Site icon Rojnameya Newroz

EKONOMİK KRİZLE BÜTÜNLEŞEN SALGIN VE HASTALIĞIN OLASI SONUÇLARI ÜZERİNE KISA NOTLAR

Virüs ile yatıp virüs ile kalktığımız şu günlerde sadece kendimiz ile ilgilenir olduk. Krizi fırsata çevirmek diye buna denir. İnsanlar hastalık nedeniyle sokaklardan çekilince ”fırsat bu fırsat” diyen siyasi iktidar ilk elden sekiz HDP’li belediyeye el koyup kayyum atadı. Kanal İstanbul ihalesi yapıldı. Dokunulamaz denilen alanları imara açmak, yandaşlarına af çıkarmak, sit alanlarını yağmalamak, istediği kişilere maden ruhsatı vermek gibi birçok yetkiyi kendinde topladı. Grevleri yasakladı. Salgın hastalık bahanesiyle sendikal örgütlenme çalışmalarını yasakladı. Tepkiden çekindiği için el koyamadığı CHP’li belediyelere el koydu. Tüm bunlar olurken salgın hastalık yani bulaşıcı bir hastalık olan Korona virüs (COVID-19) Dünyayı kasıp kavurmaya başlamıştı. Bizde de can almaya hızlı başlamıştı.

MUSTAFA KORKMAZ / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Bültenin PDF formatı için buraya tıklayın

Kapitalist AKP iktidarı salgın hastalık nedeniyle almış olduğu ekonomik tedbirleri açıklarken kıs kıs gülen patronlara peşin parayı görünce nasıl da gülüyorsunuz diye laf atmadan da duramıyordu. Çünkü alınan bütün kararlar işverenlerin lehine onların yararınaydı. AKP hükümetinden desteği alan işverenler dişlerini bilemeye başlamışlardı. İnsanların sokaklardan çekilmesiyle yüz binlerce küçük işyeri kendiliğinden kapanmıştı. Sağlık ve sosyal güvencesi bulunmayan ve örgütsüz olan milyonlarca yoksul emekçi evlerine kapanıp işsiz kalmıştı.

Bütün bunlar olurken, görebildiğim ve telefonla ulaşabildiğim esnaf, işçi, emekli (bendeniz), sendikacı ve beyaz yakalıların görüşlerine başvurdum. Tabi ki cevaplar üstü kapalı, suya sabuna dokunmayan türden şeylerdi. Tam da ben bunları yazıyordum ki cami imamı salgın hastalıktan kurtulmamız için minare hoparlöründen duaya başladığı sırada hastalığa yakalananların sayısı 13.531 ölenlerin sayısı ise 214 idi. Şimdi gelelim insanlarımızın söylediklerine;

Ey insanlık

Ey yoksullar

Ey işçiler

Ey ezilenler

Ey sömürülenler!

Dünyada açlıktan 25.000 kişi ölüyor günde. Bunun 8.500 tanesi çocuk aç ve yoksul. Açlık bulaşıcı değil. İşte görüyorsunuz. Ne zaman ki bir hak arayışında bulunsak, özgürlük için haykırsak, bizlerde yaşanılır bir dünya istiyoruz dediğimizde kırbaçlarını sallayanların, işin içine bulaşıcı hastalıktan ölmek girince, ne kadarda korkak canlarının nasıl tatlı olduğunu gördük. O kralların, kraliçelerin, sultanların ve başkanların inlerine nasıl çekildiklerini gördük.

Ve yine onları yaşatanın, tepemize bindirenin de bizler olduğunu anlamış olmamız gerekir. Artık dünyada salgın ve bulaşıcı hastalıklar işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunudur.

Mahmut (çimento fabrikasında işçi): Benim işyerimde şu an için işçi çıkarımı yok. Herkes çalışıyor. Servisler iki katına çıkarıldı. Tekli koltuklarda oturuluyor. İşyerine girişlerde bütün işçilerin vücut sıcaklıkları ölçülüp öyle işe başlatılıyor. Yemekler paketler halinde dağıtılıp ayrı noktalarda yeniliyor. Eldiven, maske ve tulumlar sürekli kontrol ediliyor.  

Şeyma (kamuda ziraat mühendisi): Sırayla tekli ve esnek çalışma sistemine geçildi. Birçok kişi yıllık ya da idari izinli. Herkes kendini bir şekilde karantinaya almış durumda.

Mustafa (Petrol-İş Adıyaman İdari Sekreteri): Herkes endişeli bir bekleyiş içerisinde. Beyaz yakalılar ve idari kısımlarda çalışanlar kendilerini karantinaya almış durumdalar. Özelleştirme kapsamında çalıştırılmadan bekletilen 140 işçi 1 Mayıs’a kadar evlerine gönderildiler. Aslında işsizlik fonunda biriken yaklaşık 150 milyar ve işçilere ait olan bu para kapitalistlere peşkeş çekilmeseydi işçiler bu krizi daha rahat atlatabilirlerdi.

Ahmet (Atık toplama işi Adıyaman): Toplam altı kişi çalışıyoruz. Salgın riski nedeniyle işi bıraktık. Sağlık sigortası veya herhangi güvencemiz yok. Herkes köyüne döndü. Bekliyoruz sonuç ne olacak biz de bilmiyoruz. Önümüzdeki ay kiramızı, elektrik, su ve yakıt paralarımızı ödeyemeyeceğiz.

Hamdi (Gıda sektöründe çalışıyor Antep): Özellikle baklava sektöründeki işletmelerin hepsi kepenk kapatmış durumdalar. Faal olan iki büyük işletme var. Onlar da işçi çıkardılar. Ve esnek çalışma denen bir yöntemle işçi çalıştırıyorlar. Bu şöyle oluyor. Bir iş yerinde 150 işçi çalışıyor ise 75 işçi ayın on beşine kadar çalışıyor, diğer 75 işçi ise on beşinden otuzuna kadar çalışıyor. Tabi ki yarım maaş ödeniyor. 

Emin (Tekstil işçisi Antep): İşçilerin içerde izinleri varsa kullandırılıyor. İzinleri yoksa ücretsiz izine ayırıyorlar. Yakın zamana kadar hastalıktan korunma kurallarına dikkat edilmiyordu. Maske talep edildiğinde yoktur, bulunmuyor ya da kara borsa oldu deniliyordu. Son zamanlarda biraz daha dikkat ediliyor. Birçok işyerinde olduğu gibi servisler iki katına çıkarıldı. Her iş yerinde olduğu gibi çalışanlarda endişe ve umutsuzluk salgın halini almış. 

Hamit Yıldırım (Deri tekstil sendikası Batman şubesi): Sendikamız daha yeni kuruluyor. Örgütlenme çalışmalarına devam ediyoruz. Batman’da 42 tane büyük tekstil iş yeri var. İşçilerin büyük çoğunluğu örgütsüz ve sendikasız. Şu an için işçilerin büyük bir kısmı çalışıyor. Kimsenin iş güvencesi yok. Salgınla ilgili olarak ücretsiz izinler başladı. Dünden itibaren 800 işçi çıkarıldı İş-Kur ile bağlantı halinde. İşsizlik maaşı alacaklar. İşçiler hakkını alamıyor. Ekonomik kriz ile salgın hastalık işçilere karşı birleşti.

 

yurtseversosyalistisci@gmail.com Bültenin PDF formatı için buraya tıklayın
Exit mobile version