Site icon Rojnameya Newroz

Dikensiz gül bahçesi

Erdoğan

AKP'li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan

Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

2022’de beklenen baskın genel seçim ya da 2023’te zamanında yapılacak olan seçim AKP-MHP iktidarı için hayati önem taşıyor. Ya siyaset tarihinin tozlu raflarında yerlerini alacaklar ya da baskıyla, şiddetle, halkı sindirerek Lale Devri düzenlerini devam ettirecekler. 

İşte bütün mesele bu!

Lakin iktidar yolunda engel teşkil eden dikenler vardır. İstanbul Sözleşmesi’nin iptali, HDP’nin kapatılmak istenmesi, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne açılan kapatma davası, milletvekilleri hakkında meclise getirilen dokunulmazlık fezlekeleri, Gezi davasından dolayı Osman Kavala ve arkadaşlarına verilen hukuksuz cezalar, Canan Kaftancıoğlu’na verilen ceza ve siyaset yasağı gibi engeller ve dikenler ortadan kaldırılmak isteniyor.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türkiye İzleme Komitesi Yargıtay’ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile ilgili verdiği karara tepki göstererek “Kaftancıoğlu’nun yeri cezaevi değil siyaset sahnesi” açıklamasında bulundu.

Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarına verilen cezalarda Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezada hukuki değil siyasidir. İktidarın İstanbul seçiminde yaşadığı hezimeti hazmedememesinin sonucudur.

Dünün mağdurları bugünün mağrurları oldular. Van’da tutuklanan 80 yaşındaki Makbule Özer isimli kadın sağlık sorunlarına dikkat çekerek “Her an burada ölebilirim “diyor. Daha buna benzer yüzlerce örnek verilebilir. 

Kocaeli Derince İlçesinin AKP’li belediye başkanı Kürt sanatçı Aynur Doğan’ın 20 Mayıs’ta vereceği konseri iptal etti.

İşte dünün mağdurlarının bugün geldikleri nokta burası, yani sayıları binlerle ifade edilen mağdur bireyler ve aileler yaratmaktır.

Türkiye, kurucu üyeleri arasında bulunduğu Avrupa Konseyi ile iki ayrı sıkıntılı süreçten geçiyor.

1-) AKPM tarafından 2017’den bu yana sürdürülen siyasi denetim süreci.

2-) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmaması nedeniyle konseyin siyasi organı Bakanlar Komitesi tarafından Şubat 2022’de başlatılan ihlal prosedürüdür.

Türkiye’nin siyasi denetimden çıkması ve bu sıkıntıları aşması için yerine getirmesi gereken koşullar vardır.

Bu koşullar OHAL’in kaldırılması, Meclis iradesini by-pass edecek OHAL kararnamelerinin yayımlanmaması, kamu görevlilerinin kitlesel işten çıkarılmalarının sona erdirilmesi ve işlerine iadesi, tutuklu siyasetçi ve belediye başkanları ile gazetecilerin serbest bırakılmaları, medyanın ifade özgürlüğünün güvence altına alınması, anayasal değişikliklerle ilgili Venedik Komisyonu’nun tavsiyelerinin uygulanmasıdır.

Bu demokratik ve insani koşulların yerine getirilmesi halinde ülkedeki bütün sorunlar kendiliğinden hallolacaktır.

Bugün ülkede yaşananlar artık sadece hak ihlalleri değil, toplumun yaşam alanı daraltılıyor ve nefes alamaz hale getiriliyor.

Dün mazlumu, mağduru oynayan AKP hiçbir zorlukla karşılaşmadan iktidara geldi ve başta İstanbul ve Ankara gibi büyükşehir belediyeleri olmak üzere birçok belediyeyi kazandı. Bütün kesimler tahammül ettiler saygı gösterdiler. Ama 2019 yerel seçimlerini kaybedince adeta feleği şaştı. Akıl almaz, yasa tanımaz olaylar gelişti, kayyumlarla tanıştık.

İktidarın; yargıyı muhalefetten intikam alma aracı olarak kullandıkları için vatandaşın yargıya, adalete olan güveni yıpranıyor.

Hiç kimse şunu unutmasın ki dün AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’a “muhtar bile olamazsın” diyen yargıya rağmen milletvekili oldu, başbakan oldu, cumhurbaşkanı oldu. Kim bilir, belki yarın, Canan Kaftancıoğlu da bu ülkeye cumhurbaşkanı olur.

Seçim ve sandık güvenliğinin sağlandığı demokratik bir seçimle asla kazanamayacağını anlayan iktidar ülke sathındaki bütün muhalif güçleri bertaraf ederek, kendine uygun dikensiz gül bahçesi ortamında kazanabileceği bir seçimin şartlarını oluşturuyor.

İşin ilginç noktası, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Adaletin olmadığı yerde huzur, birlik, kalkınma, ilerleme, refah olmaz. Hukukun işlemediği, adalet duygusunun zedelendiği yerde sosyal barış ve istikrardan söz edilemez.” bu iki cümlesiyle ülkenin hal-i pür melalini dile getiriyor olması!

Ülkede bugün görünen tablo tam da bu. Siyasi belirsizlik, ekonomik kriz, hukuksuzluklar diz boyu, toplum siyasi kamplara bölünmüş, sosyal barış yok edilmiş durumda.

İktidarın tek düşüncesi içeride ve dışarıda kaos yaratarak iktidarının ömrünü uzatmaktır. 

Exit mobile version