Site icon Rojnameya Newroz

ÊZİDİ KENTİ ŞENGAL’E STATÜ VE İKİ PARÇANIN STRATEJİK DERİNLİĞİ/SİNAN ÇİFTYÜREK

Halkımızı ve siyasetini bekleyen iki tehlike güncelliğini koruyor. Birincisi ve önemlisi, Arap milliyetçiliği ile Kürdistan ulusal hareketi arasında IŞİD sonrası kuvvetle ihtimal patlayacak büyük savaştır. İkincisi ise, Kürt siyaseti arasında, bazı kriz noktaları üzerinden muhtemel bir iç hesaplaşmanın yaşanacak olmasıdır. Birincisi, ağır ya da hafif kaçınılmaz olarak yaşanacak, Kürt ulusal hareketi buna hazırlanmalı. İkincisini ise engellemek mümkün, bunun için her şey yapılmalı. Kürtler iktidar olmadan iç iktidar hesaplarına girmeleri tehlikelidir, engellenmelidir.

Birincisini önceki yazılarımda belirtmiştim, yeni bir gelişme olmadığından üzerinde durmayacağım. İkincisinin üzerinde belli yönleriyle duracağım.

Kürdistan siyasetinde bugün; Rojava’da ki TEV-DEM ile ENKS arasındaki meseleler, Güney Kürdistan’da, Şengal ve Kandil meseleleri, Doğu Kürdistan sınırında kim egemen olacak meselesi ve Güney’de ağırlaşan iç siyasal kriz gibi birden fazla sıkıntılı alan var. Bu yazıda hepsinin üzerinde duramayız, esas Şengal meselesi ve çözüm önerileri üzerinden duracağız.

Şengal’e kalıcı çözüm:

Kürdistan bünyesinde statünün yanı sıra Kürt siyasetinin Güney ile Rojava’nın örtüşen geleceğine uygun davranmasıyla mümkün olabilir!

Öncelikle; Şengal’de Van, Qamışlo,  Mahabat gibi Kürdistan’ın bir parçası olup halklarına aittir, X veya Y partisinin olamaz. Partiler bugün var yarın yoklar. Şengal ise halklar gibi kalıcıdır. Özelde de Şengal, parçalanmış Kürdistan’da, Güney parçasının kentidir ancak halen resmen Kürdistan iktidarına bağlanmamıştır.

İki; Şengal’i diğer Kürdistan kentlerinden ayıran esas özgünlüğü, O’nun genel Kürt kitlesinden farklı inanca sahip Êzidi Kürtlerin kutsal mekanı olmasıdır. Bu özgünlüğü nedeniyle bugün Güney Kürdistan’ın yarın birleşik Kürdistan’ın bir parçası olarak statü isteyebilir, istiyor da.

Şengal’e statü ve öz savunma meselesi üzerine tartışma da hem Êzidi halkında hem de Kürt partilerinde yeni değildir. Êzidi halkının yaşadığı onlarca katliam tartışmayı esas besleyen faktör. IŞİD’ın Şengal işgali ile başlayan katliam ise statü verilsin etrafındaki tartışmayı güçlendirmiştir.

Şengal’e statü meselesinde ki farklılıklar şöyle özetlenebilir. YNK gibi Kürdistan birliğine zarar vermeden statü meselesinin ele alınmasını savunanların yanı sıra, fiilen Êzidi Peşmerge Birliklerini oluştursa da halen statüye sıcak bakmayan PDK var. PKK ise Şengal’e statü ve öz savunma gücünü savunurken Kürdistan yerine Irak bağlı kanton olmalı diyor. Esas tartışma ve gerilim de bu önermeden kaynaklanıyor. Gerçi PKK, Şengal’e statü verilsin talebini, siyasal konjonktüre göre bazen Irak’a bağlı bazen de Kürdistan’a bağlı kanton olarak tarif edebiliyor.

Bununla birlikte,  Êzidi halkının Kürdistan’a bağlı olarak Şengal’e statü ve hatta Peşmerge yapısı içerisinde Özel Êzidi Peşmerge birlikleri (ki var) talebi de artık engellenemez bir realiteye dönüşmüş gibi. Kürdistan içerisinde Şengal’e statü talebi, Êzidi halkımızın Kürt halkında hakim olan dini inançtan farklı inançları nedeniyle de ayrıca kendini dayatıyor.

Üç; Kürdistan’ın belli başlı partileri farklı amaçlarla Şengal’e önem vermektedirler. PKK, Şengal’in, gerek Kandil ile Rojava arasında köprü işlevini görecek coğrafik konumu, gerek Rojava’ya katacağı karasal derinlik gerekse de bağımsız devlete ilişkin karşı ideolojik tutumu gibi nedenlerle ayrı kanton olmasını istiyor.

