıldığı dünyada çocuklarımız çalışmak zorunda kalmayacak” diyor.

Mustafa Korkmaz “Kapitalistlerin Sinsi Planları-2” başlıklı yazısında; TPAO üzerinden devlet işletmelerindeki kapitalist işleyişi ve büyük işçi direnişi hakkında da “15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi; insan emeğini sömüren, yok sayan, işçi emeğini alınabilir/satılabilir bir meta haline getiren ve daha fazla kar için işçi canına kıyan sermayeye karşı, işçi sınıfının haklı bir başkaldırısıdır” vurgusu ile tamamlıyor.

Hurşit Kaşıkkırmaz “Sistemin kanayan yarası: Çocuk işçiliği” yazısında; “Bundan birkaç gün önce yani 12 Haziran, Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü idi. Her zaman olduğu gibi bu yıl da öyle sesiz sedasız geçiştirildi gitti. Konuyla ilgili olarak basını aradım taradım, gelişmelere ve verilere baktım. Dünya genelinde çocuk işçiliği ve çocuk emeğini sömürme konusundaki durum korkunç düzeyde görülüyor. 21.yüzyılda milyonlarca çocuk; sağlıksız, sigortasız, güvencesiz koşullarda ve ortamlarda çalıştırılıyor veya çalışmak zorunda bırakılıyor. Kadınlı erkekli bugünün çocukları, yarının büyükleri ciddi riskler altında büyüyorlar” diyerek çocuk işçiliği ve komünist, devrimci hareketin bu sosyal yaraya duyarsızlığını sorguluyor.

Küresel düzeyde ekonomik krizin Covit-19 ile daha da ağırlaştığı ve işsizler ordusuna on milyonlarca yeni işçinin katıldığı; Türkiye ve Kürdistan’da AKP Hükümetinin siyasi kaygılarla erken “normalleşme planının” ilanıyla işten atılmaların önündeki yasal engellerin de kalkmasıyla işsizler kervanının hızla büyüyeceği; yoksulluk ve açlığın ağırlaşacağı bu süreçte, çıkış yeni 15-16 Haziranların örgütlenmesindedir. Çözüm, işçilerin “hak verilmez alınır” demokratik mücadele silahını kullanabilmesindedir. Çözüm örgütlü mücadeleyi geliştirmekte yatıyor.

Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle!

Yurtsever Sosyalist İşçi – Sayı:7

Tüm sayıların PDF formatı için aşağıdaki bağlantılara tıklayın

Sayı-1

Sayı-2

Sayı-3

Sayı-4

Sayı-5

Sayı-6

Sayı-7

Exit mobile version