Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 1999 yılında aldığı kararla 21 Şubat gününü “Uluslararası Anadil Günü” olarak kabul etmiştir.
Uluslararası Anadil Günü’nün asıl adı Anadili Hareketi Günü’dür. Bu gün Bengal Dil Hareketi için Bangladeş polisi ile çatışan Bangladeşli üniversite öğrencilerinin öldürülmesinin yıl dönümü olarak anılmaktadır.
21 Şubat Dünya Anadil Günü ilk kez 2000 yılında çok dilli yaşamı ve kültürel çeşitliliği desteklemek amacıyla dünya çapında kutlanmaya başlanmıştır.
UNESCO verilerine göre dünyada 7 binden fazla dil konuşulmaktadır.
Türkiye 46 dilin konuşulduğu bir ülke olarak en çok dilin konuşulduğu ülkeler sıralamasında 48. sıradadır.
Anadilde eğitim hakkı anayasal zorunluluktur. Ama devletin resmi ideolojisine göre anadil ile ananın dili farklı şeylerdir. Ananın dili etnik yapıların, halkların dilidir. Anadil ise ulusal dil yani Türkçedir. Resmi ideoloji bir taşla iki kuş vurmuş oluyor. Gerçekliği inkâr etmek ve sürekli yaptığı gibi anayasasını ihlal etmek.
Dünyada dilsel çeşitliliğin en yüksek olduğu ülke Papua Yeni Gine ülkesidir. Nüfusu 8 milyondan fazla olan bu ülkede 800’den fazla dil konuşuluyor. Dilsel çeşitliliğin en düşük olduğu ülke ise Kuzey Kore’dir. Kullanılan tek dil Korecedir. Bu tek dil söylemi bize pek yabancı değil.
46 dilin sadece dört duvar arasında konuşulduğu, birçok dilin konuşulmayarak unutulduğu, kaybolduğu ülkemizde “tek dil” söylemi hâlâ yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde geçerliliğini koruyor.
Dünya Anadil Günü’ünde TBMM kürsüsünde birçok milletvekili birçok farklı dilde bu günü kutlamak istediğinde meclis kürsüsünde ki mikrofon meclis başkanı tarafından kapatıldı.
AKP milletvekili Ayşe Böhürler “Kimsenin evinde konuştuğu anadiline karışmak gibi bir hakkımız yok” diyor. Daha dün evinde konuşmakta yasaktı. Bugün hayatın her alanında yasak. Ülkenin ana unsuru Kürtlerin çocukları anadillerini eğitimde “seçmeli ders” olarak tercih edecekler, ki bu konuda da samimi değiller, çünkü okullarda binlerce Kürtçe Dili eğitimi öğretmenine ihtiyaç vardır. Yüzlerce Kürtçe Dili eğitimi öğretmeni atama bekliyor.
Manisa Milletvekili Mehmet Sabri Toprak’ın 1938 tarihinde verdiği kanun tasarısı “Türk vatandaşlarının evlerinin dışında umuma açık yerlerde, her zaman Türkçe konuşmalarını, aksi takdirde 1-7 gün arasında hapis ve 10 ile 100 kuruş arasında para cezasını öngörüyordu. Bunların diplomalarına da el konulacak ve doktorluk, öğretmenlik yada gazetecilik yapamayacaklar. Ceza olarak toplanan paraların bir bölümü de ihbarcılara ödül olarak dağıtılacaktır.”
Bu tasarıya göre Türkçe bilmeyen Türk vatandaşları bir yıl içinde öğrenmeye mecburdur. Yoksa Türk vatandaşlığından çıkarılacaklardı.
Yine aynı dönemin Antalya Milletvekili Rasih Kaplan Meclis kürsüsünden “Bazı unsurlar pek arsızca hareket ederek Türk milletinin diline hürmet etmiyorlar. Evlerinde istedikleri dili konuşabilirler. Fakat umumi yerlerde… bir kısım Türk vatandaşının konuştuğu Türkçe değildir. Ey vatandaş, eğer Türk vatandaşı isen Türk diline saygı göster. Karşındaki Türkleri de rencide etme.”
Bu da gösteriyor ki bu ülkede 1938 yılından 2024 yılına kadar hiçbir şey değişmemiş, asimilasyon ve inkar politikaları hala devam etmektedir.
Ayrıca nasıl oluyor da bir halk konuştuğu anadili ile başka bir halkı rencide etsin. Oysaki rencide olanlar anadillerine yasak konulanlardır, anadilleriyle konuşamayanlardır.
Uzmanlar, çocukların kendi anadillerinde eğitim görmedikleri müddetçe iyi öğrenemediğini, iyi eğitilemediğini söylüyorlar. Ama tek tipçiler için fark etmiyor. Onlar zaten cahil insanların ferasetine güveniyorlar. Amaçları iyi eğitim – öğretim vermek değildir. Sadece “Türkçe” öğretmektir.
Halklar için anadil sorunu eşitlik, özgürlük, demokrasi ve insan hakları sorunudur. Anadil sosyal yaşam alanıdır. Bu alanı kısıtlayamazsınız, yok edemezsiniz. Sokakta, alışverişte, okulda, hastanede, mecliste… konuşmayacaksınız ama ticaret erbabı olup vergini ödeyeceksin, ülkenin külfetine katlanacaksın, memur da olacaksın, milletvekili, belediye başkanı da olabilirsin ama anadilini konuşamazsın.
Anadil insanların onuru, şerefi, haysiyeti, varlığı, benliğidir. İnsanları, halkları bu insani değerlerden yoksun bırakamazsınız, yok sayamazsınız.
Ya zaten senin Kürt, Süryani, Asuri… olduğunu biliyoruz. Anadilinde konuşmana ne gerek var demek halklar mozaiğini inkâr ederek teke indirgemektir ki bunun adı da siyasi literatürde “faşizmdir”.
Bir Anadil Günü’nü daha tek dil dayatması altında geçirdik. “Türkçe konuş çok konuş”!!!