HPG gerillalarının hem IŞİD’in Şengal işgaline karşı hem de IŞİD’in Şengal’den çıkarılmasında Peşmerge ile birlikte savaşmalarının kendilerine sağladığı prestij ve konumlanma üzerine, PKK kadroları doğrudan kendileri veya bölgeyi ziyaret eden yasal parti heyetleri üzerinden, “Şengal Güney Kürdistan yönetiminden ayrı bir kanton olmalı” söylemini sıkça dile getirdiler.

PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, “Artık bir Şengal Kantonu oluşmalı, onun önü açılmıştır” derken, Mustafa Karasu da,“Özerk bölgeler olur. Şengal özerk bölgesi. Ninova özerk bölgesi. Kerkük özerk bölgesi. Xaneqin özerk bölgesi. Özerk ve öz savunmalı toplum modeli her tarafa uygulanabilir. Hata Telafer ile Şengal ortak özerk bölge de olabilir. Ortak kantonal sistem anlayışında ortak özerklik de kurabilirler” diyerek kantonal sistemi Güney Kürdistan için Şengal ile de sınırlı tutmadıklarını açıkladır.

Bu ve benzeri açıklamalar başta Güney Kürdistan siyasal partileri olmak üzere Kürt siyasetinden ciddi tepkiler aldı. Bağımsızlığa PDK’ye göre mesafeli duran YNK bile “bugünkü Güney Kürdistan şartlarında Kanton geri adım olur. Yeni bir hamle olacaksa bu bağımsızlık olmalıdır” diyerek tepki vermişti.

Benzer tepkiler üzerine, PKK yöneticileri, “KCK’nin Sincar’da kanton kurma niyetinin olmadığını” ya da “Kürdistan içerisinde statü olmalıdır” şeklinde görüşler belirtiler. Ancak genelde PKK ile Güney Kürdistan siyaseti, özelde de PKK ile PDK arasında Şengal meselesi varlığını koruyor. Musul operasyonu sürecinde veya sonrasında durum taraflar arasında ağırlaşabilir, buna şimdiden dikkat çekiyorum. Çünkü Musul’un IŞİD’ten temizlenmesi ile birlikte Kerkük, Diyala gibi Şengal’in de resmen nereye bağlanacağı da öne çıkacaktır.

Dört; Batı Kürdistan için karasal (coğrafik) derinlik, önemlidir fakat bunu Şengal üzerinden aramak yerine neden bir bütün olarak Güney Kürdistan üzerinden aranmıyor? Yani hazır beklenmedik bir hızla Güney Kürdistan ile Rojava parçalarının örtüşen gelecekleri, pratikte kendini bugün IŞİD ile savaş üzerinden yarın Arap militarist şovenizmine karşı savaş üzerinden dayatmışken; Rojava ile Güney Kürdistan’ın karasal derinliği iki parçanın birliği üzerinden geliştirilmelidir.

Haritada Rojava’ya bakıldığında kendi başına bir parça özelliği bile taşımadığı görülür. Dün çizilen yapay sınırlarla Rojava, esas olarak Kuzey’in kısmen de Güney Kürdistan’ın uzantıları olarak durur. Dolaysıyla Rojava için coğrafik derinliği Şengal üzerinden arayıp Güney Kürdistan yönetimiyle karşı karşıya gelmek yerine şimdilik iki parçanın birliği üzerinden aramak doğru olandır. Böyle bir pratik yönelim başta Rojava olmak üzere iki parçaya da coğrafik/stratejik derinlik katacak. Demek ki Rojava için hayatı önemi olan sadece Şengal değil Güney Kürdistan’ın bütünüdür. Güney için de tersi doğrudur.

Beş; elbette bağımsız veya federal Güney Kürdistan’a bağlı olarak Êzidi Kürtlerin kutsal mekânı Şengal’e kültürel özerklik benzeri statü verilebilinir. Parçalanmış Kürdistan koşullarında bu mesele bugün tamamıyla Güney Kürdistan’ın bir iç meselesidir. Şengal ve Êzidi halkımızın meseleleri tüm Kürt siyasetinin meselesi olmakla birlikte bugün özelde Güney Kürdistan’ın iç meselesidir. Şimdilik Güney Kürdistan’ın yarın ise birleşik Kürdistan’ın iç meselesi olarak Êzidi halkımız için statü ele alınmalıdır.

