Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi eylemleri sırasında Ethem Sarısülük’ü vurarak öldüren Ahmet Şahbaz’a verdiği 10 bin 100 TL adli para cezasının gerekçesini açıkladı.
Kararda, sanık polisin saldırıdan kurtulma amacıyla havaya ateş ettiği, eyleminin meşru müdafaa sınırları içerisindeyken atılan taşlar nedeniyle sınırın aşıldığı ve namlunun pozisyonunun değiştiği savunuldu.
Mahkeme, olay sırasında ‘polislere linç girişimi bulunduğu halde ve silah kullanma yetkileri bulunmasına rağmen diğer polislerin silaha sarılmadıklarını’ belirtti.
‘Taşlı saldırıya iştirak etti’
Mahkeme Ethem Sarısülük hakkında ‘taşlı saldırıya iştirak etmesi, ölenin somut olaydan bir süre önce yerden taş topladığı ve attığı taş sayısı, basit bir gösteri yürüyüşü olmayan Gezi olayları bağlamının birlikte değerlendirildiğini’ kaydetti.
Eylemin kasten adam öldürme olmadığını savunan mahkeme, Şahbaz’ın niyetinin bu olması halinde Ethem’i değil daha öndeki ‘kel göstericiyi’ hedef almasının gerektiğini iddia etti. Polislerin yoğun şekilde taşlı saldırıya uğradığında, özellikle iki alanda linç girişimi bulunduğu ahvalde ve Polis Vazife ve Salahiyet Yasası’nın 16. madde anlamında silah kullanma yetkileri bulunmasına rağmen silaha sarılmadıkları belirtilen kararda, Ahmet Şahbaz’ın Ethem Sarısülük’ü vurduğu zaman diliminde neler yaşandığı anlatıldı.
‘Meşru müdafaa’
Kararda, sanığın göstericilere yaklaşmasından silahını 3. kez ateşlemesine kadar geçen süre içerisinde 10 adetten fazla taş atıldığı savunuldu. Mahkeme eylemin meşru müdafaa olduğunu ileri sürdü.
Mahkeme, bu kanaate varırken Sarısülük’ün dahi taşlı saldırıya iştirak etmesi, ölenin somut olaydan bir süre önce yerden taş topladığı ve attığı taş sayısı, basit bir gösteri yürüyüşü olmayan Gezi olayları bağlamının birlikte değerlendirildiğini kaydetti. Gezi eylemlerine ilişkin içerisinde Sarısülük’ün farklı tarihlerdeki görüntülerini de içeren kayıtlar sanık lehine delil olarak gösterildi.
‘Barışçıl bir gösteri değildi’
Suç tarihinde meydana gelen olayın basit, barışçıl, sıradan bir protesto gösterisi olmadığı ileri sürülen gerekçede, şu kanıya varıldı:
“…basit bir gösteri yürüyüşü olduğuna ilişkin beyanların gerçeği yansıtmadığı, normal gösterilerden farklı olarak gösterici sayısının polis sayısından çok fazla olduğu, gösteri boyutunu aştığı, yakma, yıkma, zarar verme, linç etme, şiddet içeren, hükümet karşıtı ve hükümeti devirmeyi amaçlayan, marjinal ve radikal gruplar tarafından amacından saptırılarak farklı bir mecraya çekilen çok büyük bir olay olduğu anlaşılmaktadır.”
Gezi eylemlerinin hükümeti devirmeye teşebbüs olduğu iddiasıyla İstanbul ve Ankara’da açılan davalar beraatle sonuçlanmıştı.