Öyle bir coğrafya düşünün ki toprağının her karışından gam ve keder fışkırmakta. Bu acı toprağın, kadim sahiplerinin dertleridir fışkıran. Kadimlerin kadimi Mezopotamya insanlığın ilk ayak izleridir. İlk doğumlar, savaşlar, barışlar, ilk sınırlar… bu coğrafya doğumludur.
Hasan Işık / Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
Bu toprakların kadim halkları Kürtler acıda, kederde bu coğrafyayı kıskandırmaktadır. Dünyanın ilk gününden bugününe binlerce savaşçının, talancının, yağmacının uğrak adresi oldu. Bu kadimliğin ortağı Kürtler elbette ki bu zulümlerden nasiplerini aldılar.
Öyle zulümler öyle katliamlar gördüler ki ne Yunan destancıları ne Çin ressamları bu trajedinin terennümünü ifa edemezler. Acısında örneksiz bir halkın içini ancak bu halkın içinden çıkan dengbejleri dökmekte. Öyle acıdır ki Kürtler her kelimeleri kandamlası gibidir. Emsal acıların halkıdır Kürtler. Bu yüzyılda kızları köle pazarında satılan, ülkesi parçalanıp sömürgeleştirilmiş, dilleri ve kültürleri yasak, ölüm ve sürgünden başka bir şey görmeyen, nüfusları sömürgecilerinden fazla olan, her zaman soykırım tehdidiyle yüz yüze kalan, ölülerine, mezarlarına bile tahammül edilmeyen başka hangi halk vardır dünya üzerinde. İşte bu acının ve savaşımın halkıdır Kürtler.
Uzay çağının yaşandığı bu yüzyılda hala kimlik mücadelesi veren bir halk kalmamıştır dünya üzerinde. Tüm dünya sömürgecilerinin statüsüz bıraktığı bu halk tüm dünyanın kaderini değiştirmekte. Asrın veba salgını gibi insanlık düşmanı IŞİD çetelerine karşı canını feda eden Kürtler artık emperyallerin sahada sopası, masada pazarlık konusu olmamalı. Artık dünya Kürtlere bir teşekkür bir de özür borçludur. Bu özrü ve teşekkürü kazanmanın tek yolu ulusal Kürt birliğinden geçmektedir. Kanın suladığı Kürdistan’da artık güller açma zamanı çoktan geldi. Bu gülleri ancak bütün Kürtler birleşerek yeşertebilir.