Ayrıca bugünün federal hatta fiilen konfedaral, yarının bağımsız Güney Kürdistan’ı kendi idari sistemini tartışabilir, tartışmalıdır. Dahası bugün Güney Kürdistan, yarın birleşik Kürdistan kendi içerisindeki etnik ve dini farklılıkları dikkate alarak idari, siyasi sistemini kantonal mı, federalizm mi, konfedaralizm mi üzerinde kuracak? Bu mesele bugünden de tartışılmalıdır. Karşı çıktığımız, Şengal ve ya Kerkük’e ilişkin “fedaral Irak’a bağlı otonom/kanton olmaları” yönündeki statü talepleridir.

Altı; Şengal bir süredir fiilen Peşmerge ile PKK Gerillalarının denetimde resmen ise Irak hükümetine bağlıdır. Bu durumda Şengal Diaspora Meclisi’nin “Şengal’e statü tanınsın” kampanyasının muhatabı kim? Güney hükümeti mi, PKK mı yoksa Irak hükümeti mi? Kimden statü isteniyor ve önemlisi kime yani Güney Kürdistan’a mı yoksa Irak rejimine mi bağlı “Şengal’e statü tanınsın” deniyor?

Kimden, ne için, kime bağlı statü isteniyor? Bu soruların yanıtı netlikle verilmeden Şengal Diaspora Meclisi’nin “Şengal’e statü tanınsın” kampanyasını sorunlu görüp desteklenmemesi gerektiğini belirtmiştim.

Kısacası kimden gelirse gelsin, “statü verilsin” talebiyle, Şengal’in Güney Kürdistan yerine Irak federal yapısı içerisinde ayrı bir kantona dönüştürülmeli savunusu kabul edilemez.

Yedi; PKK’nin “gerilla güçlerimiz, halkımızın ve Güney Kürdistan’ın güvenliğini sağlamak için, her türlü desteği vermeye ve Peşmerge güçleriyle birlikte aktif bir biçimde savaşmaya hazırdır” beyanı anlamlıydı.

Ayrıca Şengal’de, IŞİD işgaline karşı HPG gerillalarının mücadelesi önemlidir, herkesçe de bilinmekte olup daima olumlu anılacaktır. PKK tarihe not düşen bu duruştan kalkarak “Şengal Güney’ın bir parçası olmasın bunun yerine Irak’a bağlı ayrı bir kanton olsun” vb. dememeli. Derse hem tarihe not düşen mücadelesine ciddi gölge düşürür hem de Güney ile arasında ciddi bir krize neden olabilir.

PKK askeri güçlerinin Şengal’da ki kalıp kalmama meselesi de Güney Kürdistan hükümeti ile uzlaşarak çözüme bağlanmalıdır. Tıpkı Kobanê’ye dayanışma için savaşmaya giden Peşmergelerin Kobanê’nin özgürleşmesiyle birlikte anlaşma gereği geri dönmeleri benzeri bir çözüm Şengal için de bulunmalıdır.

Sekiz; Bize gelince, ne PDK’nin ne de PKK’nin gözlüğüyle Kürdistan’a özelde de bugün Şengal’e bakmadık, bakmamalıyız. Biz Kuzeyli komünistlerin kendi gözlüğü ve özgün duruşu hep var olageldi. Rojava meselesinde de, Şengal’in geleceği konusunda da, Güney’de başkanlık krizi sorununda da, YNK ile PDK ilişkilerinde de, Doğu Kürdistan’da zaman zaman yaşanan PDK-İ ile PKK gerilimlerinde de hep kendimiz olduk, olmalıyız. PDK’nin ya da PKK’nin de doğrusuna doğru yanlışına yanlış diyen politik çizgimizi de sürdürmeliyiz.

Sonuç olarak;

Ortadoğu’da Kürt siyasetinin önem kazandığı; farklı halklar ve inançların Kürdistan’ı kendilerini güvende hissettikleri coğrafya olarak görmeye başladıkları; Dünyanın belli başlı güçlerinin Kürt ulusal hareketlerine önem verdiği, hatta Doğu Kürdistan’a dönük başta olmak üzere Kürt parti ve örgütlerine “birlik olun” çağrısında bulundukları; yapılması beklenen Musul ve Rakka operasyon sonuçlarının Kürtler lehine yeni imkan ve de engeller çıkaracağı koşullarda Kürdistan siyaseti iç iktidar hesaplarının beslediği tansiyon düşürülmelidir. Somutta da gerek PDK ile YNK arasında,  gerek YNK’nin kendi içerisinde ve gerekse PDK ile PKK arasında ki gerilim noktaları hızla aşılmalıdır. 01.10.2016

Exit mobile version